Türk’üm diyen önce Türkçe konuşmalıdır

ATATÜRK’E GÖRE TÜRK GENÇLİĞİNİN NİTELİKLERİ (19 MAYIS’IN 101’İNCİ YILINDA) -3

Daha sonra dil konusunda şunları söyledi:

“Milliyetin çok açık vasıflarından biri dildir. Türk milletindenim diyen insan, her şeyden önce ve behemehal Türkçe konuşmalıdır. Türkçe konuşmayan bir insan Türk toplumuna mensup olduğunu iddia ederse buna inanmak doğru olmaz. Hâlbuki Adana’da Türkçe konuşmayan 20 binden fazla vatandaş vardır. Eğer Türk Ocağı buna müsamaha gösterirse, gençler ve siyasi, içtimai bütün Türk kuruluşları bu durum karşısında duygusuz kalırlarsa en aşağı yüzyıldan beri devam ede gelen bu durum daha yüzlerce yıl devam edebilir. Bunun neticesi ne olur? Herhangi bir felaket günümüzde bu insanlar, başka dille konuşan insanlarla el ele vererek aleyhimizde hareket edebilirler.”

AMAÇ VESAYETE ALMAK

Görüldüğü gibi, Atatürk “Türkçe konuşmayı” “Türk milletinden olmak”ın adeta bir ön koşulu olarak ifade etmektedir ve farklı bir dilde konuşan vatandaşların var olduğunu (Arapça konuşanları kastetmektedir), buna göz yumulmaması gerektiğini belirtmektedir. Bu konuşma ile Atatürk aynı zamanda, adeta günümüzdeki gelişmeleri öngörerek; bu durumun başka devletler tarafından bölücülük noktasında kullanılabileceğini açıkça söylemektedir.

MERKEZİ/ÜNİTER MİLLİ/ ULUS DEVLET BİLİNCİ

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, kurulurken belli bazı temel esaslar üzerine bina edilmiştir. Bunlar, “tam bağımsız devlet, merkezi/üniter-milli/ulus devlet ve demokratik, laik cumhuriyet” temel esaslarıdır. Türk gençliği özellikle millet olma bilinci bakımından merkezi/üniter-milli/ ulus devlet esasının altyapısını iyi kavramak durumundadır. Lozan görüşmelerinde başta İngiltere olmak üzere Batılı devletlerin belli amaçlarla azınlıklar sorununu canlı tutmak arzusunda olduklarını açıkça ortaya koymuşlar; Türkiye’de “Gayrimüslim azınlıklar” dışında başka azınlıklar yaratmak istemişlerdir. Bu konudaki talep ve dayatmaların bugün de devam etmekte olduğu bilinmektedir. Amaç, azınlık haklarını bahane ederek Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni, Osmanlı Devleti’nde olduğu gibi “vesayet” altına almaktır.

ÖNEMLİ ADIMLAR ATILDI

Halbuki, Türkiye Cumhuriyeti Devleti hem insan unsurunu yani “Türk milleti”ni tanımlarken hem de “vatandaşlık hukuku”- nu oluştururken yeni azınlıklar yaratmanın önünü kesecek, ulus devletin insan unsurunu birleştirip, bütünleştirecek önemli adımlar atmıştır.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucu iradesini temsil eden Atatürk “Medeni Bilgiler” de “Milletin Genel Tanımı” başlığı altında, “millet hakkında, ikinci derecede unsurları dikkate almayarak mümkün olduğu kadar her millete uyabilecek bir tanımı biz de ele alalım” diyerek şu tanımı yapmıştır:

“a. Zengin bir hatıra mirasına sahip bulunan,

b. Birlikte yaşamak hususunda ortak arzu ve bunu kabulde samimi olan,

c. Ve sahip olunan mirasın korunmasına birlikte devam hususunda istek ve dilekleri ortak olan insanların birleşmesinden oluşan topluma millet adı verilir. Bu tanım incelenirse bir milleti oluşturan insanların bağlılıklarındaki değer, kuvvet ve vicdan hürriyetiyle insani duyguya gösterilen uyum kendiliğinden anlaşılır; Gerçekten, geçmişten ortak zafer ve üzüntü mirası; Gelecekte gerçekleştirilecek aynı program; birlikte sevinmiş olmak, birlikte aynı ümitleri beslemiş olmak. Bunlar elbette bugünün çağdaş zihniyetinde diğer her türlü koşulların üstünde anlam ve kapsam alır.

Bir millet oluştuktan sonra bireylerin devlet hayatında, iktisadi ve fikri hayatta ortaklaşa çalışması sayesinde meydana gelen milli kültürde şüphesiz milletin her bireyinin çalışma payı, katılımı, hakkı vardır. Buna göre bir kültürden insanların oluşturduğu topluma millet denir, dersek milletin en kısa tanımını yapmış oluruz” (1929). Atatürk aynı eserin “Millet” başlıklı bölümünün başında bir genel tanım daha yapmaktadır ki o da şu şekildedir: “Millet, dil, kültür ve ülkü birliği ile birbirine bağlı vatandaşların oluşturduğu siyasal ve sosyal bir birliktir.”

YARIN: MİLLETİN TANIMI, ORTAK KÜLTÜRÜ PAYLAŞMAK

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali GÜLER Arşivi
SON YAZILAR