Patrikhane siyasi bir teşkilat oldu
BİZANS MUHİPLERİ RUM PATRİKHANESİ VE AYASOFYA-4
Görülüyor ki, bu tarihlerde Fener Patrikhanesi, kendisini müstakil addetmekte ve tamamen Türklük aleyhine çalışmakta, Yunanistan’ın çıkarlarına hizmet etmektedir. Nitekim 9 Mart 1919 tarihine gelindiğinde, Patrik Vekili Doroteos, resmen bir beyanname yayımlayarak, “Patrikhanenin Osmanlı hükümeti ile münasebetini kesmiş ve Rumları tebaa görevlerinden affetmiştir.”
Patrikhane, aynı zamanda mütarekeden sonraki uygun durumdan istifade ederek, İstanbul’da tutuklu olan Rumların serbest bırakılması ile ilgili teşebbüslerde de bulunuyordu. Bu sebeple, ilk olarak İstanbul’daki papazlara bir tamim gönderilerek, kendi mahallelerinde cereyan eden cinayetleri bir deftere yazmaları istenmiş, bunun hemen ardından da, hapiste tutuklu bulunan bazı Rumların serbest bırakılmaları için hükümete başvurulmuştur. Bu isteklerin, o zamanki şartlar altında Osmanlı hükümeti tarafından kabul edilmesi imkânsızdı. Bunun üzerine, patrikhanenin İngiliz Komiserliğine müracaat ettiği anlaşılmaktadır. İngiliz genel karargâhının en güçlü şahıslarından birisi olan Kolonel (Albay) Healchate Smythe, bir gün İstanbul hapishanelerini teftişe gitmişti. Albay Smythe, o gün, azınlıklardan olan bütün mahpusları hemen serbest bıraktırdı. Bunların arasında, kendi ailesinden iki kişiyi öldüren bir Ermeni olduğu gibi, Tokatlıyan’ın önünde Hayri Paşa’nın oğlunu tabancayla sinsice vuran bir Rum da vardı.
HER TÜRLÜ FIRSATI DEĞERLENDİRDİ
Albay Smythe’in bu serbest bırakma olayını ne zaman gerçekleştirdiği H. Edip Adıvar’ın hatıralarından tam olarak tespit edilemiyorsa da, bunun, patrikhanenin bu konudaki istekleri ile aynı tarihlerde gerçekleştiği kuvvetli bir şekilde tahmin edilebilir. Esasında, patrikhanenin bu Rum tutuklularının serbest bırakılması için uğraşması, çete faaliyetleri ile de yakından ilgili idi; çünkü bu insanlar serbest bırakılınca, çeşitli bölgelerdeki Rum çeteleri ile Anadolu’yu işgale başlayan Yunan ordusunda istihdam edileceklerdi. Nitekim Patrik Vekili, İzmir’in işgali üzerine, “Yunan ordularının Hristiyanlık adına mukaddes cihat yaptıkları ve Türkiye’deki Rumların Yunan ordusuna katılması için” resmen beyanname yayımlamıştır. 1 Eylül 1919’da yayımladığı bir başka beyanname ile de, Yunan ordusunun Türklere karşı muzafferiyetlerini överek, yerli Rumların Yunan ordusuna katılmaları emrini tekrarlamıştır. Patrikhanenin emriyle Yunan ordusuna katılan İzmir ve bölgesi Rumlarından ayrı olarak, yine patrikhanenin teşvikiyle İstanbul Rumlarından birçoğu, İzmir’e giderek gönüllü sıfatıyla Yunan ordusuna yazılmışlardır.
İstanbul’da, çeşitli vesilelerle yapılan Rum nümayişleri olmuştur. Patrik kaymakamı, her ne kadar taşkınlıkların ayak takımı Rumlar tarafından yapıldığını söylüyor idiyse de, bu nümayişlerde de patrikhanenin büyük rolü vardır. Buraya kadar, patrikhanenin mütarekeden sonra yeniden nasıl teşkilatlandırıldığı, bu konuda Venizelos’un çalışmalarının neler olduğu, teşkilatlanmayı müteakip patrikhanenin Osmanlı hükümeti ile ilişkilerini keserek bir terör örgütü haline nasıl geldiği üzerinde genişçe durmuş bulunuyoruz. Şimdi, biraz da, gittikçe dini görüntüsünü terk ederek, siyasi bir teşkilat haline gelen patrikhanenin, devrin siyasi platformunda yaptığı teşebbüsleri ve propaganda çalışmalarını ortaya koymaya çalışalım.
Bu bakımdan dikkatimizi çeken en önemli faaliyet, özellikle 1919 yılı ortalarından itibaren Osmanlı hükümeti ile ilişkisini kesen patrikhanenin, gerçekleştirmek istediği işlerde, İstanbul’daki itilaf devletleri ve Yunan temsilciliklerine müracaat etmesidir. Yukarıda gördüğümüz gibi, Rum mahpusların serbest bırakılması konusunda İngiliz temsilciliğine müracaat eden ve netice alan patrikhane, mütareke öncesinde bazı Rum okullarının binalarına yerleşen “Alman efradı” ile ilgili olarak bir toplantı yapmış ve alınan kararların bir heyet tarafından İtilaf Devletleri temsilciliklerine duyurulmasını kararlaştırmıştır.
Patrikhane, zaman zaman yapılan karşılıklı ziyaretler sayesinde, İtilaf Devletlerinin temsilcilikleriyle kurulan bu ilişkileri daha da arttırmak ve geliştirmek istiyordu. Mesela, 27 Aralık 1919’da, Fransız Temsilcisi Amiral Amet, Fener Rum Patrikhanesine gelerek, Patrik Vekiline iade-i ziyaret eylemiş ve patrikhanenin çeşitli dairelerini gezmiştir. Bu dönemde patrikhanenin yaptığı en önemli siyasî faaliyet, çeşitli heyetler teşkil ederek Paris Barış Konferansı’nda Anadolu’nun Yunanlılara verilmesi için teşebbüslerde bulunan Venizelos’u desteklemek olmuştur. Mesela, Patrik Vekili Doroteos zamanında, 1919 Ekim’inde kırk kişilik, “Rum milletvekilleri” adını verdikleri bir heyet seçilerek, Fransa (Paris), İngiltere, İsviçre ve Yunanistan’a gitmiş, buralarda İstanbul’un Rumlara ilhakını talep etmişlerdir. Heyetin faaliyetlerinin verimli olduğu, Venizelos’un patrikhaneye bir müjde telgrafı çekmesinden anlaşılmaktadır. Nitekim Paris Barış Konferansı’nda, Onlar Heyetinin 30 Mart 1919’da İzmir’i Yunanistan’a vadetme kararı vermesinde de yine patrikhanenin bu tür çalışmalarının rolü olduğu görülmektedir. Bu kararın alınmasında, üç büyüklerin (Wilson, Lloyd George ve Clemenceau), 6 Mayıs kararında da olduğu gibi Rum patrikhanesinin tahrif edilmiş nüfus istatistikleri ağır basmakta idi.
Siyasî faaliyetler bakımından patrikhanenin her türlü fırsatı değerlendirdiği ve ileriye dönük yatırımlar yaptığı rahatlıkla söylenebilir. Mesela patrikhane, daha Aralık 1918’de, Wilson’un Avrupa’ya gelmesi üzerine bir telgraf çekerek ona karşılama iltifatında bulunmuştur. Mütarekeden sonraki günlerde, patrikhanenin önemli siyasî çalışmalarından birisi de, diğer azınlıklarla iş birliğinin tesis edilmesine çalışmak olmuştur. Bu konuda esas rolü Yunan siyasî temsilcisi oynuyordu. Rum Patrikhanesi, bu ilişkileri sağlamak için yaptığı Türk aleyhtarı toplantılara Ermenileri ve Ermeni Patriği Zaven Efendi’yi de çağırıyordu.
RUM METROPOLİTLER VE RUM KİLİSELERİ
Mütarekeden sonra Rum faaliyetlerinin teşkilatlandırılmasında metropolitler, papazlar ve kiliseler önemli roller oynamışlardır. Özellikle, Batı Anadolu ve Pontusçuların faaliyetlerinin yoğunlaştığı Karadeniz Bölgesi’ndeki metropolit ve papazlar bu dönemde aktif bir görev yapmışlardır.
Bu metropolitlerin başında da, Trabzon Metropoliti Hrisantos gelmekteydi. Sonradan Pontus çetelerini bastırma görevi ile merkez ordusunun başına getirilen Nurettin Paşa, bu metropolitin faaliyetleri ile ilgili olarak hatıralarında şunları söylüyor:
En önemlisi ise; yurdumuzun içinde kurulmuş ve işleyen bütün bu düşmanca tahrik ve teşkilatı, insanlara dostluk ve barış tavsiye edip, kardeşçe yaşama yolları göstermeleri gereken din adamlarının, yani metropolitlerin, papazların idare etmekte olduklarıdır. Papazların, din kisvesi altında ne kanlı faciaların âmili ve teşvikçisi olduklarını ispat edecek yüzlerce, binlerce vesika elde etmiş bulunuyoruz. Mesela, Trabzon Metropoliti Hrisantos Efendi, mütareke esnasında Anadolu’yu dolaşan Amerikan Tahkikat Heyeti Reisi General Harbord ile Paris’te konuşmasına dair Pontusçulara çekmiş olduğu bir telgrafta (Paris, 20 Ağustos 1919), Pontusçuların bir harekât için şevkle hazır oldukları teminatından bahsediyordu.
YARIN: PONTUS RAPORU PARİS’TE SUNULDU
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.