RUHİ ERSOY AÇIKLADI: DEVLET BAHÇELİ’DEN NEDEN RAHATSIZLAR

Ersoy Açıklamasında;

"En son çıkan 696 sayılı KHKsonrası çeşitli çevreler bazı maddeler üzerinden siyasi iktidarı eleştirdi, bazıları da iktidarı eleştirmekle yetinmedi MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin açıklamaları üzerinden hep birlikte MHP’ye saldırdı.

Kemal Öztürk de bunlardan biri. Cumhurbaşkanının ülke dışında olduğu bir günde KHK bahane edilerek 11.Cumhurbaşkanı “kaygılı” olduğunu ifade eden bir tweet attı. Bülent Arınç da “ona ben de katılıyorum” anlamında söz konusu tweeti RT yaptı.

Bu durum o akşam tüm kanallarda hele hele küresel siyasete taşeronluk yapmayı görev bilen ekranlarda sabaha kadar çevrilerek verildi.

KHK’ya ve 15 Temmuz gecesi direniş gösterenleri ve de olası yeni benzeri durumlarda vatandaşı koruyan hükümleri destekler mahiyette o gece Genel başkanımız Sayın Devlet Bahçeli de bir açıklama yaptı.

MHP Liderinden milli konularda Devletin yanında olmasını beklemekten daha doğal bir durum olmadığını algılayamayan YeniŞafak Gazetesinden Kemal Öztürk gibi bazı köşe yazarları başladılar tezvirat yapmaya.

Dikkat edilmesi gereken durum, tesis edilmek istenen iklim konusunda hep dayanışma halinde hareket edildiği durumudur. Kemal Öztürk Beyi Sayın Bülent Arınç TBMM Başkanlığı döneminde basın müşavirliğine, Başbakan yardımcılığı döneminde de Anadolu Ajansı’nın Genel Müdürlüğüne getirmiştir. Bu arada 15 Temmuz darbe gecesinin ertesi günü Adil Öksüz’le görüşen Ali İhsan Sarıkoca da Ajansın başkan yardımcısı oluyor.

Bu hikâyenin sahibi Kemal Öztürk geçmişte bir yazısında “siyasi berdel” olduğunu ifade ederken bugün acaba yeniden neyin berdelliğine taliptir de hududunu bilmeden MHP Liderine CNN Türk ekranlarından ve Yeni Şafak’taki köşesinden saldırmaktadır?

Hadi Doğan Medyadan saldırmasını anladık diyelim, son yıllarda yerli ve milli siyaseti ufuk açıcı haber ve köşe yazılarıyla destekleyen YeniŞafak gazetesinde neler oluyor?

Farklı fikirlere fırsat vermek saygıdeğer bir anlayış olmakla birlikte söz konusu fikirler yürütülmeye çalışılan yerli ve milli politikaları sabote etmeye dönükse bu durum fikir hürriyetini aşan bir durumdur.

Sayın İbrahim Karagül, Türkiye, Türkiye’den yönetilmeye başladıkça küresel sistem ve ülkemizdeki uzantılarının çılgına döndüğünü bilen bizim de yakından takip ettiğimiz önemli bir dış politika yazarı ve YeniŞafak gazetesi yayın yönetmeni olarak bu duruma daha da dikkat etmesi gereken sorumluluk sahibi bir kişidir.

Aslında burada Kemal Öztürk adı ile ortaya konan durum bir zihniyet meselesidir.

Dememiz o ki, MHP ve Lideri’nin milli konulardaki devlet ve hükümet desteği birilerini fena halde rahatsız etmişe benziyor.

MHP ve Devlet Bahçeli düşmanlığı ile tanınan kimi siyasi kişiliklerin, bugün “eski” siyasetçi adıyla anılanların bu durumu açıkça beyan ettiklerine de şahit olmaktayız.

Söz konusu bu eski siyasetçilerin kanatları altında makamdan makama atlamış, ısmarlama yazılarla yazarlığa soyunmuş kimileri, tutulan köşelerden, “oluşturulan” medya alanlarından MHP ve Devlet Bahçeli dümanlığı kusmakta, MHP’nin milli konularda iktidarı ve Cumhurbaşkanını desteklemesinden rahatsızlık duymakta.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, uzun yıllar damarlarını kurutan FETÖ ve PKK terör örgütleri başta olmak üzere tüm terör örgütlerinden, emperyalist projelerden kurtulma savaşı verdiği, Ankara merkezli milli siyaset mücadelesinin verildiği bu günlerde devlet millet bekası ile ilgili kaygı çeken herkesin ortak bir vasatta buluşma mecburiyeti vardır.

O sebepten dolayı ülkemizin iç ve dış sorunları ile uğraşırken MHP’nin siyasi ve kişisel ikbal hesabı yapmasının varlığı ile çelişen bir durum olacağını ortalama bir vatandaşımız dahi bilir. Bu gerçeğe rağmen Tabidir ki MHP’nin “önce ülkem ve milletim” anlayışını, devlete olan desteğini, devletin zaafa uğraması pahasına siyasi hesap yapanların devlet şuurundan mahrum yetişme tarzından gelenlerin ortak vasatta buluşmayı anlamasalar da sabote etmemeleri lazımdır.
İçlerinde eski Cumhurbaşkanı, başbakan, başbakan yardımcışarı, bakanlar, milletvekilleri, danışmanlar, bürokratlar daha nice “eski”nin olduğu ve her şeye rağmen yeniden “yeni” olma arzusunda olanlar 5.kol faaliyetleri yürütmekte, bunun için her fırsatı/her konuyu siyasi alana çekerek malzeme temin ederek milli devlet politikalarını sabote etme gayretinde olabilmektedirler.
İslamcılık adı altında İslam’a zarar veren, dini duyguları sömüren FETÖ ile aynı dili kullananların MHP’nin milliyetçilik anlayışını anlaması beklenmez!

Devletin zaafa uğraması pahasına siyasi gelecek planları yapanların devleti ayakta tutmak adına siyasi bedel ödemeyi göze almış MHP’nin siyasetini anlaması da mümkün değildir.

Bunlara “MHP düşmanı” tanımlaması yapmak artık yetersizdir; bunlar milli devlet düşmanıdır!
Geçmişte CHP ile koalisyon kurmak için “yoğun” çaba sarf edenler, milletin vermediği başbakanlık koltuğunu elinin tersi ile iten Lider Devlet Bahçeli’yi de elbette anlamayacaktır.

Söz konusu milli devlet düşmanları, FETÖ’ye karşı mücadelenin etkin yapılabilmesi noktasında önem arz eden 16 Nisan referandumu öncesi ortalıkta görünmemiş, hatta FETÖ ile etkin mücadelenin hiçbir alanında görünmemiş, fakat FETÖ tehlikesine yönelik alınan önlemlerin bazılarını siyasi alana taşıyıp mücadeleyi zaafa uğratma çabası gütmeleri de çok düşündürücü ve üzücüdür.

Unutulmasın ki MHP ve Lideri Devlet Bahçeli, her türlü bedeli ödemeyi göz alarak siyasi hiçbir çıkar gözetmeden manşetlere, köşelere bakmadan, MHP’nin 48 yıllık kurumsal duruşu doğrultusunda devletinin ve milletinin yanındadır!

15 Temmuz gecesi bodrum katlarda, kapıcı dairelerinde saklanıp, evlerinde pijamaları ile gelişmeleri takip edip, durumun kontrol altına alındığını görünce kahramanlığa soyunanların darbe girişimi boyunca partisinin genel merkezinden ayrılmayanlara söyleyeceği hiçbir söz yoktur!
Devlet milletini, millet de “devlet”ini dinlemektedir!

Acaba MHP ve Liderini hedef alanları rahatsız eden de bu mudur?" dedi.