ABD ve Avrupa ülkeleri Yunanlılara göz yumdu
Yunanlılar, İzmir’i işgal ettikleri ilk gün, Kordonboyu’nda asker-sivil ayırt edilmeksizin 48 saat süren kıyımlarında 2 binden fazla Türk’ü öldürdü. Emperyalizmin gözetiminde ve yerli Rumların iş birliğinde işgal günü bu katliamlarla kalmadılar, iş yerleri ve evleri soydular, insanların üzerinde ne varsa aldılar, akla hayale gelmeyecek işkenceler yaptılar.
ŞEHADETİN ŞEREFİ, İHANETİN BEDELİ-12
(İZMIR’IN İŞGALI VE KURTULUŞUNDA YAŞANANLAR)
İzmir Jandarma Alay Komutanı Yarbay Süreyya Bey, İstanbul’daki Jandarma Genel Komutanı Albay Kemal Bey’e gönderdiği 19 Mayıs 1919 tarihli raporunda işgal günü yaşananları genel olarak; 20 Mayıs 1919 tarihli İzmir Jandarma Tabur Komutanlığından kendisine gönderilen raporunda ise olayları biraz daha ayrıntılı bir şekilde anlatmaktadır. Yarbay Süreyya Bey ilk raporunda genel durumu şöyle anlatmıştır:
“Mayıs ayının on beşinci günü Yunan askeri tarafından İzmir şehrinin işgali esnasında İslam ve Türk unsuruna karşı tarihte misli görülmemiş cinayet ve facialar icra edildiği; yüzlerce halk, büyük ve küçük rütbeli subay, kadın ve çocukların şehit ve pek çok emlakin yağma ve tahrip edildiği anlaşılmaktadır. Ayrıca; hükümet ile kışla kuşatma altına alınarak, saatlerce müthiş tüfek ve mitralyöz ateşleri açıldığı; ateşin kesilmesinden sonra valinin nezdinde toplanmış olan bilumum hükümet memurları ve jandarma heyetinin süngüler altında aşağıya indirildiği görülmüştür. Vali de dahil olduğu halde hunhar Yunan askerleri ile çocuklarına varıncaya kadar silahlanmış olan yerli Rum ahalinin haysiyeti kıran, aşağılama, tehdit, dayak ve küfürleri altında başları açık olarak ‘Zito Venizelos’ diye bağırmaya zorlanarak rıhtım boyuna sevk ve teşhir edilmişler; bu sevkiyat sırasında muhafız süngülü askerlerle bunlara katılan silahlı haydut ve ahali tarafından teker teker tamamen soyularak herkesin üzerindeki paraları ve kirli mendillerine varıncaya kadar gasp ve çoklarının ayakkabılarıyla ceketleri de alındığı ve subaylardan Kolordu Komutanı’na kadar herkese aynı aşağılayıcı muameleyi icra etmişlerdir.
Akşama kadar Anadolu Bankası deposunda hapsedilip, akşama kışlaya sevk edilerek orada üç gün aç ve susuz tevkif edildikten sonra Fransız ve İtalyan jandarma ve subaylarının aracılığıyla maiyetimdeki subaylarla bırakıldık.
Öteden beri psikolojik durumlarını arz ettiğim yerli Rum halk ile Yunan askeri bu defa kudurmuş ve intikam hırsıyla gözleri dönmüş olduğu halde Müslümanları vahşice hareketlerle öldürmüşlerdir. Güya adalet dağıtmak, medeniyeti yaymak için buraya gelmiş olan Yunan ordusu, tarihte sonsuza dek lanetle yâd edilecek surette eşkıyalık olaylarına iştirak etmiştir… Civar bölgelerden henüz haber alınamamıştır. Torbalı, Seydiköy, Urla, Cumaovası ve Nif (Kemal Paşa) taraflarında Rumlar Müslüman ahalinin erkeklerini tamamen katledip, mallarını da yağma etmektedir…”
İZMİR MERKEZ JANDARMA KOMUTANI ANLATIYOR
Yukarıda bahsettiğimiz gibi işgal sırasında Vali Kambur İzzet Bey’in odasında onunla birlikte olan İzmir Merkez Jandarma Komutanı Ali Kemal Sırrı Bey, 5 Haziran 1919 tarihli raporunda olayları bizzat yaşamış bir insan olarak faciaları ve zulümleri ayrıntılı bir şekilde yazmıştır. Rapordan bazı bölümler şu şekildedir:
“Memurların ve halkın hapsedildiği o gün ve akşamı, yerli Rum ahali ve izci çocukların yol göstericiliğiyle, subayların ve memurların evleri gece vakti saldırıya uğramış, … Beylerin ailelerine (hanımlarına) zorla saldırılmış (tecavüz edilmiş); İslam Çarşısı (Kemeraltı Caddesi çarşıları) ile Hristiyan Mahallesi’nde bulunan İslam dükkânlarının kasaları kırılarak içlerindekiler alınmış ve eşyalar yağma edilmiştir… Vali Bey’in odasındaki maroken takımlar kasatura ile kesilerek marokenleri çalınmış… İzmir ve yakınlarında o gün tenha yerlerde polisler ve jandarmalar öldürülmüştür. Olaydan 15 gün sonraya kadar denizden birçok ceset çıkartılmıştır. Bunlar arasında, boğazlarından birbirine zincirle bağlı üç polis cesedinin Hükümet (Konağı) önündeki sahil kısmında görülmesi dikkat çekmeye ve önem vermeye değer bulunmuştur…
Bütün bu cinayetlerden önemli bölümünün yabancı (devletlerin) siyasi temsilcilerinin gözleri önünde yapılmış olması hatta Amerikalı subayların atlarla gezerek faciaları görmelerine rağmen ne yazık ki, hiçbir davranış ve karışmada bulunmadıklarının da dikkatinize sunulmasına ayrıca gereklilik gördüm, efendim.”
MİLLETLERARASI TAHKİK HEYETİ RAPORU NE DİYOR?
Yunan zulüm ve işkencelerine maruz kalan, olayın o günkü şahitleri Türklerin ve resmi devlet görevlilerinin anıları ve resmi raporları bu şekildedir. Peki, uluslararası kuruluşların raporlarında neler yazıyor? Elbette bu raporlardaki görüşler de Yunan zulüm ve vahşetlerini tespit etmektedir. Mesela İzmir’i işgali sırasındaki bu olayları yerinde incelemekle görevlendirilen Uluslararası Araştırma Kurulu’nun (Milletlerarası Tahkik Heyeti) Paris Barış Konferansı’na sunduğu 7 Ekim 1919 tarihli raporun bazı bölümleri şu şekildedir:
“13. Subay ve askerleri, Vali’yi ve idare amirlerini ihtiva eden grup, Konak Meydanı’ndan, hapsedildikleri Patris gemisine götürüldükleri yol üzerinde, kendilerini takip eden kalabalık ve hatta kendilerine refakat eden askerler tarafından kaba muameleye maruz bırakılmışlardı. Bütün bu tutukluların malları ve paraları çalınmıştır. Hepsi ‘Yaşa Venizelos’ diye bağırmak ve elleri havada yürümek mecburiyetinde bırakıldılar. Bazıları katledildiler.
Bir iki tanesi hariç olarak, Yunan subayları, askerlerini şiddet hareketlerinden men edici hiçbir müdahalede bulunmadılar.
14. 15 Mayıs ve takip eden günlerde Yunan birlikleri… 2.500 şahsı keyfi olarak tevkif ettiler. Hatta bazı okulların idareci ve öğrencileri de Patris gemisine hapsedildiler. Bu tutukluların büyük bir kısmı fena muamele görmüşler, eşyaları yağma edilmiş ve günlerce, kabul edilmeyecek sağlık şartları altında tutuklu tutulmuşlardır.
15. 15 ve 16 Mayıs günleri, şehirde Türk halkına ve evlerine karşı şiddet ve yağma hareketlerine girişilmiştir… Birçok kadınlara tecavüz edilmiş ve cinayetler işlenmiştir. Bu şiddet hareketleri ve yağmalar çoğunlukla şehrin Rum ahalisi tarafından yapılmış, fakat askerlerin de bu hareketlere karıştığı ve askeri makamların da bu hareketleri önleyici tesirli tedbirleri geç olarak aldığı tespit edilmiştir.”
İŞGALİN VE KATLİAMLARIN BİLANÇOSU ÇOK AĞIRDI
Dr. Zekeriya Türkmen arkadaşımızın anılar, arşiv belgeleri ve resmi raporlardan yaptığı tespitlere göre Yunanlılar, İzmir’i işgal ettikleri ilk gün (15 Mayıs 1919 Perşembe), Kordonboyu’nda asker-sivil ayırt edilmeksizin 48 saat süren kıyımlarında 2. 000’den fazla Türk’ü öldürmüşlerdir. Olayları seyreden bir İngiliz subayının hatıralarına göre, Rum kadınları Türklerden yaralı düşenlere akla hayale gelmeyecek işkenceler etmiştir. Bu işgal sırasında İzmir’in maddî manevî zararı henüz tam hesaplanmamış olmakla birlikte, örnek teşkil etmesi bakımından söylemek gerekirse, Türk Ticarethanesi’nin uğradığı zarar o zamanın parası ile 3.000.000 lirayı bulmuştur.
Yunanlılar bu ilk işgal günü 28 yüksek rütbeli subay, 128 subay, 540 er ve 2.000’e yakın sivili elleri başları üzerinde “Zito Venizelos” diye bağırtarak İzmir Körfezi’nde demirli bulunan Patris adlı askeri gemiye götürmüşlerdir. Daha sonra teşkil edilen Uluslararası İnceleme Heyeti’nin raporuna göre, bu insanların çoğu dehşet verici işkencelere uğramışlardır. Yunanlıların İzmir’e çıkışından yaklaşık üç ay kadar sonra teşkil edilen ABD Yüksek Komiseri Bristol başkanlığındaki “Yunan Zulümlerini İnceleme Komisyonu” da hazırladığı raporu uluslararası komu oyuna açıklamaktan çekinmiştir. Hatta İngiliz Yüksek Komiseri Webb, 1919 yazında gönderdiği bir raporda, “Venizelos’un bütün İzmir ve civarını mezbahahaneye” çevirdiğini yazmıştır.
O gün fiili saldırılara uğrayan 8 subay ve 1 er şehit olmuş, 51 subay da yaralanmıştır. 17. Kolordu Komutanı Ali Nadir Paşa’nın Harbiye Nezareti’ne gönderdiği 20 Mayıs 1919 tarihli raporuna göre şehit olan subayların isimleri şöyledir:
1. Kurmay Karargâhı Birinci Şube’den Üçüncü Kısım Mümeyyizi Nadir Bey,
2. Levazım Birinci Kısım’dan Üçüncü Kısım Mümeyyizi Ahmet Hamdi Bey,
3. Alay Kâtibi Fethi Bey,
4. Levazım İkinci Kısım Amiri Kıdemli Yüzbaşı Hüseyin Necati Bey,
5. Kolordu Başhekimi Yarbay Mehmet Şükrü Bey,
6. Tıp Eczahane Müdürü Eczacı Kıdemli Yüzbaşı Ahmet Bey,
7. İnşaat Bölüğü’nden Asteğmen Faik Bey,
8. 4. Kolordu Asker Alma Dairesi’nden Kıdemli Yüzbaşı Nazmi Bey,
Ali Nadir Paşa’nın aynı raporunun devamında, o gün süngü darbeleriyle yaralanarak hastahaneye kaldırılan ve sonradan şehit olan İzmir Asker Alma Dairesi Başkanı Kurmay Albay Süleyman Fethi Bey dahil “hayat ve mematları meçhul olan” yaralı 51 subayın isimleri de yazılmıştır.
İlk günkü işgal sırasında ağır yaralanan ve sonra hastahanede şehadet mertebesine ulaşan İzmir Askerlik Dairesi Başkanı Kurmay Albay Süleyman Fethi Bey’in, hayatını, kahramanlık hikâyesini ve şerefli şehadetini haftaya ayrıntılı yazacağımızı belirtelim.
Yunanlılar emperyalizmin gözetiminde ve yerli Rumların iş birliğinde işgal günü bu katliamlarla kalmamışlar; iş yerleri, evleri soymuşlar, insanların üzerlerinde ne varsa almışlar, halka çeşitli işkenceler uygulamışlardır. Öte yandan hiçbir direniş göstermeden, mütareke şartlarına ve kendilerine verilen sözlere güvenerek teslim olan 17. Kolordu mensupları ise, savaş esirleriyle ilgili uluslararası antlaşmaları hiçe sayılarak, horlanmışlar, aşağılanmışlar, ellerinde ve üzerlerinde ne varsa Yunan askerleri tarafından soyulmuşlardır. Yunan askerlerinin sadece 17. Kolordu mensuplarından (o anda üzerlerinde bulunan) çaldıkları paranın değeri 1919 yılı rakamları ile 130.687 liradır. Bu paranın miktarı 17.083 İngiliz sterlini karşılığına denk gelmektedir.
İzmir merkezde 15 Mayıs günü yaşananlar, işgalin yayılmasına bağlı olarak İzmir civar köyleri olan Seydiköy, Gölcükler, Cumaovası, Görece, Akçaköy, Çatallar, Dereköy ve Çamurdere köylerinde de yaşanmıştır. Devamında Manisa, Menemen, Bergama, Ayvalık, Aydın, Nazilli merkez ve köyleriyle aynı facialara, zulümlere maruz kalmıştır. Yerli ve yabancı pek çok gözlemcinin, bu arada mesela Fransız diplomatı La Gorce’un Yunanlılarla ilgili ifadeleri, İzmir’in işgali sırasında Yunan ordusu tarafından gerçekleştirilen bütün bu katliamlar ve zulümleri doğrulamıştır.
Milli Mücadele süresi boyunca (15 Mayıs 1919-9 Eylül 1922) Yunan-Rum ikilisinin özellikle Batı Anadolu’da yaptıkları vahşetin toplam bilançosu ise çok daha büyük boyutlarda idi. Dr. Zekeriya Türkmen’in yukarıda bahsi geçen eserinde belirttiği üzere; “Arşivlere dayalı olarak yapılan yayınlardan hareketle toplam sayı henüz net olarak tespit edilememiş olsa da rakamlarla bazı gerçekleri belirtmek gerekirse, 57. 200 Türk şehit edilmiş; 61. 634 kişi yaralanmış; 6.016 kişi esir edilmiş, on binlerce kişiye de çeşitli işkenceler uygulanmıştır.”
Bütün bunlara rağmen Türk milleti, kin gütmeyecek, II. Dünya Savaşı yıllarında açlık tehlikesi ile karşı karşıya kalan Yunan halkına yüzlerce ton gıda yardımı yapacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.