“ADANA MAVRASI” DEĞİL, İŞTE İKTİDAR!

 

Devlet Bey üzerine düşeni yaptı, sıra Türk milletinde!

3 Mayıs Türkçüler gününde, Atsız’ın, rahmetli Başbuğ’un ruhunu şad edecek muştuların verildiği salonun heyecanı, özlemi, coşkusu MHP’nin “iktidar yolculuğu”nun işareti...

MHP’nin seçim beyannamesi Ülkücü Hareket’in beklentilerini çok iyi kucaklamış...

Bütün haber kanallarının canlı yayını, salondaki hararet, Devlet Bey’in sloganlara izin verişi, iktidara, bölücülere, havuzculara, yandaşlara sakınmayışı Genel Merkez’in “Hareket”i dinlediğinin işareti...

Bütün muhaliflerine, Ülkücü müsveddeleri ve dönmelere çok güzel bir manifestoydu!

“Yüzde 15”lere razıymış da, “iktidar” olmak niyeti yokmuş da, “az olsun, benim olsun” diyormuş da, “atı alan Üsküdar’ı geçiyormuş” da, teşkilatlara “ölü toprağı” serpilmiş de... Bizans hastalığı mikrobu yayma hevesindeydiler.

Önce Almanya’da ateşledi fitili... Sonra Türkçüler gününde...

Onbinlerin önünde devşirme, dinci, taşeron hayınlara milliyetçilik, vatanseverlik, cumhuriyetçilik ve parlamenter sistem dersi verdi güzelce...

“Uzman” olarak, memleketin derdine teşhisi koymuş, Allah izin verir, Türk milleti desteklerse “reçete”yi yazacak, gerekirse “ameliyat”a da girecektir!

Türkiye Cumhuriyeti üzerinde oyunlar oynayan gafillere rest çekerken “Siyaset”in bütün araçlarını kullanmış bu sefer...

TMSF orospusu Sabah, Akşam, Star, Takvim, Vatan, Yeni Şafak ve yobaz Akit hariç, bütün gazetelerin sürmanşetinde “Bizimle Yürü Türkiye” reklamı var...

İP’çilikten Vatan’a sığınan Aydınlık, dönme Yaşar’ın fitnesine sığınmış, müflis tüccar gibi eski defter karıştırırken...

Üç gündür medya, MHP’nin vaatlerini konuşuyor. İnternet, MHP sayfaları ile dolu.

Hele hele ayağı yere basan projelere 71,9 milyarlık “kaynak” sunmak akıllıca...

“Adana mavrası” değil; işte iktidar adayı, işte müstakbel Başbakan!

Bundan sonrası Türk milletine, aday ve teşkilatların sıkı çalışmasına kaldı...

Öncelikle Devlet Bey’in ekibini tebrik ediyorum.

Havada kalan, ayağı yere basmayan, basına malzeme olacak hiçbir laf çıkmadı.

AKP’nin, CHP’nin, HDP’nin beyannamelerinin üstüne balyoz gibi indi!

Bundan sonra meydanlarda MHP konuşulacak, Sayın Bahçeli sık sık topun ağzına konacak! Bu da MHP ve Bahçeli’den korkularının işareti olacak, ne yapsalar önünü kesemeyecekler!

Bütün katakullelere, birilerinin dışarıdan adaylık açıklamalarına rağmen, parazitlerin önünün baştan kesilmesi iyi bir stratejiydi.

MHP’nin ittifak yapmaması, asla koalisyona razı olmaması da “özgüven” olarak, tabanın desteğini sağlamlaştırdı.

Yani, 7 Haziran, Ülkücü Hareket’in ve Türk milletinin ezilen kesimlerinin tavrı ile neticelenecektir.

RTE’nin ve serok Ahmet’in iki koldan “devlet imkânları” ile saldırdığı meydanların haline iyi bakın, iyi tahlil edin...

RTE’nin ihtirası ve sarayla başlayan “düşüş” hızla sürüyor. Seçimi, anayasa ve başkanlık üzerine oynamakta, halkın hiçbir derdi konuşulmamaktadır. Konuşanlara da utanmazca “kaynak” sorulmaktadır.

MHP’nin İzmir-Gündoğdu’daki mitingini sabote etmek uğruna RTE’nin 9 Mayıs’ta İzmir’de mitinge kalkışması, hesaplaşmanın kırılma noktası olacaktır.

MHP-Ege teşkilatlarının o gün bu bozgunculuğa iyi bir ders vermesi şarttır!

Çift başlılık ve telaş, AKP’ye hata üstüne hata yaptırmaktadır.

Türklüğü, milliyetçiliği yasaklayanların riyakârca milliyetçiliğe soyunmasına Sayın Bahçeli’nin istediğimiz tarzda, veciz sözlerle karşılığını hemen vermesi tokat gibi yankı bulmuştur!

Doktor bulunmuş, dert teşhis edilmiş ve reçete yazılmıştır!

Gönlümüzü çiçek bahçesine çeviren “müstakbel Başbakan” Bahçeli’nin “toplumsal onarım, huzurlu gelecek ve atılım” beyannamesindeki, “Umutların dip yaptığı, hayallerin kuruduğu, zulüm ve eziyetlerin zirveye çıktığı, milli varlığımıza yönelik saldırı ve tahammülsüzlüğün yoğunlaştığı, sosyal risklerin, siyasal hezimetlerin, ekonomik afetlerin her insanımızın boğazına çöktüğü ve düğümlendiği bir buhran devri” teşhisi hakikattir!

“Beyanname gecikti” fitnesini yayanlara, “Geçmişte açıkladığımız hedef ve izleyeceğimiz politikalarımız özellikle siyasi kapkaççı AKP tarafından yüzsüzce çalınmıştır” cevabı yeterli olmuştur sanırım!

Nihayetinde MHP, “bu aziz vatanı ağırlıklarından kurtarmaya talip”tir!

Devleti, milleti, vatanı, ocağı, evi, ekmeğimizi aşımızı, bayrağı, okulu, öğrenciyi, askeri, polisi, savcıyı, yargıcı, adaleti, işçiyi, sanayiciyi, esnafı, köylüyü, tarım ve hayvancılığı, yolsuzluğu, yoksulluğu, hürriyeti, inancı, mescidi, cem evini, yetimi, kimsesizi, şehidi, gaziyi kucaklayan MHP, hukuki, sosyal ve ekonomik projeleri ile Türk milletinin kendisine sığınmıştır!

Kutularla dolar çalanları, Türküm diyemeyen sahte milliyetçileri, hazineyi küresel maceraya saçıp yoksulu erzak paketi ile oyalayan düzenbazları, Türkiye Cumhuriyeti’ni “bekleme odası”na alan ve milli irade diye “hile ve desise” ile ele geçirdikleri makamların “çöktüğü”nü kandırdıkları milletin yüzüne söyleyen inkârcıları, hesap verecekleri bir MHP iktidarı bekliyor...

Memleketi onaracak, çözülen milleti bütünleştirecek, çağdaş demokrasiyi güçlendirecek, terörü tavizsiz bitirecek, ekonomik refahı sağlayacak bir MHP iktidarı...

Devlet Bey, 2016-2019 birinci iktidar döneminde; yıllık ortalama yüzde 5,2 büyüme ve 700 bin yeni istihdam sağlamayı planlıyor...

Yeni anayasada etnik kimliklere statü tanınmasına, Türkçe dışındaki dillere, Türkiyelilik kavramına, özerk idari yapıya asla izin verilmeyecek ve üniter milli yapı korunarak parlamenter sistem sürdürülecek...

Ekonomik vaatleri, hayatın içinde, uygulanabilir ve vatandaşı çok rahatlatacak...

Mazot, 1 Lira 75 Kuruş olacak... Asgari ücret net 1400 lira ve vergi alınmayacak! Büyük şehirdeki asgari ücretliye, her ay 100 lira ulaşım desteği, evi olmayan muhtaç ailelere 250 lira kira yardımı ve Hilal kart, , emekliye yılda iki ikramiye, bekleyen öğretmenlerin tamamı kademeli olarak atanacak...

MHP’nin kaynakları açık ve net: 71,9 milyar lira...

“Adana mavrası” değil bu, işte iktidar, işte müstakbel Başbakan!

Gerisi Ülkücü Hareket’e ve Türk milletinin MHP ile yürümesine kalmış!

 

ÜlkücüMedya’nın Notu: Adana Mavrası, 2011 Milletvekilliği Genel Seçimleri öncesinde, AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 4 Haziran 2011 tarihinde Adana’da yaptığı mitingde Adanalılara verdiği 11 sözün bugüne kadar yerine getirilmemesi meselesidir. Biz söz verince yaparız anlamındadır, Adanalıların alınganlık göstermemesi gerekir.

 

Mustafa ÖNDER
[email protected]
facebook.com/mustafaonder15
twitter.com/mustafaonder07

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa ÖNDER Arşivi
SON YAZILAR