Padişah, “Daha eteklerde dökülecek çok taş var” demişti... Taşlar bir bir dökülüyor... Yüce Divan oylamasını “Hayırlı olsun” vecizesi ile açıklıyor ama taşları dökeceğim derken partiyi silkelediğinin farkında değil... Nasıl bir parti olduğu yavaş yavaş ortaya çıkan AKP, hanedan, yandaş, lobici, dalkavuk, paralel ve Tayyar’a göre ‘ihanet şebekesi’nden oluşuyormuş! Geçen gün Kaç-Ak Saray’daki bakanlar kurulu toplantısını “Mutluluğun resmi” diye paylaşan yalaka, Yüce Divan oylamasında 50’ye yaklaşan fireyi görünce çıldırıp “İçimizdeki ihanet şebekesi Erdoğan'a operasyon yapmıştır. Ret oyu vermeyenler 48 saat içinde belirlenecek ve parti içinde bir temizlik zamanı geldi” diye gürlemiş! Aslında “fire”nin geleceği, Saray’daki Kolkoparanoğlu Ahmet’in asık yüzlü fotoğrafından belliydi. Nitekim Kolkoparanoğlu, farklı oy kullanan vekiller için “Aslında bu bizim yasal sürece saygı gösterdiğimizi ortaya koyan bir tutumdur” açıklaması yaptı. Etekleri tutuşan Padişah yalakası Metiner, "Partimizden daha önce istifa edenler bu şekilde davrananlardan bin kat daha şerefli. İçimizdeki namertlerin, ihanetçilerin sayısı az değilmiş. Bunun tek kelimeyle adı ihanettir. Bir paralel siyasi kapanla karşı karşıya olduğumuzu göremeyecek kadar 'akılsız' olanların siyaset yapmamaları gerekiyor.” diye arkadaşlarına hakaret yağdırıyor. Nasıl bir kişilik yapısıysa, istifa edenlere “Tuzluk” diyen onlardı! O kadar tedirginler ki, yandaş TV’ci Fatih, tweet atıyor: “Erdoğan'ın, ailesinin ve yoldaşlarının çektiklerini, F.Gülen ve Örgütünün şerefsizliklerini düşündükçe, AKP'deki hainlerden utanıyorum. 2015 Seçimi'nde TBMM'ye, tamamı Yeni Türkiye Devrimi'ni anlamış ve adanmış milletvekilleri girmelidir. Bu dava asildir! Kahpeleri kaldırmaz! Uçkuruna sahip olma! Önüne cd'lerini koydukları Zaman ağla! Sonra gel meclise! Tasmandan nereye çekerlerse oraya oy ver! Bu, adamlık değil!” Ne kadar darbeci, hain, virüs, paralel, hırsız, deli, bölücü, madrabaz, hokkabaz, kumarbaz, münafık varsa doluşmuşlar... Yüce Divan’ı iktidar üzerine yeni bir “oyun” sanıyorlar hâlâ... İnanılacak gibi değil, alavare dalavere, kumpas, torba torba hileli kanun peşindekiler, hâlâ kendilerine oynanan bir oyundan bahsedebiliyorlar... Tünel bitti, ışık yok! Yakında içlerindeki Kürtçüler de bayrak açınca kaç kişi kalacaklar bakalım? Kendilerine bir de “muhafazakâr liberal demokrat” diyorlar! Uyduruk Yeni Türkiye’nin ikiyüzlüleri... Şu fotoğrafa bakar mısınız? Adı rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasında Yüce Divanlık olmuş, o hâlâ gösterişte... Sanki kumar masasında zar atıyor! Siyasî ikbali için inançla kumar oynamaya alışık ya... Madrabaz, hokkabaz, kumarbaz hepsi bir arada... 5-10 saat sonra şoku atlatınca AKP yönetimi vaziyeti toplamaya uğraşıyor. Mehmet Ali Şahin, fire ile ilgili "AKP'nin Genel Başkan vekili olarak konuşuyorum. Asgari ücretin yeni bin liraya çıktığı bir ülkede bir siyasetçi 700 bin TL'lik saat alamaz kardeşim... (Bağış’ın) Kur'an-ı Kerim'in suresiyle ilgili açıklamasının hala milletvekillerinin içerisinde bir sızı olduğunu biliyorum. Buna bir tepkidir” açıklaması yapıyor. Yaklaşan depremi anlayan AKP’li Elitaş ise, "İki milletvekili arkadaşımızın (Metiner-Tayyar) yaptığı açıklamalar haddini aşan bir açıklamadır. Biz hangi milletvekilinin hangi yönde oy kullandığını araştırmayı milletvekillerine milli iradeye saygısızlık olarak görüyoruz. Açıklama, AKP grubunu bağlayan bir açıklama değildir" sözüyle vaziyeti toplamaya çalışıyor. “Sanal Sadrazam” ile yol alınmayacağı belli... Yeniçeriler kazan kaldırmaya başladı. AKP Kütahya Belediye Başkanı Saraçoğlu, "2015 yılında yapılacak seçimlere lidersiz gireceğiz. Başımızda lider olmayacak. Yani bugüne kadar Recep Tayyip Erdoğan çalıştı, biz oyları aldık” itirafını yaptı bile... “Üst akıl” saraya sıçradı ama fırka kaynıyor! Tamamen çıkar, ikbal, sömürü ve yalan üzerine iktidar olan bir fırkanın asla “muktedir” olamadığı, içinde birçok “paralel”i barındırdığı bir gerçek... Ok yaydan çıktı, mızrak çuvala sığmaz artık... Mahkeme kadıya asla mülk olmadığına göre... Sıra 7 Haziran’da armut gibi onları silkelemekte... Unutmadan... Son sözüm AKP’deki küçük oğul Türkeş’e... Ya o çamur deryasını terk et, ya da babanın soyadını! Anılarımız inciniyor, yeter artık! Mustafa ÖNDER [email protected]