GERÇEKLERİ ÖRTMENİN ADI KÜFÜRDÜR
Küfür kelimesi bir şeyi örtmek, gizlemek, perdelemek ve nimete nankörlük etmek manalarına gelir. Kefere kökünden türeyen Kâfir ise bir şeyi örten, gizleyen nimete ve iyiliğe nankörlük eden insana denir. (Kefere: Örttü; Kâfir: Örten) Din ıstılahında ise, Hz.Peygamberi ve onun Allah'tan getirdiği kesinlikle sabit olan şeyleri yalanlayan, tevatür yoluyla bize ulaşmış bulunan hükümlerden birini ya da bir kaçını inkâr eden kişiye kâfir, bu eyleme ise küfür denir. Ehli sünnet âlimlerine göre küfür; zarurât-ı diniyyeden olduğu kesinlikle bilinen şeylerin tamamını veya bir kısmını kalben tasdik etmemek demektir. İmam Gazzâlî küfrü, Hz.Peygamberin getirmiş olduğu şeyleri yalanlamak şeklinde tarif etmiştir. Kâfirler hakkında Kur'ân'da şöyle denilmektedir: "(Âyetlerimizi) inkâr etmiş ve kâfir olarak ölmüşlere gelince, işte Allah'ın, meleklerin ve tüm insanların lâneti onların üzerindedir." (Bakara, 2/161); "Gerçekten, inkâr edip kâfir olarak ölenler var ya, onların hiçbirinden fidye olarak dünya dolusu altın verecek olsa dahi kabul edilmeyecektir. Onlar için acı bir azap vardır; hiç yardımcıları da yoktur." (Âl-i İmrân, 3/91). Kazib (âyetleri yalanlayan), mülhid, münafık ve müşrik kimseler de kâfir kavramının kapsamına girmektedirler. Bir müslümana elbette kafir denmez. Böyle bir suçlama çok ağır bir suçlamadır. Peygamber Efendimizin ifadesiyle böyle bir söz ortada kalmaz. Kafirlikle suçlanan şahıs kâfir değilse bu söz sahibine döner ve söyleyen kendisi kafir olur. Bunun yanında bir müslümana kâfirlik alâmetleri taşımak ta yakışmaz. Bir Müslüman “Ben müslümanım” dediği halde bir takım gerçekleri, hakkı, hakikati, her hangi bir dava ile ilgili gerçekleri, belgeleri delilleri örtbas ediyor, gizliyor, gördüğü ve bildiği halde görmezden ve bilmezden geliyorsa üzerinde hem Küfre ve Kafirlere hem de münafıklara ait bir alâmeti, belirtiyi, özelliği taşıyor demektir. Çünkü Yüce Allah (c.c.) şöyle buyuruyor: "Ey iman edenler! Allah için adaleti (hakkı) ayakta tutan (hâkimler), adalet timsali şâhitler olun. Bir kavme duyduğunuz kin sizi adaletten sapmaya sevk etmesin. Âdil davranın, takvaya daha yakın olan da budur. Allah’a karşı takvâlı olun (emirlerine uygun yaşayın). Şüphesiz ki Allah yaptıklarınızdan haberdardır" ( Maide-8.) Allah katında salih amellerin en mühimlerinden biri de adalettir. Adalet, Cenâb-ı Hakk’ın biz kullarına bahşettiği nimetlerin en büyüklerindendir
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.