İP’in salon teşrifatçısı!
Tarla günleri…
Tellere tırmanan tırmanana…
Sonra böyyük bir aşama…
Salon salon ihanetler…
O günleri yakından izleyenlerden biriyim…
Ankara Teşkilatımızın Basın Komisyonu’nda soluk soluğa çalıştığımız dönemdi.
O günler, akılları karışanların heyecan selinde yitip gittiği günlerdi.
Tarlada zafer ilan edip tellere tırmananların suratına şamar vurulduğu günlerdi.
Seçilmesine garanti gözüyle bakıp, kritik seçim sürecinde elini cebine sokmayanların kurtarıcılığa soyunduğu anlardı.
Ama iştahlansalar da biliyorlardı Milliyetçi Hareket’in azametini…
Çünkü yıllardan beri önüne gelenin saldırmaya yeltendiği bu davanın dualı olduğunu unutmuşlardı.
Ülkücü - Milliyetçi Hareket’in tek temsilcisinin Milliyetçi Hareket Partisi olduğu gerçeğini unutma bedbahtlığı gösterenlerin akıbetinin ne olduğunu en iyi onlar biliyorlardı.
Şimdilerde yandaşlar bir yanda… Kandırılanlar siyasetin derinliklerinde şaşkın…
İP hareketinin olağanüstü kongre çabalarının yoğunlaştığı yılda bir gizli ittifak su yüzüne çıkıyordu.
Tarladan salonlara geçiş sürecinde İP’lilere CHP’nin sonsuz desteği sahne alıyordu…
CHP’li Yenimahalle Belediyesi’nin yetkililerini bile şaşırtan bir destek…
Genel Merkezden baskısıyla çaresiz kalıyorlar; İP’lilere açıyorlardı salonlarını…
Şimdilerde İP’e sonsuz destek olanlar gün yüzüne çıkmaya başladı…
Hem de ne gün yüzü…
Meğer “Gel buraya Muharrem İnce…” değil miymiş Hanımefendinin hamisi…
Nerden çıktı demeyin, buyurun Milliyetçi Hareket’in Genel Başkanı Devlet Bahçeli Bey’in sözlerine dikkat kesilin!
“-Milliyetçi Hareket Partisi'ne en yüksek husumeti besleyen, Milliyetçi Hareket Partisi'nin olağanüstü kurultay aşamasında sözde muhaliflere salon kiralanmasına destek veren yardım eden bir şahıs, CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı olmuştur!..”
Vay seni muharrem efendi vay…
Muharrem İnce Beyefendi, İP’in salon teşrifatçısıymış ya!
Duymayanlar duysun, okumayanlar okusun…
Türk Milliyetçiliğinin şahdamarına ‘en yüksek husumet’ ha… Dur bakalım, daha neler çıkacak neler…
Öyle Hacıbayram Camii’nde namaz kılıp arkasına sığındığınız ama inanıyorum ki sağ olsaydı sizden nefret edecek olan Mustafa Kemal Atatürk bile partini ve seni kurtaramayacaktır. Atatürk ilkelerini sloganlarda yaşatan ama uygulamalarında ne kadar fraksiyon varsa onlarla yatıp kalkan bir partinin mensupu olduğunu hiçbir zaman unutmamalısınız.
Bu arada Cumhurbaşkanlığı adaylığı açıklamasında yaşanan bir keyfiliğe de dikkatlerinizi çekmek istiyorum.
Ne ilginçtir, Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanlığı’na aday olmanın şerefini unutanlar sahneye çıkardıkları adayı bile “Gel buraya Muharrem İnce…” diye takdim ettiler fütursuzca…
CHP’de müzmin muhalefet adayını, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde partisinin adayı olarak açıklayan Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu hitabı görüyorum ki, kendi partilileri tarafından bile yadırgandı, hala da yadırganıyor.
Bu arada 1 Kasım seçimlerinde 0.68’lik oy oranıyla yerlerde sürünen bir partinin genel başkanının medya gülü olması hayli ilginç değil mi?
Cumhurbaşkanlığı adaylığına imza sürecinde yaşananlar da enteresan...
Maşallah bir imza almak için meydanlarda sahne alanlar adeta 100 göbek atıyorlar! Sonra da bu ne hal diye sorunca kızıyorlar.
Vallahi pes…
Ve 24 Haziran erken seçimlerine adım adım yaklaşıyoruz. Seçimler için yol alan
Milliyetçi Hareket'in tüm neferlerine duacıyım. Yüce Rabbim onlara çıktıkları bu ulvi yolda zaferler nasip eylesin.
Yeni bir yazıda buluşmak umuduyla…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.