Ayşenaz ÇİMEN

Ayşenaz ÇİMEN

HENDEKLER ARTIK SOSYAL MEDYADA KAZILIYOR

2015 senesinde hendek operasyonları dönemini yakından takip eden birisi olarak, yazıma şu ifade ile başlamak istiyorum: "HENDEKLER ARTIK DAR SOKAKLARDA DEĞİL,SOSYAL MEDYADA KAZILIYOR. BU SEBEPLE ÖRGÜTÜN MEDYA DİLİNİ KULLANARAK ATTIĞI ADIMLARI İYİ ANALİZ ETMEK GEREKİR." *

Biraz yakın geçmişe giderek başlayalım. PKK'nın gençlik şehir yapılanması YDG-H, hendek operasyonlarından sonra YPS olarak isim değiştirdi. 2015 yılında sokaklarda hendek kazıyıp, güvenlik güçlerimize saldıran teröristlerden bazıları yurt dışına kaçtı. Yurt dışına kaçan bu teröristlerin çoğu, yabancı istihbarat birimlerine sığındı. Kaçan bu teröristler, sığındıkları istihbarat yapılanmalarıtarafından almış oldukları eğitimlerden sonra sosyal medyada olsun diğer mecralarda olsun, Türkiye'nin terörle mücadelesine ve iç güvenlik politikasına karşıuluslararası arenada kara propaganda üretmeye başladılar. Bu kara propagandanın önüne geçmek için her ne kadar örgütün TV yayınlarını, gazetelerini, dergilerinikapatsak da; İnstagram, TikTok, Facebook, X(Twitter) gibi sosyal medya kuruluşları üzerinden hendek kazıp,barikat kurmaya devam ettiler. Nasıl mı?

Son birkaç senedir sosyal medyayı çok aktif bir şekilde kullanan örgüt mensuplarının ve sempatizanlarının sayısının her geçen gün arttığını görüyoruz. Özellikle sosyal medya üzerinden eleman kazanmak amacıyla yapmış olduklarıpropagandalarının başında "ETNİK KİMLİK" ve "SOSYOLOJİK KÜLTÜR" konusu geliyor. Etnik kimlik konusu üzerinden terörizmi normalleştirmek için spor, sanat, edebiyat gibi sosyal unsurları ise kamufle olarak kullanıyorlar. Mesela bu duruma bir örnek verecek olursak; geçtiğimiz ay sahil kesimlerinde"BİJİ SEROK APO, GERİLLA GERİLLA" şarkılarının eşliğinde halay çekenlere yapılan gözaltı işlemlerinden sonra "HALAY ÇEKTİĞİ İÇİN GÖZALTINA ALINDILAR!" gibi sloganlar atıldı. Bu sloganlar özellikle örgüt mensupları tarafından X (Twitter) üzerinden kitlesel ve sistematik bir şekilde gündemde tutuldu. Halbuki kimse halay çektiği için gözaltına alınmamıştı, terör propagandası yaptıkları için haklarında ilgili yasal işlemler yapılmıştı. Bunun gibi birçok örneği sıralayabiliriz. Devam edelim. * Örgüt mensupları hem Türkiye'de hukuken bir yasal işlem görmemek içinhem de deşifre olmamak için sosyal medyada, yurt dışı merkezli anonimbirçok hesap kullanarak, propagandalarını yaymayı tercih ediyorlar. İşte tıkandığımız noktalardan birisi de bu oluyor. PKK'nın bu sistematik kara propagandasını çürütmek isteyenler ise , sosyal medyada örgüt mensuplarınınzorbalığına maruz kalıyor. Bu durum sadece zorbalıkla kalmıyor, şahısların bütün kimlik bilgileri, mernis adresleri sosyal medyada paylaşılıyor. Böylelikle, hedef haline gelen vatandaşlar haklı olarak bir adım geri atmak zorunda kalıyor. Ve terör, toplumda amaçladığı iği şeylerden birisi olan "KORKU" politikasınısosyal medya aracılığıyla gerçekleştiriyor. Yurt dışı üzerinden açılan sosyal medya hesaplarının Türkiye'de erişim sağlamasının önüne geçilmediği müddetçe bu durumun önünü alamayız vebirçok tehlike ile karşı karşıya kalırız.

İfade özgürlüğü adı altında , terör propagandasının sosyal medya aracılığıylanormalleştirildiği bu dönemde özellikle İnsanHakları Evrensel Beyannamesi’nde ifade edilen “Herkesin kanaatve ifade özgürlüğüne hakkı vardır; bu hak, müdahale olmaksızın kanaat taşıma ve herhangi bir yoldan ve ülke sınırlarını gözetmeksizin bilgi ve fikirlereulaşmaya çalışma, onları edinme ve yayma serbestliğini de kapsamaktadır” maddesi ön plana çıkarılıyor. Açıkçası ikiyüzlülüğün başka bir boyutu da bu. Neden mi dersiniz?

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. Maddesinde yer alan “haber ve görüş alma ve de verme hürriyeti sınırsız değildir" ifadesi bu kitle tarafından yokmuş gibi davranılıyor, sadeceİnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ne atıfta bulunularak hareket ediliyor. Halbuki her iki madde, kanuni atıflarla birlikte değerlendirildiğinde; terör örgütlerini açıkça desteklemenin, yüceltmenin ve şiddeti normalleştirmenin, basın hürriyeti veya ifade özgürlüğü olmadığı ortaya çıkıyor. Ve bu durum da malum kitlenin işine gelmiyor...

Kısacası sosyal platformlarda kazılan hendeklerin sayısıher geçen gün artıyor, bu sebeple bir meskun mahal operasyonu şart... Sizleri daha fazla sıkmadan yazımı toparlayıp, sonlandırmak istiyorum. Ana akım haber medyasında, sinema/moda/ eğlence yayınlarında ve sosyal medya platformlarında şirin gösterilmeye çalışılan teröre karşı mücadele yöntemlerine karşı daha profesyonel yöntemlerle mücadele etmek gerek. TV kanallarında akşam programlarında, gazetelerin köşe yazılarında sosyal medyadaki terörden bahsetmek artıkyeterli olmuyor. Çünkü yeni nesil televizyondan, gazeteden ziyade daha çok sosyal medya platformlarında vakit geçiriyor. Gelecek neslimizin zehirlenmemesi için, elimizi taşın altına koymak gerek. Bu konuda elim her daim hazırdır...

Saygılarımla. Av. Ayşenaz ÇİMEN.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ayşenaz ÇİMEN Arşivi
SON YAZILAR