TARİH VE MİLLET HUZURUNDA KURULTAY
Milliyetçi hareketi büyütmek ve oylarını artırmak iddiasıyla yola çıkanlar, Milliyetçi hareketin 47 yıllık geçmişini gölgede bırakmak adına otel salonlarında ve tarlada kurultay yapma telaşına düştüler.
Milliyetçi-Ülkücü hareketin lideri "tarih ve millet huzurunda" yapılacak bir kurultay sözü vermişken, sözde muhalif olarak adlandırılan kişiler MHP'nin kurumsal kimliğini otel lobilerine sığdırmaya kalkıştılar.
47 yıllık şerefli bir maziye sahip olan MHP'ye yakışır bir kurultay yerine, yangından mal kaçırırcasına kurultay yapmaya kalkanların iyi niyetli bir yaklaşım içerisinde olduğunu düşünmek bu sebeple abesle iştigal olur.
Şimdiye kadar "O hanımefendi dinlenecek" sözünün gereğini yerine getirip dinlendiğini söyleyenler, Devlet Bahçeli'nin mahkemeyi işaret ettiğini vurgulayıp bu sözü yerine getirdiklerini ve "Devlet Bahçeli bizim büyüğümüzdür, O'nun sözünü dinledik" numarası çekenler sanki hiç bir zaman liderin sözünden çıkmamışlar gibi ahkam kesmişler ama söz konusu kongre olunca yan çizmeden de edememişlerdir.
Milliyetçi-Ülkücü hareketin gelenekleriyle bağdaşmayan, yapıcı ve birleştirici olmak yerine yıkıcı ve ayrıştırıcı bir yol izlemeyi tercih edenler Milliyetçi hareketin teamüllerine aykırı hareket ederek muhalif bir harekette bulundukları gibi yanlış bir anlayış içerisinde girmişlerdir.
Sözde "Babadan Türkeşçi" Çillerciler ve Başbuğ Alparslan Türkeş ile hayatında yolu bir kez olsun kesişmemiş bu kişiler MHP üzerinde herkesten çok söz sahibi oldukları gibi yanlış bir tavır içerisine girmişlerdir.
Tansu Çillerle öğrenciliğinin zirvesini yaşayanlar, Başbuğ Alparslan Türkeş hayatta iken tercihini DYP'den yana kullananlar ve 40 kapı gezdikten sonra ülkücü olduğunun farkına varanlar bugün ülkücü harekete rota çizmeye kalkmakta ve kaçak kurultay hevesine kapılmaktadırlar.
Milliyetçi hareket bünyesinde en fazla 10 yılı dolduran bu şahısların kendini bu hareketin liderliğinde konumlandırmaya kalkması ve ülkücüler üzerinden siyasi ikbal ve koltuk arayışlarına soyunmaları bu hareketin geçmişine yapılmış en büyük saygısızlıktır.
MHP kurultayını otel lobilerine kadar düşürenler ve MHP Liderinin takviminden ayrı bir takvim oluşturarak 19 Haziran'da kurultay yapacaklarını ilan edenler sadece ortalama siyasetçi hamleleri ile açıklanabilirler.
Liderinin arkasından gitmeyen hiç kimsenin kaybolduk demeye hakkı yoktur. Hakeza Başbuğ Alparslan Türkeş'in peşini bırakıp başka kapılarda ikbal aramaya soyunanların hepsi küp şeker misali eriyip kaybolmuşlardır. Bugün de Lider Devlet Bahçeli'nin izinden ayrılıp tali yollara sapmaya kalkanlar ne yazık ki aynı hüsranla karşılaşacaklardır.
Bu bakımdan Liderin işaret ettiği hem tüzük hem de seçimli kurultayın yapılacağı 10 Temmuz tarihi Ülkücü hareketin tek takvimi olmalı ve bu vesileyle dost-düşman ülkücülerin bahsedildiği gibi "yol ayrımında" olmadığını ve her ne sebeple olursa olsun el kapılarına tevessül etmediğini görmelidir.
Milliyetçi hareketin kaderi; siyasi öğrenciliğini DYP-ANAP-AKP kapılarında yapmışların değil, Milliyetçi-Ülkücü hareketi şehit kanı ve alın teriyle yoğurmuş yiğit mensuplarının elinde olmalıdır.
Kurultayın toplanması için imza veren vermeyen bütün delegeler her şeyden önce bu hassasiyeti göz önünde bulundurmalı ve tavrını ona göre koymalıdır. Bu, ülkücü olmanın omuzlarımıza yüklediği tarihi bir sorumluluktur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.