TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNİN DAYANDIĞI ESASLAR -3
Türk milliyetçiliğine karşı olmak; Türk Milleti’nin varlık sebebine karşı durmak, o’nun millî mukâvemetini zayıflatmak ve hattâ ortadan kaldırmak demektir. Millî direnci olmayan bir millet, oraya buraya savrulan sürüden farksızdır. Böyle bir millet, milletler mücâdelesinde hür ve müstâkil olarak yaşayamaz ve varlığını idâme ettiremez. O, güdülen alelâde bir topluluk hâlinde hep başka milletlerin himâyesine muhtaçtır.
Bir millet siyasî, askerî, ekonomik ve kültür bakımından boynuna geçirilmiş esâret zincirini kıramadığı müddetçe, hiçbir zaman kendi olamayacağı gibi, “milletler ailesinin de şerefli bir üyesi” olarak hayâtiyetini devam ettiremez. Târihî bir hakîkattir ki, ciddi milletlerin ciddi “ülküleri” (mefkûreleri) olmak mecburiyeti vardır. İşte en az 5000 senelik bir devlet geleneğine sahip olan Türk Milleti’nin târih boyunca millî mefkûresi hep var olmuştur. Mefkûre (Ülkü), bir millete ait milliyetçiliği en iyi besleyen ve canlı tutan en önemli millî âmildir. Bu âmil, millete âit olduğu için devredilemez. Bu sebeple “milliyetçilik” de milletin âidiyet ve mensûbiyet şuûrudur. Türk milliyetçiliği Türk Milleti’nin doğuş ve diriliş rûhudur. Onun için Türk milliyetçiliği, bir zümreye veya şahsa (kişiye) âit imiş gibi gösterilip teşmil edilemez. Yâni Ahmet, Mehmet veyahut Ali, Veli…milliyetçiliği asla olmaz, olamaz ve olmamalıdır. Çünkü, “Peygamberler” ve varisleri “ârif-i billâh velîler” hariç hiçbir şahıs veya zümre bir milletin üstünde değildir. Bunun içindir ki, “şahsa bağlı bir milliyetçiliğin” târihen, ilmen, mantıken ve fikren de izâhı yoktur ve olamaz.
Seyyîd Ahmet Arvasî Hocamız, Türk Milleti’ni içeriden çökertmek için “kanlı kapitalist ve kızıl emperyalizmin” bu ülkede nasıl bir tertip içerisinde oyunlar oynadığını; Türk milliyetçiliğine düşman nesiller yetiştirmek için nasıl devlet kadrolarına sinsice sızdığını; bunun için nasıl asırlık “plân, program” ve “projeler” yaptığını; vatan, millet ve memleket evlâtlarını nasıl birbirine düşürerek kırdırdığını ve bütün bu tuzaklara karşı kendisinin (Hocamız’ın) ortaya koyduğu koruyucu ve kollayıcı mâhiyetteki tespit, teşhis ve tedâvî ile çözüm yollarını gösteren ve “ilmî bir metodla” kaleme aldığı “Türk İslâm Ülküsü”ne neden sarılmamız lâzım geldiğini; “Türk İslâm Ülküsü” adlı çok çok değerli üç ciltlik şâheserinde bütün teferruatı ile anlatmıştır.
TEFEKKÜR
Türk ve İslâm Ülküsü, aşk mehâbetindedir
Seyyîd Ahmet Arvâsî, şevk muhabbetindedir
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.