ETEK ALTINDAKİ KUŞLAR…
Devir türkücü devri abi… Ülkücülük bitti!
Devir, bir ara MHP’nin MYK eski üyesi Senirli’nin, MHP’den uçup giden bir belediye reisine dediği “zenne” devri…
“Dükkân” deme edepsizliğini gösterdikleri Balgat’taki Ülkücü Hareket’in Genel Merkezi’nde keyif çatarken başka dağların rüzgârına kapılan kuşların devri…
“Kuş” dediğin, ordan oraya uçan bir varlık…
Halk arasında birçok da deyim vardır…
“Gurbet kuşu”, “mapusane kuşu”, “kukumav kuşu”, “muhabbet kuşu”…
Bir de “Gözü tanede olan kuşun ayağı tuzaktan kurtulmaz” der atalar; “Kuşu kuşla avlarlar” der; “Yırtıcı kuşun ömrü az olur” der atalar, bunların ki de o hesap!
Biraz açalım konuyu…
12 Eylül zindanlarında her ne sebepler olursa olsun kısa veya uzun süre kalıp eziyet çeken binlerce insan oldu…
Kimi bu “dava”nın yiğitleri idi, yiğitçe yağlı urganlarda kendilerini feda etti, kimi onca yıl sonra çıkıp “adam” gibi hayat sürmeye devam ettiler.
Kimi de tesadüflerin sürüklediği “kuşlar”dı…
Galiba 2011’de Side’de bir araya gelip dertleşmiş, “örgütlenmenin” ilk adımlarını atmış, ardından Ankara’da yayla şenliği düzenlemişlerdi. Sonra Merhum Pehlivanoğlu için Ulucanlar’da toplandılar. Organizasyonu Hüseyin Kocabaş yapıyordu. Ama birileri hep rahatsızdı ve bu “rahatsızlık”, günümüzde “muhalif adaylar”ın saflarında cenk ederek ortaya çıkacaktı…
Zaman içinde Kocabaş ve ekibinin çalışmalarını, bütün yalnızlık ve sahipsizliklerini fark edip kucak açan Bahçeli’nin bütün iltifat ve takdirlerine rağmen, zamanın rüzgârına kapılan kimileri, kiremit altına sığınan kırlangıçlar gibi birilerinin eteğinin altına sığınır oldu!
Oysa Genel Merkez’deki saygın odalarına, kendilerine tahsis edilen araca, uygun rakamda harcamalara sahiptiler…
Ülkücülüğü, yiğitliği, davayı, partiyi kimselere yakıştıramayan bu kuşlar, Kocabaş’ın bütün dik duruşuna rağmen şimdi birilerinin otobüslerinde, birilerinin otellerinde birkaç gün yaşamak, birkaç öğün bal-kaymakla beslenmek uğruna “Taş Medreseli” etiketini yerle bir etmekle meşgul…
Adları “muhalif taş medreseliler”e çıkmış… Genel Merkez’deki birikimli ve şanlı odayı, birilerinin otellerindeki kaz tüyü yataklı odalara tercih etmiş görünüyorlar… Ne diyelim, yolları açık olsun… Belki MHP bu “kambur”dan da böylelikle kurtulacaktır!
Mesele, Alanya’da DYP-AKP arasında seyreden, aday olamayan, Antalya’da sık sık askerlik yapmamak için parmağını kestiği rivayet edilen bir zenginin otelinde ablalarının programına uygun 3 günlük bir keyf meselesi…
“Eski Ülkücü” tanımının zirve yaptığı bir dönemde, dava için damlarda çile çekmiş yiğitlerin aksine “mapusane kuşu” misali, yıllardır bu “dava”nın etiketiyle gezip tozan, “taş medrese mezunu” lakabıyla yeni yetmelere atıp tutanlar, üç gün ablaları ve abileri ile muhabbet edip cila çekeceklermiş…
Üç günlük zevk ü safaya, açık büfe ballı lokmaya tav olanlara…
Abla ve abileri gibi yokluğun acısıyla yanan teşkilatlara inat, otel lobilerinde hizip kaynatan, cemaatin imamları ve çantacılarıyla kol kola olan, BBP ve AKP fitnesi ile Ülkücülüğü ateşe verip deklarasyon yayınlayan kuşlar, konu mankeni olduklarının farkında değiller!
Otel sahibi muhterem, onca insanı üç gün bedava neden besleyip yatırır kaldırır ki?
Hadi onu geçtik, bu zat, neden oraya Akşener’le S.Oğan’ı çağırıp konuşturur ki?
“Abla” ateşiyle yanıp tutuşan Antalya-MHP teşkilatlarından 3 kişi malum… Organizasyonu yapan onlar, kimi belediye başkanı kimi ilçe başkanı, diğer kuşlar, konuşmaların şakşakçısı olacak anlaşılan…
“Eski İçişleri Bakanı ve MHP Genel Başkan adayı M.A.’nın büyük kongre delegelerinin daveti üzerine….” ibareli bir davetiye çıkarıp açık hava toplantılarına çağırıyorlar. Gazipaşa’da karşılama, Alanya’da otel toplantısı, Antalya’da toplantı, otelde delege buluşması…
Bizim kuşlar Alanya’daki otelde ama… Üç gün… Ablaları gittikten sonra keyfteler…
Akşamları ziyafetler, gündüz tekne gezisi, salonlarda anıların paylaşımı, mapusane ve Ülkücülük falan! Arada S.Oğan’ın sohbetini dinleme! Onları ağırlayan M.Ç.’de DYP’li… Yasak yerlere afiş asmaktan belediyenin ceza kestiği adam, bizim kuşları ağırlıyor Ablası için…
Bilmiyorlar, bir dağdan bir serçe kalksa ne olur?
Hem Ülkücü, hem taş medrese mezunu, hem de muhalif!
29 Nisan-1 Mayıs arasında Alanya otellerinde etek altında “eski” ülkücülük yapmak ne güzel!
Bir de yatıp kalkar ağlarlar, 12 Eylüllerde biz öldük bittik diye…
Halbuki ne demişti atalar: “Çay kuşu, çay taşı ile vurulur!”
Mustafa ÖNDER
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.