Tuncay Özkan… Y-CHP’nin gazetecilikten transfer milletvekili… Dilinin ayarı kaçmış…

Trabzon’da görevli polis memuruna “Defol oradan, it!” diyecek kadar sapıtmış!

Onun sapıtmasına alışığız da zırt pırt “Mustafa Kemal’in askerleriyiz”, “Atatürk’ün partisiyiz” nutukları atan, amblemi “altı ok”ta “devletçilik” bulunanların düştükleri zavallılık, Bozkurt bakışlı Atatürk’ün Türk milliyetçileri olarak yüreğimizi yakıyor.

Y-CHP’nin oradan buradan devşirmelerine, müzmin MHP ve Bahçeli düşmanlarına kol kanat gerişine, bölücülerin Y-CHP’yi mesken tutmasına, medya maymunlarının mekan bulmasına alışığız da…

Menderes’e efelenip İnönü’yle, Ecevit’le bilek güreşi yapa yapa Genel Başkanlığı eline geçirmiş seksen yaşındaki Baykal’ın bile “evet çıkarsa düşmanı denize dökmüş gibi sevineceğim” şeklindeki akıl tutulmasındaki konuşmaları içimizi burkuyor!

Partilerinin sosyalist dincilerce, PKK’li bölücülerce, Türklüğü ağzına almayan devşirmelerce işgal edilmesine göz yumanlardan, vatan, millet, Türklük, milliyetçilik, beka, istiklal ve istikbal hassasiyeti beklemek yanlış zaten…

Siyasi ihtiras ve ikballeri için, sırf Erdoğan düşmanlığı uğruna yıllarca faşist dedikleri MHP’nin safra atıklarına sponsorluk yapmaya kalkan Y-CHP’nin elinden kayıp giden ana muhalefet konumu ve Bahçeli liderliğinde MHP’nin devlette gördüğü itibar ve “devlet başa, kuzgun leşe” sloganı onları çıldırtmaktadır!

Belli ki Y-CHP’ye HDP aşısı tutmuş!

Belli ki Y-CHP’nin içine FETÖ kaçmış!

Belli ki 2007’de yol verdikleri cumhurbaşkanını halkın seçmesine dair referandumun ellerinde patlamasıyla deli divaneler!

Belli ki sülük gibi beslendikleri krizlerden artık nemalanamıyorlar!

Çıktıkları yolda yandaşları kim olursa olsun fark etmiyor; ideolojileri falan kalmamış!

“Hayır” demek için dolaştıkları Anadolu yollarında Atatürk’ün gurur duyduğu Türk milletini parça parça  etmek için çabalıyorlar…

Kimi milleti denize dökmekle gurur duyan aslan sosyal demokrat, kimi polise alçak PKK’HDP’liler gibi “it” diyecek kadar sapıtmış medya maymunu…

Yalanın bini bir paraya…

Rezil rüsvay ettikleri Atatürk’ün partisinin amblemini dağıttıkları broşürlere ve ilanlara koyamayacak kadar da korkaklar!

Yani Türk milletini aldatmakla meşguller…

Galiba Dersimli Kemal Abinin bu son seçimi…

Sandıktan “Evet” çıktığı gün koltuğu sallantıda…

Hazır koltuk avına çıkmış Meral Ablalarına sponsorluk da yapmışken oturup bir kurultay da yapabilirler…

İthal bir genel başkanları da olur böylece…

Selin Ablaları ve Meral Ablaları ile partiye çağ atlatırlar!

Rüzgâr ektiler, fırtına biçiyorlar farkında değiller.

CHP eski Kadın Kolları Genel Başkanı Atılgan, “Atatürk yaşasaydı evet derdi” deyip başkaldırmış zaten Dersimli Kemal Abisine…

17 Nisan’dan sonra Y-CHP’deki gümbürtüyü seyredin siz…

Gazeteci medya maydanozlarını, türkücüyü, Romanı, romancıyı, Ermeniyi, Kürtçüyü, sosyalist dinciyi partiye doluşturup halkların kardeşliği türküsü söylemeye kalkacaksın…

MHP’nin safra atıklarına belediyelerinle sponsorluğa soyunacak, AKP’nin devlet imkânlarını kullandığını şikâyet edip BARO’nun borazanı ile MHP muhaliflerini memleket memleket dolaştıracaksın sonra da MHP’yi AKP işbirliği ile suçlayacaksın!

Y-CHP yolun sonunda…

Muharrem Abileri var bir de… Çıkmış televizyona, bol keseden asıp kesiyor. Sunucu “Dedikleriniz nerede yazıyor?” deyince “Maddeler yanımda yok” diyecek kadar cehalet içinde… Bilmediği anayasa maddelerine karşı çıkıyor, bolca yalanla “hayır deyin” diye yırtınıyor!

Öfke, cehalet ve sapıtmak…

17 Nisan’da Dersimli Kemal Abi’nin Y-CHP’sinden eser kalmayacak anlaşılan!