Askerlikten kaçan Türk Ermenileri

ERMENİ TERÖR ÖRGÜTLERİ VE ERMENİLERİN YAPTIĞI KATLİAMLAR (8)

Diğer vilayetlerde olduğu gibi Ma’mûratü’l Aziz vilayetindeki Ermeniler de, bir taraftan komitelerin, konsoloslukların, diğer taraftan da kiliselerin, hayır cemiyetlerinin hatta Ermeni okullarının tahrikleriyle seferberlikten çok önceleri faaliyete başlamışlar ve savaşın ilk aylarından itibaren yoğunlaştırmışlardır. Bölgede teşekkül ettirilen çeteler ve bilahare Kafkasya’dan gelen “gönüllüler”le vilayette ve çevresinde sabotajlar yapılmış, bölge halkından ve cepheden yaralı olarak dönen askerlerden birçok kimse katledilmiş birçok yer bombalanmış, yakılmış ve Ruslar, İngilizler ve Fransızlar hesabına casusluklar yapılmıştır. Bunlardan bazıları şunlardır:

Merkez İngiliz Konsolosluğu’nda tercüman olarak görev yapan Osmanlı tebaasından bir Ermeni, On Birinci Kolordu hakkında topladığı bilgileri konsolosa teslim etmiş, ancak raporlar sefarete gönderilirken ele geçirilmiştir. Bununla birlikte, konsolosluğun da yardımlarıyla bu casus Beyrut üzerinden Kıbrıs’a kaçmaya muvaffak olmuştur.

Diğer bazı vilayetlerdeki gibi Dersim’deki aşiretleri Osmanlı Hükümeti aleyhinde kışkırtmak ve bazı vaatlerde bulunarak Ermeni emellerine alet etmek üzere Rusya’dan ve İstanbul’dan birçok komite lideri gelmiş, “Hoyboun Indépendance (Ermeni-Kürt)” cemiyetinin temelleri atılmaya çalışmışsa da, hem aşiretler bunlara kulak asmamış ve Osmanlı ordusuna sığınmış, hem de faaliyetleri idare edenler mahalli otoritelerce yakalanmışlardır.

SİLAH YASAĞI

Eğin’de Osmanlı ordusuna gönderilmek üzere depolanmış olan gıda maddelerini havaya uçurmak üzere Eğinli Filipos isimli bir Ermeni genci görevlendirilmişse de, bitişikteki dükkân sahibi Ermeni muvafakat etmeyince, Filipos burayı ateşe vermiş ve üzerindeki bombaların patlamasıyla kendisi ve dükkân sahibi ölmüştür. Filipos’un evinde yapılan aramalarda olayla ilgili birçok belge bulunmuş ve birçok kişinin de olaya karıştığı tespit edilmiştir.

Olaylar üzerine mahalli yetkililer teyakkuz durumuna geçince, Elazığ’da başta papazlar olmak üzere birçok Ermeni ileri geleni hükümet yetkililerine “Ermenilerin üzerinde ve evlerinde hiçbir silah bulundurmadıklarına” dair kesin teminat vermişlerse de yapılan aramalarda vilayet merkezinde 5.000’den fazla silah, 300 civarında bomba, 40 kg bomba fitili, 200 paket dinamit ve 5.000 adet dinamit misketi bulunmuştur. Bu silah ve patlayıcılar bütün şehri havaya uçurmaya yetecek miktardadır.

Yine Arapkir Ermeni Kilisesi’nin çatısına gizlenmiş silah ve bombaların yanı sıra Osmanlı derviş elbiseleri ve bazı kıyafetler ele geçirilmiştir. Ruslar sınırı geçip ilerlemeye başlayınca da Elazığ Ermenileri hem vilayet ve köylerinde, hem de çevre vilayetlerinde birçok Türkleri katletmişler ve bunlardan bir kısmı da mahalli idarelerce yakalanmışlardır.

ERZURUM OLAYLARI

Daha savaş başlamadan Ermenilerin Kafkasya’da ve Doğu Anadolu’da sürdürdükleri Türklere yönelik faaliyetler, Erzurum’da da yapılmış ve Taşnaksutyun Erzurum’da genel kurulunu yaparken bile çeteler ve gönüllü alayları kurulmuştur. Bu durum, daha sonra Rusya’da kurulacak olan Ermeni Cumhuriyeti Başbakanı Katchaznouni tarafından 1923 yılında yapılacak diğer Taşnak Kongresi’nde de açıkça ifade edilmiştir.

Başkumandanlığa gönderilen 28 Temmuz 1914 tarihli bir diğer belgede de, Rusların Kafkasya dâhilinde Rus ve Osmanlı Ermenileriyle Rumları silahlandırarak çeteler teşkil ettikleri, bunları Anadolu’ya sokarak burada da çeteler kurdurttukları ve Osmanlı ordusundaki Ermeni firarilerinin son zamanda çok arttığı belirtilmiştir.

Trabzon-Van yolu üzerinde bulunduğu için hem karadan hem de Trabzon vasıtasıyla Batum, Köstence ve civar yerlerden Rusların ve İngilizlerin teşvikiyle Erzurum’a Ermeniler tarafından bol miktarda silah, cephane ve propaganda malzemesi getirilmiştir. Zaten bölgede öteden beri çıkarılmış olan Ermeni isyanlarında, komiteler kadar bölgedeki Rus ve İngiliz Konsolosluklarının da parmağı vardır.

Savaş başlar başlamaz vilayet merkezinde ve Bayezit’te bulunan Ermenilerin büyük bir kısmıyla Osmanlı ordusundan firar edenler Rusya’ya iltica etmiş, teşkilatlanıp silahlandırılan “gönüllü alayları”yla Rus ordularının başında Osmanlı Ordusu’na taarruz etmişler ve mahalli çetelerle birlikte bölgedeki Osmanlı halkına yapmadıkları mezalim ve katliam kalmamıştır.

Seferberlik ilân edilir edilmez bütün Türkler, askerlik şubelerine koşup askere yazılırken; Ermeniler evlerine çekilerek kendilerini yurt dışında göstermeye kalkışmışlar ve patrikhanenin talimatıyla harekete geçen Ermeni kiliseleri, bedel-i nakdî adıyla askerlik yapmak istemeyenlerden alınan 43 Osmanlı Lirası’nın yarısını kendileri tahsil etmek suretiyle, kiliselerin veya kilise diye tavsif ettikleri yıkık-dökük yerlerin rahip ve müstahdemi olarak göstermiş ve onların askere alınmasına mani olmuşlardır. Zaten Erzurum’da ve çevre illerde din adamı olarak gösterdikleri birçok Ermeni bu şekilde askerden kaçarken veya alınmış olanlar da firar ederken; birçokları da yine kendilerini kilise mensubu olarak göstermek veya yabancı konsolosluklardan ikinci bir tâbiyet almak suretiyle kısmen veya tamamen vergiden muaf olmuşlardır. Patrikhanenin verdiği Ermeni nüfusunun bazen çok az, bazen de fevkalade yüksek gösterilmesinin sebeplerinden biri de buradan kaynaklanmıştır. Ermeniler aynı tür hilelere nakil vasıtaları ve tekâlif-i harbiye (savaş zamanında alınan aynî veya nakdî vergiler) konusunda da başvurmuşlardır.

Komitecilerin ve kilise papazlarını teşvikiyle Erzincan’daki Ermeniler, yıllık yiyecek ve giyecekleriyle silahlarını kiliselere, evlere ve metrûk yerlere saklamışlar ve kiliselerde alenen Osmanlılar ve müttefikleri aleyhinde propagandaya başlamışlardır. Bunların büyük bir kısmı daha sonra yapılan aramalarda ortaya çıkarılmıştır.

Bütün bu pasif direnişin yanı sıra, seferberlikle birlikte Bayezid ve birçok yerde olduğu gibi Erzincan Ermenilerinin dörtte üçü de Rus ordularına silâhlarıyla katılmış, askere alınan az bir kısmıyla geri hizmetlerde çalışanlar da firar ederek çeteler kurmuşlar ve cepheden dönen paralı askerlerle bölgedeki yaşlı, kadın ve çocuklara saldırmaya başlamışlardır.

Yine Erzincan’ın Surp Agop Kilisesi’ne müteselsilen gömülerek saklanmış olan bombalardan biri, Kayseri’de de olduğu gibi patlayınca diğerleri de infilak etmiş ve isyanlarda kiliselerin yaptıkları faaliyetler ortaya çıkmıştır. Merhametsiz biri olan ve bu sebeple İstanbul Ermeni Patrikhanesi tarafından Kemah’ın Çanlivank Manastırı’na murahhas olarak tayin edilen komiteci bir papaz, etrafına topladığı çetelerle birçok mezalim yapmışsa da, hükümet kuvvetlerine karşı giriştiği bir çatışmada öldürülmüştür.

BREST LITOVSK ANTLAŞMASI

İhbar sonucunda yakalanan Erzincanlı Papazyan Dikran isimli kişinin itirafı ise, olayların nasıl tezgâhlandığını ortaya koymuştur. Buna göre “üç-beş gün daha geçmiş olsaydı, komitelerin aldıkları tertibat ile Erzincan’ı kâmilen ateşler içinde bırakacaklar, yakıp yıkacaklar, bütün Müslümanları, askerleri doğrayacaklardı. Hükümetin müteyakkız bulunması hasebiyle bu teşebbüs muvaffak olamamıştır.”

1914 sonlarında başlayan hazırlıklarla Ermeniler, 1915’te harekete geçmiş ve özellikle 1916 Temmuzundan itibaren Erzincan’ın Rusların eline geçmesiyle katliamları yoğunlaştırmışlardır. Rusya’da Bolşevik ihtilalinin çıkması ve Rusya’nın kendi meseleleriyle uğraşmaya başlamasıyla 18 Aralık 1917’de Brest Litovsk antlaşması sayesinde barışın geleceği zannedilirken, aynı tarihlerde oluşturulan Güney Kafkas Federasyonu bir Ermeni Kolordosu kurmuştur. Kurulan bu kolordu ve bölgedeki çeteler, Erzurum merkezinde, Erzincan’da, Bayburt’ta ve Gümüşhane’de Türkleri imha faaliyetine yeniden girişmişler ve yaptıkları mezalim ve katliamlarla başlangıçta kendilerini teşvik eden Rus subaylarını ve yazarlarını bile hayretler içinde bırakmışlardır. 1917 ve 1918 yıllarında yapılanlar konumuzun sınırlarını geçtiği için bunlara burada temas etmeyeceğiz. Ancak şunu da ifade edelim ki, konuyla ilgili birçok arşiv belgesi ve Rus konsolosları ve subaylarından General Odiselidze, General Nikolayef, General Bolkovitinof, General Prjevalski, General Mayewski, Yarbay Twerdokhlebof, Dr. Horeşenko’nun raporları, hatıratları, telgraf ve mektupları Ermenilerin bölgede yaptıkları katliamları kesin bir şekilde belgelendirmiştir.

YARIN: SİVAS OLAYLARI

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali GÜLER Arşivi
SON YAZILAR