Şükrü ALNIAÇIK

Şükrü ALNIAÇIK

Mersin'deki Bozkurt Selamı - I

Atatürk bir "Bozkurt sever"di. Hatta İngilizler ona "Bozkurt" derdi.

O da hal ve hareketleriyle bu unvanı hak eden, sevdiği bir hukuk adamına "Bozkurt" soyadını vermişti.

Ancak onun ölümünden beş-altı yıl sonra Bozkurtların yerini "sansar"lar aldı.

İnönü döneminde Bozkurtlar, Sansaryan Han'daki tabutluklarda işkenceyle sorgulandı.

Siyasetle yargılandı.

***

BOZKURTLARIN DİRİLİŞİ!

Yargılananlar arasında genç bir teğmen olan Alparslan Türkeş de vardı.

Uygulamanın sebebi, Bozkurt'un temsil ettiği değerlere düşman olan Sovyetlerin II. Dünya Savaşını kazanıyor olmasıydı.

Sonraki Cumhurbaşkanları da Bozkurt'a uzak durdu. Çünkü Türklüğün karşısında bu sefer de "Amerika'nın hatırı" vardı.

1980'de Atlantik çocukları, Bozkurtları işkenceyle yargıladı, Dokuz kardeşimizi ipe yolladı!

Aradan yıllar geçti, Sovyetler Birliği dağıldı. Azerbaycan bağımsızlık kazandı.

3 Mayıs 1992'de Bakü'de Azerbaycan halkı, Başbuğ Alparslan Türkeş'i, Halk Cephesi lideri Ebulfeyz Elçibey'in yanında görmek için Azatlık meydanında toplandı.

Azerbaycan Türkleri, Elçibey'i bir de "Bizim Azerbaycan'da yaşayan kardeşlerimiz var" dediği için 48 yıl önce işkence gören Başbuğ Alparslan Türkeş'ten dinlemek istiyordu.

İki liderin elleri aynı anda havaya kalktı.

Yetmiş yıldan beri kızıl esaret altında yaşayan 1 Milyon Azerbaycan Türkünü Bozkurt selamıyla selamladı.

Baskı altındaki Türk dünyasında bir parola gibi kullanılan Bozkurt selamı, bu tarihten sonra Ülkücü hareketin sembolü oldu.

***

VE MERSİN'DEKİ BOZKURT SELAMI

Aradan 26 Yıl Daha Geçti.

Bozkurt selamı, zamanla siyasette MHP'li, fikirde Ülkücü olmayı anlatan siyasi bir figür halini aldı.

Bu işaretin, MHP seçmenine şirin görünmek isteyen başka siyasetçiler tarafından kullanıldığı zamanlar da oldu.

Ancak şimdi durum farklıydı.

10 Mart 2018 günü, Türkiye'de ilk kez bir Cumhurbaşkanı "Bozkurt" işareti yaptı.

Seçime MHP'yle yan yana girecek olan AKP'nin MHP'den göstere göstere oy devşirmeye çalışmak gibi bir derdi olamazdı.

Erdoğan'ın AKP Mersin il kongresindeki bu hareketi, Bozkurt işaretine yüklenen siyasi anlamların "devlet başkanı seviyesinde" itibara alınması, onaylanması anlamına geliyordu.

Artık macun tüpten, ok yaydan çıkmıştı!

Şimdi bu olaya sevinmek veya kızmak gibi "duygularla" değil, Türk Milliyetçiliğinin geleceği açısından, "dava mantığıyla" bakmamız gerekiyor.

Günlük siyaset çevrelerinden çıkan "kuru gürültü"yü bir tarafa bırakarak ifade etmemiz gerekirse:

Hadise, hem iç politik hem de dış politik açıdan bir "tarihi olay"dır.

Bütün tarihi olaylar gibi bu olayın da nedenleri vardır ve sonuçları olacaktır.

***

DEVLET BEY FAKTÖRÜ…

Nedenlerin birincisi, MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin son beş yıldır uyguladığı "ideolojik mücadele, acil müdahale ve siyasi rehabilitasyon" politikasıdır.

ABD'nin Erdoğan'ı gözden çıkarmasından sonra FETÖ'nün AKP güvenlik bürokratlarına saldırmasıyla başlayan süreç, Devlet Bahçeli tarafından doğru okunmuş; üzerine bir beka siyaseti uygulanmıştır.

Sürecin satırbaşları özetle şunlardır:

- AKP, 7 Şubat 2012 "MİT Krizi"nden sonra bir yol ayrımına girmiştir.

Ya Erdoğan'ı FETÖ'ye ve arkasındaki güçlere teslim ederek iktidarda kalacak, ya da meşru otoriteyi korumak için Erdoğan liderliğinde savaşacaktı.

Milliyetçilik ilkesinin iç ve dış pratikleri olan Milli Egemenlik ve Milli Bağımsızlık ilkeleriyle Erdoğan'ın şahsi bekasının kesiştiği yer burasıdır.

- 17-25 Aralık 2013'te "Atlantik fırtınası"nın ailesine yönelmesi, Erdoğan'ın önüne yine iki farklı savunma stratejisi çıkarmıştır.

- Çünkü artık iktidarda kalabilmek ve FETÖ'yle mücadele edebilmek için Türkiye'deki iç dinamiklere yaslanmak zorundadır.

- Ya HDP'yle birlikte liberal "açılım" politikalarına devam edecek ya da Milliyetçilerle, MHP'yle yakınlaşacaktır.

Bunu yaparken en çok dikkat ettiği husus da "bir kez daha satılmamak" olmuştur.

- "Ne istedilerse verdikleri" Müslüman bir "ihvan" görünümündeki FETÖ'nün bile "güvenilmez" olduğu bir siyaset ikliminde HDP'nin yarın kimden, hangi emri alacağı belli olmadığından MHP'yle yakınlaşmak tek alternatif olarak ortaya çıkmıştır.

- 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra Devlet Bey, AKP'ye kapıyı açık tutmakla birlikte Anayasa'nın ilk 3 maddesini ve bunlara uygun ilkeleri bir "Milliyetçi öğreti" olarak çantasında taşımış, HDP'yi ise parti yerine bile koymayarak Erdoğan'ı "milli ve yerli" alternatife doğru zorlamıştır.

- 1 Kasım'da tekrar % 49'u gören AKP'nin "Bu oran bize yeter; MHP'ye ve Milliyetçiliğe gerek yok!" rehavetine kapılmaması için de iktidar çıtasını % 50+1'e taşımıştır.

İşte Türk siyasetinde bir takım "harika olaylar" ondan sonra yaşanmaya başlamıştır.

Mersin'deki "Bozkurt selamı" da bunlardandır.

Yarın: "Olayın Hâli ve Muhtemel Sonuçları"

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şükrü ALNIAÇIK Arşivi
SON YAZILAR