Gürkan KARAÇAM

Gürkan KARAÇAM

Ah Şu Nobel Dedikleri

 

Gorbaçov 1990 yılında Nobel Barış ödülü aldığında, Rus Derin Devleti zil çalıp oynamış mıdır acep… Ya da 1993 yılında Nobel Barış Ödülü alan Nelson Mandela’nın (ki kendisi Atatürk Barış Ödülü’nü reddetmiştir, ABD barışının cazibesi herhalde) Güney Afrika’sında, aldığı bu ödülden sebep ülkesinin sıkıntıları çözüme kavuşmuş mudur dersiniz… Dahası 1974 yılında Eisaku Satö’ye verilen Nobel Barış Ödülü, Japon’lara Hiroşima’yı unutturmuş olabilir mi?..

Birleşik Devletler’de açılan, Japon-Rus-Türk-Çin-Afrika-Hindistan-Almanya-İngiliz-Fransız-Arap kültür evleri-misafirhaneleri ABD’ye bilim insanı kazandırma üniteleri olabilir mi?.. Yoksa bu tür organizasyonlara katılan öğrencilerin en başarıları, ülkelerine birikimleriyle dönüp, cansiperane çalışıyorlar da ben mi evham yapıyorum

Aslen, Japon-Rus-Türk-Çinli-Afrikalı-Hindu-Alman–İngiliz-Fransız-Arap olup da Nobel ödülü alan bilim insanlarının kaç tanesi aynı zamanda ABD vatandaşıdır dersiniz… Ve bir bilimsel çalışmanın hamisi ABD olduktan sonra, ortaya çıkan başarının kaynağının, bir Japon-Rus-Türk-Çinli-Afrikalı-Hindu-Alman-İngiliz-Fransız-Arap beyni olmasının ne anlamı var… Ne dersiniz, “Bizim de kafamız çalışıyor” demeye kafası çalışan biri ihtiyaç duyar mı… “Türk Milleti Zekidir, Türk Milleti Çalışkandır”ı bilmeyen, duymayan var mı?..

Sütün kaymağını ABD yiyorsa ve kaymaktan kalan sütü de cici vatandaşı içiyorsa ve bende bundan sebep halay çekmiyorsam, bu beni bilim düşmanı yapar mı sizce… (Olsa da aslen Afrikalı OBAMA, hâlâ kırılıyor açlıktan AFRİKA)

Velhasıl kelam; DNA’yı onaranın, onu bozabileceğini düşünmek için kahin olmak mı gerekir? Ve Bilim Çağı’ndaki en güçlü silahların her daim dayanağı, bilimsel yeni buluşlar olmamış mıdır? Bir gün ülkemize DNA bozucu başlığı olan, biyolojik veya kimyasal füze atılsa, Nobel’e ve alanlara bakış açımız değişir mi, ki bunun bir füzeyle değil de ithal bir ya da birden çok gıdayla ülkemize sokulmayacağının garantisini kim verebilir… Evham işte bendeki…

Bir, Japon-Rus-Türk-Çinli-Afrikalı-Hindu-Alman-İngiliz-Fransız-Arap bilim insanının, buluşunun en azından bir kopyasını öz vatanındaki yetkililere ulaştırması, bilim hırsızlığı olarak mı yoksa vatanseverlik olarak mı değerlendirilir sizce… Ya da ulaştırmayana ne desek ki… Kanımca en ideal Vatansever, çalışmasını nihayete erdireceği zamana ramak kaldığında, çalışmasıyla öz vatanına döner garip ellere silah vermemek için… Diyorum ya, evham işte bendeki…

Atom ve Hidrojen bombaları için teşekkürler bilim insanları, biyolojik ve kimyasal silahlar için de bravo size, nükleer başlıkları da kar şapkası sanmıştınız icat ederken zaten… Bir bomba atıldı mı da, Einstein gibi yapar, meslektaşınız bir Japon bilim adamından bir mektupla-telefonla özür dilersiniz, yaptığınız çalışmanın sahibi olan ülke adına…

Elbette karşı değilim bilime, bilime karşı olmak İslam’a karşı olmaktır bir yerde… Anlatmak istediğim bu değil tabii…

Dinlersen; Bilimde çifte vatandaşlığın bir bedeli vardır efendi ve dünyada hiçbir vatan yoktur ki; vatandaşlarına bir takım sorumluluklar yüklemesin… Yani; isteriz ki, bir Türk’ün mutluluğu, bir Millet’e, bir şeylerin bedeli olarak ödetilmesin…

 

Gürkan KARAÇAM

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürkan KARAÇAM Arşivi
SON YAZILAR