Suriye’nin Geleceğinde Türkiye!
Ne zaman ki IŞİD belası Suriye’den def edilme aşamasına geldi, Türkiye de herkes gibi Suriye’nin geleceğindeki beklentilerini tekrar hesaplamaya başladı. Oysa daha 3-4 yıl önce Suriye’nin bölüneceği, hatta Esad’ın sonunun geldiği sıkça dillendiriliyordu.
Rusya, Suriye’de ‘Bahar’ başladığı andan itibaren Esad’ı desteklemekten hiç vazgeçmedi. Hele de iki ayrı tarih var ki, bu dönemlerde Esad’a adeta suni teneffüsle ‘Hayat Öpücüğü” verdi. Bunlardan ilki Ağustos 2013’te tam da ABD Başkanı Obama Batılı ülkelerle birlikte Esad rejimine karşı sınırlı ölçüde bir askeri harekât kararı aldığı sıradaydı.
Kimyasal silah kullanan Esad ‘kırmızıçizgi’yi aşmıştı. Ama bu kararlılığı gören Rusya Devlet Başkanı Putin, Esad’ı kimyasal silahların imhası ve denetimi konusunda ikna etti. Ardından da Esad’ın, kimyasal silahlarını uluslararası denetime açtıklarını söyledi.
İkinci hayat öpücüğü de 1 Eylül 2015’te, tam da ‘Esad rejimi Doğu Akdeniz sahillerine yapıştı. Sahil kesimi ve Şam’ın bir kısmıyla yetinecek. Suriye en az 4 parçaya bölünecek!’ denilen sırada geldi. Rusya bir taraftan hava kuvvetleri, diğer taraftan Hazar Denizi’nde konuşlu gemilerinden Suriye’ye fırlattığı balistik füzelerle Esad rejimini kuşatan muhaliflere ölüm yağdırdı. Esad’a nefes aldırdı. Daha sonra da hava ve silah desteğini arttırarak sürdürdü.
Bir taraftan da ABD ve koalisyon güçleri Ağustos 2015’te Irak’a paralel olarak Suriye’deki IŞİD teröristlerine karşı da mücadeleye başlamıştı. Hem bu hareket, hem de Rusya-İran-Hizbullah desteğindeki Esad rejimine, Allah 'yürü ya kulum!’ dercesine Suriye’de ayaklarının altından kayan zemini tekrar kazanıp güçlendi.
Kasım 2017 itibariyle Irak’ta Musul, Suriye’de Rakka IŞİD’ten kurtarıldı. Suriye’nin geleceği üzerine de yeni hesaplar yapılmaya başlandı. Suriye’deki bu farklı hesaplar şöyledir:
Esad Rejimi: Yönetime devam etmek istiyor.
Rusya: Esad’ın (BAAS) en az bir dönem devamını istiyor.
ABD: Suriye’nin tek parça kalmasını istemezken, İran’ın bölgedeki etkisini önlemek istiyor.
İran: Esad Rejiminin devamından yanadır.
S. Arabistan-Mısır-K. Ülkeleri-İsrail: Esad Rejiminin değişmesini, İran’ın nüfuzunun kırılmasını istiyorlar..
Türkiye: Sınırlarının güvenliği sağlanmasını, Suriye’nin toprak bütünlüğünü, Esad’ın değişmesini istiyor.
Muhalifler: Çoğunluğu ‘Esad’a hayır!’ diyorlar.
PYD-YPG’nin ‘Barış Süreci’ne katılmasına sadece Türkiye karşıdır.
Bu curcuna ve farklı hesaplar BM şemsiyesi altındaki Cenevre Süreci’nde de devam etti. Hatta 2017 başlarında Rusya’nın inisiyatifiyle kurulan Suriye’nin geleceğiyle ilgili ve Rusya-Türkiye-İran üçlüsünün sürüklediği Astana Süreci’nde de durum farklı değil. Tarafların farklı beklentileri içerisinde Türkiye’nin, Suriye’nin geleceğindeki beklentileri şöyleydi:
- Suriye’de Türkiye’nin güvenliğine aykırı yeni oluşumları önlemek.
- Türkiye’deki Suriyelilerin güvenle yerlerine dönmeleri.
- Suriyeli Türkler ve ÖSO unsurlarının can ve mal güvenliğinin sağlanması.
- Suriye Baharı öncesinde Suriye ve Ortadoğu’da kaybedilen pazarların kazanılması; Hatay, Gaziantep ve Kilis gibi sınır illerinde tekrar Ortadoğu-Suriye pazarının canlandırılması.
- Suriye’de bölge dışı aktörlerin mümkün olduğunca etkilerinin kırılması.
- Esad yerine muhaliflerin uzlaşabileceği bir iktidar için serbest seçimlerin yapılması.
Gelinen gün itibariyle ABD-Rusya çekişmesi Suriye’nin geleceğini belirsizleştirmektedir. Ancak her iki ülkenin bu çekişmesine Türkiye’nin PYD-YPG konusundaki hassasiyetinin Afrin’in temizlenmesine kadar gitmesi, hatta burada da durmayıp Menbiç ile Fırat’ın doğusunu da hedef seçtiğini açıklamasıyla bir başka boyuta taşındı.
Son Söz: Tarafların bu kadar farklı beklentisinin olduğu Suriye’nin geleceği hâlâ belirsiz!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.