İNSAN MISINIZ?
Dünya, bitmek tükenmek bilmeyen ihtiraslarına esir olmuş insan görünümlü yaratıklarla dolmaya başladı.
Yalan, dolan, kargaşa, kavga, savaş, hastalık, acımasızlık, ihtiras yüklü insanların yönetimleri dünyayı çekilmez hale getirmekte, insanlara hayatlarını zindan etmektedirler.
Ben de bu insan görünümlü yaratıklara soru yorum;
Siz İNSAN MISINIZ?
Eğer siz insansanız o halde; acımasızlık, insafsızlık, ölümler, zulümler altında ezim ezim ezilen, inleyen bunca canlı ne oluyor?
Halbuki, bir insan söyledikleri ile değil yaptıkları ile insan olur.
Çünkü, vicdanı olmayan, iyiliği bilmeyen, tanımayan bir insan acı da çekemez.
Hislerini kaybetmiş biri de zaten insan olamaz.
Bakınız Kur’an’ın 114. ve son suresi olan NAS SURESİ 6 ayetten oluşmakta ve her ayetin sonu insan anlamına gelen NAS kelimesi ile bitmektedir.
Biz insanlara da şöyle buyurulmuştur:
Bismillahirrahmânirrahim.
“De ki: Cinlerden ve insanlardan; insanların kalplerine vesvese veren sinsi vesvesecinin kötülüğünden, insanların Rabb'ine insanların Melik’ine, insanların İlah’ına sığınırım.”
Hepimiz bu dünyada yaşıyor, birçok gelişmeyi bizzat görüyor ve şahit oluyoruz. Ama öyle şeyler oluyor ki ne gören gözlerimiz görmek istiyor, ne de duyan kulaklarımız duymak istiyor.
Vicdansızlık almış başını gidiyor, yalanlar havada uçuşuyor, nereye bakacağımızı, hangi söze inanacağımızı şaşırmış haldeyiz.
Sayın Devlet Bahçeli’nin şu sözü aklıma geliyor.
“Yalan, karanlık odada olmayan kara renkli bir şeyi aramak, aranmasını önermektir. Bu nedenle tuzaktır, vicdan ve umut hırsızlığıdır.”
Bugünlere, gelişen olaylara, vicdansızlık ve havada uçuşan yalanlara ne güzel ışık tutmaktadır.
YALANLAR
Saymakla, yazmakla tükenmez ama akılda kalan ve okudukça, hatırladıkça içimizi sızlatan, ikiyüzlülüğün boyutlarının nerelere vardığını görmek bakımından birkaç tanesini yazayım dedim.
ABD’nin Kızılderililere hemen hemen tüm dünyaya, Fransa’nın Ruanda ve Cezayirlilere, Rusya’nın, Çin'in uyguladığı soykırımları yokmuş gibi bizi soykırım yapmakla suçlamaları gibi.
ABD’nin Japonya’ya attığı bombalar, Vietnam’da uyguladığı insanlık dramı, Irak’ da bir milyondan fazla Müslüman kanı dökmesi ve o insanları katletmesi, Afganistan’da yıllarca mazlumları ezmesi, Suriye’ye on binlerce TIR dolusu silah göndermesi,
Şimdi bunlar yetmiyormuş gibi Ukrayna’ya milyonlarca dolar para aktarıp silahlar hibe etmesi,
Bu yapılanları insanlığın neresine koyacağız?
Üstelik bir de “barış istiyormuş” gibi yaparak.
Bu mudur sizin insanlık ve barış anlayışınız?
Şimdi kalkmışlar Putin’i savaş suçlusu ilan ediyorlar. “Tencere dibin kara seninki benden kara” misali al birini vur diğerine.
Batsın sizin insanlığınız !
GELELİM KENDİ ÜLKEMİZE
Kendi içimizdeki yalan ve vicdansız saldırıları da anlatmakla yazmayla bitiremeyiz ama yine birkaçına değinelim.
Biliyorsunuz, yıllardır ülkemiz muhacir, göçmen ve sığınmacılar ile doldu.
TÜRK olarak misafirperverlik, yardımlaşmak, hayır yapmak ve iyilikte bulunmak bizim genlerimizde var.
Şimdi muhalefet diyor ki biz iktidara gelirsek bu insanları göndereceğiz.
Bu ne demek?
Sığınmacı masumları kendi ülkelerinin yönetiminde olan katillere, canilere “alın bu insanları katledin” demektir.
Bir de kalkmışlar bu insanların gönderilmesi için REFERANDUM yapalım teklifi getiriyorlar.
Halbuki, İnsan Hakları Beyannamesinin 3. Maddesinde böyle bir durum için referandum yapılamayacağı açık bir şekilde belirtilmiştir. Üstelik Macaristan’ da böyle bir referandum yapılmış ve yok hükmünde sayılmıştır.
Peki, bundan bile haberi olmayan bir muhalefete bu ülkeyi yönetin diye nasıl oy verilir?
Takdirlerinize bırakıyorum.
Yine muhalefetin iddiası, artık Türkiye’ ye bütün dünyanın sırt çevirdiğini ve hiçbir ülke Türkiye ile birlikte olmak istemediğini söylüyormuş.
Güler misiniz?
Ağlar mısınız?
Bu sözler söylenildiğinde Sayın Cumhurbaşkanı, ABD Başkanı dâhil yirmi ülkeye yakın ülkenin Başkan ve Başbakanları ile Dışişleri Bakanı Sayın Çavuşoğlu ise kırka yakın ülkenin yetkilileri ile görüşme yapmıştı.
Üstelik Ukrayna ve Rusya Dışişleri Bakanlarını bir masaya oturtabilen tek ülkeyiz.
Bu mudur Türkiye’ye sırtını dönmek?
Bu mudur Türkiye ile kimsenin görüşmek istememesi?
Üstelik Cumhurbaşkanımız ile telefon görüşmesini isteyen ABD Başkanının ta kendisi.
Tabii bu görüşmenin perde arkası, benim tahminim ABD Başkanının, Türkiye olarak bizimde ambargo uygulayan ülkelere katılmamızı istemişti diye düşünüyorum.
Yerse pazarı, tabii olmadı.
Hele muhalefet partilerinden birinin lideri var ki “evlere şenlik”.
Neymiş efendim?
Putin’e kafa tutup bizde ambargo uygulamalıymışız. Hemen S-400’leri iade etmeliymişiz.
Yahu bunları söyleyen biri ya bu ülkede y,aşamıyor olmalı, ya dünyadan haberi yok ya da bir yerlerden talimat alıyor olmalı.
Neden biliyor musunuz?
Hemen akabinde ABD’nin eski CIA yetkililerinden biri “Türkiye’nin S 400’leri Ukrayna’ya vermesi
halinde” ABD bize hakkımız olan ve parası ödenen F 35’leri verebilecekmiş.
Vay vay vay !
“Evlere şenlik” bir muhalefet liderinin S-400 ve Putin ile ilgili o cümleleri şimdi neden kurduğunu anladınız mı?
Sevsinler sizin siyaset anlayışınızı.
“Yalancının mumu yatsıya kadar yanar” diye bir söz var da korkarım ki bunların mumu hiç yanmayacak!
Ne zaman ağızlarını açsalar,
Yalan,
Dolan,
Algı,
Yazık, inanın yazık!
Ülke bunların eline kalırsa,
Vay halimize vay!
Yukarıdan aşağı sıraladım,
Şimdi sormak hakkım diye düşünüyorum;
İNSAN MISINIZ?
Allah Ülkemizi, Milletimizi, Devletimizi tüm şer odaklarından korusun, zillete fırsat vermesin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.