İlginç bir millet olduk son zamanlarda. Ağlanacak halimize gülüp, gülünecek halimize ağlıyoruz. Trajikomik hallerimiz ironinin dibine vuruyor. Baksanıza… Hayatında bir kere bile uçağa binemeyecek vatandaşlar, Başbakan'ın "Havaalanı" vaadini çılgınca alkışlıyor. Oturacak bir tek göz oda evi yok ama sokakta, Cumhurbaşkanı'nın 1150 odalı AK-SARAY'ı ile övünüyor. Başbakan'ın kağıttan bayrağı yerden kaldırmasını yere göğe sığdıramıyor ama ülkesinde bayrağı gönderden indirilip yakılıyor. Komşusunun bebeği açlıktan ölürken bizim Mehmet amca 3.çocuğun hayalini kuruyor. Vatandaş ne yapsın ki? Hükümet bi acaip. Türkiye'nin en büyük naylon faturacısı senelerce Maliye Bakanlığı yaptı bu ülkede. Sınırın güvenli olduğu mesajını vermeye sınıra giden Başbakan, vurulmaktan korktuğu için güvenlik mesajını çömelerek verdi. Sınır demişken; "Komşularla sıfır Sorun" diye yola çıkıp, Komşularla ilişki durumumuzu "Sıfır Komşu"ya getirdiler. Bu ülkede Cumhurbaşkanı, internet sansürü uygulamasına geçildiğini Twitter'dan duyurmadı mı? Gezi olaylarında polis liseli kız öğrenciyi saçlarından sürüklerken, kırmızılı kadını tazyikli suyla havaya uçururken, Başbakan "Kadına Şiddete Hayır" diye reklam filmi çevirmedi mi? Ne yani, Bu da mı gol değil? Türk siyasi tarihinin "hırsızlık"la ismi en çok geçen hükümetinin aynı zamanda "En dindar" olması da mı tesadüf? Bence değil. Hatta bence ironiyi abarttık. Acilen bizi, millet olarak ciddiyete davet ediyorum. Ha bir de unutmadan! Bu ülkede Cinsel sorunlarla ilgili sayfası var diye yüzbinler satan gazeteler varken, milletin derdine derman olmaya çalışan gazetelerin tirajı on bini bulmuyor. Yani memleketin Tirajı-Komik…