Türkiye'nin Geldiği Nokta
Sayılı günler kalan genel seçim süreciyle ilgili değerlendirmelerimi paylaşmak istiyorum. Bilindiği gibi Türkiye, 7 Haziran Seçimlerinin akabinde Yeniden Hazımsızlıklarının hırsı ile karar verilmiş, Milletin iradesine saygı gösterilmemiş, Hükümet kurma bahaneleriyle zaman kazanmış ve bu sürecin sorumluluğunu üzerinden atmak için türlü bahaneler üretmiş , sözde çözüm süreçlerini buzdolabına kaldırmış, Ülkeyi adeta uçurumun kenarına itmiş ,Karamsar tablolar çizerek Milleti tehdit altında bırakmış ve şimdi bundan kurtuluş için Tek başına iktidar hesapları yapanlarla; 1 Kasım 2015 tarihinde cumhuriyet tarihinin en zor ve önemli genel seçimini yapacaktır. Çünkü Türkiye, milli birliğimizi bozmaya niyetli bir güruhun kuşatması altındadır. Türkiye her gün adım adım bir bilinmezliğe sürükleniyor, Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin deyimiyle adeta bir “imtihana çekiliyor.” Yaklaşık 13 yıldan bu güne algı oyunları, toplum mühendisliği ve gündem sahtekârlıklarıyla milletin gözü önünde bir tiyatro oynanıyor. Bu tiyatronun sahnesini ABD kurmuş ve rolleri dağıtmıştır. AKP de bu oyunda bir “seyyar satıcı” rolünü üstlenmiş, vatanın her bölgesinde bir tezgâh kurmuştur.
Bugün AKP ülkenin batısında açtığı tezgâhta “tek bayrak, tek millet” diyerek milliyetçilik satmakta, doğusunda ise vatan toprağına fiyat biçmektedir. Türkiye’nin bir köşesinde Osmanlı medeniyetinin aziz hatırasından gündelik rant sağlamakta, bir başka köşesinde ise Cumhuriyetin tüm kazanımlarını yerle bir etmeye uğraşmaktadır. Tezgâhın en ucuz tarafına insanımızı koymuş; işçiyi, köylüyü maden ağalarına karın tokluğuna köle etmiştir. Dinimiz “israftan, gösterişten kaçının” diye emrederken; emekliye 100 lira zammı anca veren, muhafazakâr olma iddiasındaki AKP “ihtişamlı” saraylar için kamu gelirlerini heba etmiştir. AKP hükümeti, Yüce Divan’da yargılanmaktan korkan bakanlarının yaptıklarını “caiz” görmüş, kirli parayı onlara “faiziyle” geri vermekten utanmamış ve sıkılmamıştır. Devlet kontrolünden çıkmış “iyi niyet” politikalarıyla Suriyelileri Türkiye’nin dört bir yanına salmış, kendi vatandaşının güvenliğini yok saymıştır, Ülkemizin her köşesine Şehit cenazeleri gelmekte ve Analar yeniden ağlamaktadır, Sonuç olarak AKP’nin basireti bağlanmış, devletin/milletin birlik ve bütünlüğü tehlikeye atılmıştır. Türk milletinin aklında, kalbinde ve tarihinde çoktan idam edilmiş bebek katilini, barış güvercini/İmralı meleği sanmış ve ondan medet ummuştur. Unutmadık, unutmuyoruz, unutmayacağız! Hatırlayınız! Seçim dönemlerinde bayrak reklamları ile millete oynadılar; vatan toprağı Lice’de ise bayrağı gönderinden alan illete bakakaldılar. Bayrağı oradan alan soysuza da, soysuzu sessizce izleyene de, izleyeni orada kudretsiz bırakan hükümete de! “Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilâl! Kahraman ırkıma bir gül!...
Ne bu şiddet bu celâl Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl, Hakkıdır, hakk’a tapan, milletimin istiklâl!” Biz Türk milliyetçilerinin düsturu tarih boyuncu böyle olmuştur, olmaya da devam edecektir. Kimsenin şüphesi olmasın. Milletimin istiklal ki Mustafa Kemal “istikbal göklerde” derken, İstiklal de Toroslarda diyor. Zira diyor ki; “Gidip, Toros dağlarına bakınız, eğer orada bir tek Yörük çadırı görürseniz ve o çadırda bir duman tütüyorsa, şunu çok iyi biliniz ki bu Dünya'da hiç bir güç ve kuvvet asla bizi yenemez.” İşte bu yüzden, ister Kürt ister Ermeni açılımı yapsınlar, bayrağı indirene sussunlar, nazlı hilale helal gelmeyecek! Merak etmeyin! Türk Açılımı yakındır ve yakıcıdır! Çünkü Allah yar ve yardımcısıdır! Bu kutlu dava daha dün peydah olmadığı gibi, yol çetin de olsa ilelebet payidar olacaktır. Çünkü; • Türk milliyetçilerinin ülküsü; Kürşad’ın 40 çerisi ile can bulmuş, Kaşgarlı Mahmut’un eserinde kelime, Yusuf Has Hacip’in Kutadgu Bilig’in de kelam olmuştur. Dede Korkut’ta destanlaşmış, Ergenekon ve Manas ile yeni baştan doğmuştur! • Türk milliyetçilerinin ülküsü; Alparslan’ın elinde kılıç, Fatih’in mazhar olduğu kutlu dua olmuştur. • Farabi’nin kitabında ilim, Fuzuli’nin dilinde aşk, Itrı’nin nefesinde beste olmuştur. • Türk milliyetçilerinin ülküsü; Piri Reis’in haritasında cihan, Kanuni’nin divanında nizam, Mimar Sinan’ın eserinde iman olmuştur. • Türk milliyetçilerinin ülküsü; Gazi Mustafa Kemal’in iradesinde “ya istiklal ya ölüm”, Başbuğ Türkeş’in kudretinde “mermer” olmuştur. Çünkü biz, Türk Milliyetçileri olarak, dün olduğu gibi bugün de; devletin malını “aksırıncaya, tıksırıncaya kadar yiyenlerin” divanında değil; yolsuzluklar ve ihanetler karşısında vicdanı sızlayan canların dergahındayız! Biz; “para-pul” karşısında kulluğunu unutanlardan değil, Hak ve halk karşısında vicdanı yananlardanız. Çünkü biz Türk Milliyetçileri; 17 Aralık’ta rüşvet yiyenden, “babacım babacım” diyen saf oğlanlanlardan, –haşa- Bakara Suresi ile alay etme cüreti gösteren münafıklardan olmadık… 3 Mayıs’ta asaletin, 19 Mayıs’ta hürriyetin, 30 Ağustos’ta zaferin, 29 Ekim’de Misak-i Milliye’nin gururunu yaşayanlardanız. Biz; ayakkabı kutularında milyonları saklayan Yezidlerin değil, ayağında çarıkla bu memleketi Türk yurdu yapan şehitlerin soyundanız.
Biz Türk Milliyetçileri; nüfusundaki Bilal’i için servet yapanlardan değil, bayrağındaki hilali için canını dişine takanlardanız. Ve haramilerin hükümranlığını yerle bir edeceğiz! Artık, Hakkın ve halkın huzurunda mahkeme kuruluyor, hasret ve sabırsızlıkla kutlu dava günü bekleniyor. 1 Kasım seçimi AKP’nin yarattığı “korku, yalan, haram, rant ve ihanet” imparatorluğunu yıkacak ve Türk halkı yolsuzlukların ve yozlaşmanın hesabını tek tek soracak. Hesap gününü bekleyen her vatandaşımızı 1 Kasım günü sandığa davet ediyor ve “Ya Bismillah” deyip mührünü üç hilale vurmasını istiyorum. İnanıyorum ki Türkiye bizle yürüyecek, bizle bütünleşecek,Ülkenin Geleceği İçin Oy ver… Sen, Bilirsin Türkiye…
Deniz Özkök
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.