DUMAN ÇÖKSE OVAYA, ZARAR MI VERİR DAVAYA?
Vermez!
Veremez!
Aşık Sefai’ den “Türk’ün türküsü” şarkısını dinlerken birden sordum kendime, ben neden hiç ülkücü hareket için bir yazı yazmadım diye…
*
Yaklaşık 1 yıldır gündem ve terör üzerine kendi çapımda bir şeyler karalıyorum, insanların bazı şeyleri görmesi için çırpınıyorum.
Umarım faydalı olabilmişimdir, olamamışsam da canınız sağ olsun…
*
Ben kendimi bildim bileli ülkücü hareketin içindeyim.
Tek farkım; üniversitede faal değildim, Milliyetçi Hareket Partisi’nde görevler almadım, partiye üye değilim.
Hatta, Alparslan Türkeş’i anma töreni ve Hocalı Katliamı seminerinden başka bir programa katılmışlığım dahi yoktur.
Amma velakin bu çizgiden tek bir gün olsun şaşmadım, şaşmayacağım…
*
Belki soracaksınız, madem bu camianın içindesin neden aktif olmadın diye.
Öyle dönemlerden geçtik ki, devletin bütün kadrolarına sızan çürümüş zihinlerle mücadele etmek için birilerinin dışarıda kalması gerekiyor dedim.
Ve biz ülkücü gençlerin; okuyan, araştıran bir nesil olduğunu görsünler istedim.
Adım adım fişlendik, ülkücü camiada olduğumuz için üzerimize bir çizgi çekildi ve devletin bütün kadrolarından uzak tutulduk.
Allah içimizi biliyor, niyetimiz temiz bir kere…
Zamanı geldi bizlerin gerçek bir vatansever nesil olduğunu 70 milyon gördü.
15 Temmuz’dan sonra devletin kanayan yarasına pansuman olduk ve olmaya devam edeceğiz.
Eskiden hilal bıyıklı polisler göremezdik, şimdi iç işleri bakanlığının önünde hilal bıyıklı bozkurtlar nöbet tutuyorlar.
*
Çoğunuz bu yazıma katılmayacaksınız, işte siz şöylesiniz siz böylesiniz diyeceksiniz biliyorum.
Fakat bugünleri de yaşayamıyorduk, en basitinden ne zaman bir yerde bozkurt yapmak istesek çevremizden hep bir göz devirmesiyle, yapma etme kendini belli etme uyarılaryla karşılaşırdık.
Ya 6 yıl önceki Türkiye ile şimdiki Türkiye’ye bir bakın hele.
Tabi ki çok sorunumuz var çözülmeyi bekleyen fakat sokaklarda Türk bayrağı göremeyen bizler şimdi evimizin balkonundan eksik etmiyoruz.
Bu da bir şey…
Ve bu başarı ülkücü hareketin başarısı, kim ne derse desin!
*
Kızabiliriz, tatlı eleştiriler yapabiliriz, ya Devlet Baba keşke böyle yapmasaydı diyebiliriz fakat davayı satmak da neyin nesi?
Son zamanların modası oldu ne yazık ki…
*
Küstün mü davaya?
Tamam; küs, kırıl, kız ama davayı satma.
Küstün mü davaya?
Tamam; çekil kenara, elini taşın altına koyma, yardım etme ama davayı satma.
Satma…
Uzaktan uzağa koru davanı, hainlere yem etme, oyuncak etme…
Ama satma!
*
Ülkücü hareket için binlerce sayfa yazı yazılır fakat son zamanlarda sıklıkla yaşanılan şeyleri az da olsa dile getirmek istedim.
Maneviyatımızı sömürmek, tüketmek üzereler…
Buna izin vermeyin.
Küsün, kırılın, sırtınızı çevirin ama bazı değerleri uzaktan da olsa korumasını bilin…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.