Prof.Dr. Celalettin YAVUZ

Prof.Dr. Celalettin YAVUZ

Türk Bahriyesi ‘Altın Çocuğunu’ Kaybetti!

Türklerin engin tarihinin 21’nci yüzyılı başlarında yaşanan ‘kumpas davaları’, özellikle demokrasi tarihimizde görmek istenmeyecek bir utanç tablosu gibidir. Akıllarını bir meczuba ipotek ederek takılan yeryüzü zebanilerinin akıl almaz komploları ve kumpaslarıyla Türk Silahlı Kuvvetlerinin en güzide komutanlarına adeta kan kusturuldu. İntiharlar, vücut iflasları ve kanser vakalarıyla heder edildiler. Kendilerine ilaveten ‘Oğlu darbeciymiş!’, ‘Darbecinin çocuğu ile sakın oynama!’, ‘Darbeci karısı!’ gibi ailesi ve yakınları da helak edildiler. Bunların ikisine birden maruz kalanlardan biri Deniz Kuvvetleri eski Komutanı Özden Örnek’ti. Bir oğlu kanserden öldü, üç ay sonra da kendisi aynı illetten Hak’kın rahmetine kavuştu. Mekânı Cennet, yakınlarının ve Türk Bahriyesi’nin başı sağ olsun!

   ‘Kör ölür, badem gözlü olur!’ derler. Ama bu Deniz Kuvvetleri’ndeki görevlerim sırasında hiçbir zaman emir-komuta içerisinde olmadığım Özden Paşa için geçerli değildir. Daha 1980’de Harp Akademilerinin maraton şeklindeki sınavına hazırlanırken, Donanma Komutanlığı’ndaki bir sınıf arkadaşından duydum ününü. Henüz Deniz Kurmay Binbaşı idi ama geleceğin deniz kuvvetleri komutanı olacağı o zamandan söyleniyordu.

   Buradan Özden Paşa’nın ‘T’ faktörü sebebiyle ikbale yürüdüğü anlaşılmasın. Keskin zekası, çalışkanlığı, bilgisi, deniz kuvvetleriyle ilgili gelişmeleri çok iyi derecedeki İngilizcesinin de yardımıyla izlemesi, çevresine saçtığı pozitif enerji ve öğreticiliği ile bu üne kavuşmuştu.

   1997’de Almanya’dan Deniz Ataşeliği görevinden döndükten sonra Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı olduğu sırada makamına nezaket ziyaretinde bulundum. Odasının kapısı açıktı ve bekleme yapılmaksızın seri bir çalışma ortamı oluşturmuştu. Bu, yurt dışında da gördüğüm, zamanı en iyi kullanan bir çalışma yöntemiydi. Kaprisleri aşmış bir komutan gördüğüm ve benimsediğim yöntemi uyguladığı için hoşuma gitmişti. Aynı yöntemi ben de uyguladım!

   Deniz Harp Okulu Dekanı olduğum 2001-2003 döneminde Özden Amiral Donanma Komutanı idi. Donanama Komutanlığı Karargâhı’nın bulunduğu Gölcük/Kocaeli’de bir ‘Deniz Tarihi ve Müzesi’ kurdu. Bizlerden de destek istedi. Deniz Harp Okulu Kütüphanesi’nde ihtiyaç fazlası eserlerden epeyce gönderdiğimi hatırlıyorum. Bu arada ‘Deniz Tarihi’ merakım sebebiyle kendi özel arşivimden de bir şeyler göndermiştim. Daha sonra bir kitabın referans kısmında ‘Celalettin yavuz Özel Arşivi’ ibaresini görünce, kendisine hayranlığım daha da arttı.

   Özden Paşa’nın Deniz Kuvvetleri Komutanı olduğu yılın yarısı dolmadan Mart 2004’te emekli oldum. Bu sebeple kendisiyle ilgili haberleri ilk kez ‘sivil’ hayatımda 2007 yılındaki ‘Özden Örnek Günlükleri ve Darbe Girişimi’ yalanıyla duydum. Zaten bundan sonra ‘Ergenekon, Casusluk-Fuhuş, Balyoz, Islak İmza, Kafes, Suga vb’ bir yığın ipe sapa gelmez kumpas davaları Türk Ordusu’nun komutan ve subaylarını yemeye başladı.

   Nokta dergisinde çıkan günlükleri okudum. Bir deniz subayının yazdığı iması verilmeye çalışılmışsa da ‘çakma’ olduğunu her deniz subayı hemen anlardı. Tıpkı daha sonra Balyoz ve benzeri davalarda türetilen sahte evraklar ve planlar gibiydi. Tabirler yeterince denizcilik ve askeri kavramlar değildi. Deniz Kuvvetleri Komutanı olan birinin bu tür hafif kelimeleri günlüğüne yazması mümkün olamazdı.

   Özden Paşa darbeden Casusluk davasına, Balyoz’dan Suga’ya kadar suçlandı. Savunmasında Bir iç güvenlik planı olan Balyoz’la Yunanistan’a karşı hazırlanan Suga deniz harekât planının farklı olduğunu, Balyoz’da amacın hükümeti devirmek iken, kısmi seferberlik ilanı sonrası bazı görevlerin Suga planının vazifesi olduğunu, kısmi seferberlik ilanının hükümet ve TBMM yetkisinde olduğunu, tüm bunların TSK’ye komplo olduğunu açıkladı. Ancak uğruna canını vereceği milletine, devletine ve ‘kumpas’ yargısına inandıramamıştı…

   Son Söz: Kumpas davaları sebebiyle başta Türk Bahriyesi, TSK emeklileri içerisinde heder olan çok sayıda Özden Örnek var! En azından bu komutanlardan bir özür esirgenmemeli! Zira  bu eksiklik masum ve mağdur komutan, subay ve yakınlarının içinde sönmeyen bir yanardağdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof.Dr. Celalettin YAVUZ Arşivi
SON YAZILAR