MÜSLÜMANIN MÜSLÜMANA LÂNET OKUMASI
Bir Müslümanın bir başka müslümana lânet okuması; Allah seni kahretsin demesi veya falan mezhep mensuplarını kahreyle diye duada bulunması uygun değildir. İslam dini, sevgi, barış, kardeşlik ve rahmet dinidir. Sevgili Peygamber Efendimiz de rahmet peygamberidir. Nitekim Kur’an-ı kerim’de O’na hitaben “Biz seni âlemlere rahmet olarak gönderdik”(Enbiya:107) buyrulmuştur. Bir seferinde Peygamber Efendimize, “Ya Resulallah! Müşriklere beddua edin” denildiğinde, Resulullah (a.s.m.) şöyle cevap vermiştir: “Ben lanetçi olarak gönderilmedim. Ben ancak ve ancak rahmet olarak gönderildim”(Müslim, Birr) Müşriklere bile lânet etmeyi uygun bulmayan dinimiz bir mümine lanet edilmesine asla müsaade etmez. Müslümana lanet etmek onu öldürmek gibi büyük günahlardandır. Müslüman müslümana lanet değil, rahmet dilemelidir. Bu hususta da Peygamberimiz şöyle buyurmuşlardır: “Her kim bir mü’mine lanet ederse, bu, onu öldürmek gibi günahtır. Her kim bir mü’mine küfür isnat ederse, bu da onu öldürmek gibi günahtır.” (Tecrid Tercemesi, 12:139.) Bu hadisin açıklamasında şöyle denilmektedir: “Çünkü lanet, mü’mini uhrevi nimetlerden mahrum olmasını temennidir, öldürmekle müsavidir, günahtır.” Lanet etmekle ilgili olarak rivayet edilen hadislerde şöyle buyrulmaktadır: “Muhakkak, lanet bir kimseye tevcih edildiği zaman ona yönelir. Eğer ona bir yol ve menfez bulursa (o kimse laneti hak etmişse) onda kalır. Lanet hakkı değilse, “Ey Rabbim, falan kimseye yöneltildim, fakat ona ne bir yol ve ne de bir menfez bulabildim” der. Kendisine, “Geldiğin yere geri dön” denilir.” (et-Tergib ve'-Terhib, 3: 473) Ebu'd-Derdâ radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve selem şöyle buyurdu: "Kul, herhangi bir şeye lânet ettiğinde o lânet gökyüzüne çıkar. Semânın kapıları ona kapanır. Sonra yere iner, yeryüzünün kapıları da ona kapanır. Sonra sağa sola bakınır, girecek yer bulamaz da lânet edilen kişiye döner. Eğer gerçekten lânete lâyık ise onda kalır, değilse lânet edene döner."(Riyâzüssalihıyn Hadis nu: 1586) Bir defasında Hz. Ebû Bekir kölelerinden bazısına lanet ediyordu. Bu sırada Resulullah (a.s.m.) çıkageldi ve Hz. Ebû Bekir’e şöyle buyurdu: “Hem sıddikler, hem de lanet ediciler... Hayır, Kâbe’nin Rabbine yemin olsun ki, bu olamaz.” Bunun üzerine Hz. Ebû Bekir kölelerinden bazılarını azat etti ve daha sonra gelerek, “Bir daha yapmayacağım” diye Resulullaha söz verdi.” (et-Tergib ve't-Terhtb, 3: 469.) Âl-i İmran Sûresi 61. âyetinin nüzul sebebi lânetleşme ile ilgilidir. Necran papazları lânetin dehşetini bildikleri için korkularından lânetleşmeye yanaşmamışlardı. Dinimizde lanet yasağı sadece insanlara yönelik değildir. Dinimiz Hayvanlara da lanet etmeyi uygun görmez. Lanetlenmiş bir hayvanın bize yol arkadaşlığı bile uygun olmaz diyen peygamber efendimiz laneti müslümanın hayatından tamamen kaldırmayı hedeflemiştir. Yani İslam toplumunda lanetlenmiş bir kimse ve hayvan bulunmamalıdır. Yüce dinimiz İslam insan haklarına önem verdiği gibi ve hayvan haklarına önem veren ve hayvanları koruyan tek dindir. İmrân İbni Husayn radıyallahu anhümâ şöyle dedi: Bir seferde Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in maiyyetinde bulunuyorduk. Devesinin üzerindeki Medineli bir hanım, devesinden sıkılarak ona lânet etti. Resûlullah sallahu aleyhi ve selem kadının sözünü duyunca: –"Üzerindekileri alın, deveyi salın gitsin. Çünkü o deve lânetlenmiştir" buyurdu. İmrân der ki: O deve hâlâ gözümün önündedir, insanların arasında gezinirdi de kimse ona ilişmezdi. (1561) Peygamberimiz (a.s.m.) birçok hadislerinde lanet ve bedduayı yasaklamış, bu şekilde davranışın mü’mine yakışmayacağını bildirmiştir. Yani hiçbir haklı ve meşrû bir sebep yokken bir mü’mine lanet okumak büyük günahlardan sayılmıştır. İbni Hacer laneti ikiye ayırır: Birincisi, belli bir topluluğa, diğeri de belirsiz bir topluluğa yapılan lanettir. Belli bir topluluğa misal olarak, Resulullah (a.s.m.), Ra’lan, Zekvan ve Asabe kabilelerine lanet etmiştir; ancak bunların küfür üzerine öleceklerini biliyordu. Belirsiz bir topluluk üzerine yapılan lanete hadis kitaplarında pek çok misal verilmektedir ki, bu da genel bir ifade içinde geçmektedir. Mesela, Peygamberimiz faiz yiyenleri, hırsızlık yapanları, malının zekâtını vermeyenleri, içki imal edenleri, içenleri, rüşvet verip alanları, Müslümanları aldatanları, kadın elbisesi giyen erkeği, erkek elbisesi giyen kadınları... lanetlemiştir. Teftazani bu meseleyi, “buradaki lanet hakiki manada lanet olmayıp asıl maksat, bu fiillerin kötülüğünü bildirip insanları onlardan sakındırmaktır” şeklinde izah eder. Ehli beyti sevmek farz ve onlara lânet okumak haram olduğu gibi, Sevgili Peygamberimizin ashabını başta Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman olmak üzere hepsini sevmek te farz ve onlardan birisine hakaret etmek veya lanet okumak ta haramdır. Çünkü Kur'an-ı kerimde ve hadis-i şeriflerde Eshab-ı kiramın tamamının Cennetlik olduğu bildirilmiş ve övülmüştür. Hz. Hüseyin’in şehâdetine vesile olan Yezid gibi kişilere lânet okumanın caiz olup olmadığı İslâm âlimleri arasında tartışma konusu olmuştur. Saadettin Taftazani gibi bazı âlimlerin “Caizdir” dediği, Seyyid Şerif Cürcanî gibi allâmelerin ise, son ânında imanla mı, imansız mı gittiği bilinmediği için lânetten çekinmek gerektiğini, “Allah’ın lâneti zalimler üzerine olsun (Tarihçe-i Hayat, s. 436.) gibi genel bir ifade kullanılabileceğini belirttikleri düşünülürse, lânet mü’minin en dikkat etmesi gereken konular arasında yer aldığı görülecektir. Bu konuda İmamı Rabbâni hazretleri şöyle der: Evet, alçak Yezid, inatçı ve fâsık idi. Ona da lanet edilmemesi Ehl-i sünnetin, kâfir bile olsa, bir kişiye lanete izin vermediği içindir. Ancak kâfir olarak öldüğü bilinen kimseye lanet etmek caizdir. Ebu Leheb ve eşi gibi. Yoksa Yezide lanet edilmemeli, demek değildir. Allahü teâlâyı ve Onun Resulünü incitenlere Allah lanet etsin demek caizdir. (Mektubat 1/251) Yezidin kâfir olduğuna dair bir delil bulunmadığı için ona da lanet edilmez. Çünkü Yezid’in namaz kıldığı bilinmektedir. Ama yukarıda bildirdiği gibi bir genelleme yapılarak Allah ve Resulünü incitenlere lanet olsun demekte de mahzur olmaz. Aslında Müslüman ağzından çıkan her söz dikkat etmeli çünkü Peygamber efendimizin ifadesiyle “Ağızdan çıkan her söz boşlukta kalmaz ya sağ tarafa sevap ya da sol tarafa günah olarak yazılır.” Müslüman, Müslüman’ın elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir.” (Riyâzu’s-Sâlihîn: 211) diye tarif eden peygamber (sav) efendimiz “Hiçbiriniz diğerine ‘Allah sana lânet etsin, Allah’ın gazabına uğra, Cehennemde yan’’ gibi bedduâlarla lânet etmeyiniz” (Riyazü’s-Salihîn: 1584) buyurmuştur. Muharrem Günay SIDDIKOĞLU
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.