ŞİMDİ BENGÜTÜRK ZAMANI!
Geçen hafta Ortadoğu’da yazdığım, “Gece Yarısı Suikasti” başlıklı yazımdan sonra epey gürültü koptu… “Ayyıldıza söz veren” kanalımız kapanmıştı… Yokluğunda kıymetini sanırım anlamıştır Ülkücüler…
Bengütürk TV’nin on günlük mecburi kapanma süresi içinde birilerinin gerçek yüzünü görme imkânı bulduk.
Sözcü, “Uydudan atıldı” diye verdi; Müjdat’ın Ablalarının sesi olan site, Ülkücülerin utanç gecesi” dedi; malum Odatv, “Yüklü miktarda borcu nedeniyle kapandı” diye geçti; müzmin Bahçeli muhalifi Yeniçağ, “MHP kanalına sahip çıkamadı” dedi; S.Oğan’ın sitesi “….Türksat'a yüklü miktarda borcu olduğu iddia edilen kanalın yayını, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin kongre isteyen partililere yönelik ağır ithamlar içeren açıklamasını yayınladığı esnada aniden dondu” keyfiyle verdi; Zeybek’in sitesi “TV kapandı, MHP yönetimi seyretti” dedi; cemaatçiler de suçu TÜRKSAT’a atıp Ülkücü kışkırtmakla uğraşıyordu…
Onu dediler, bunu dediler de hiçbirinin kılı kıpırdamadı…
Bütün Ülkücüler ayaklandı, yine bağış kampanyalarına yöneldiler, kanalı yalnız bırakmadılar.
“Balgat’taki dükkân”a gözünü diken ağabeyler ve ablalar sessizdi!
Bütün suçu MHP lideri Bahçeli’ye yıkıp kötülemekle meşguldüler…
Siyasi bir parti olan MHP, özel bir şirketin kanalına para aktaramaz. Bu hayınlar, bunu bile bile Ülkücüleri zehirlemekle meşgul olduklarından gerçeği asla söylemediler!
Kıt kanaat imkânlarla yayın yapan kanalımız, pat diye kapanınca, Türk milliyetçilerinin “ses telleri”ne operasyon yapılınca, birilerinin kirli niyetleri ortalığa saçılınca iş yine liderin el koymasına kaldı…
Olanı biteni, kimin ne yaptığını iyi biliyoruz, artık geçmişte kalsın, olan oldu ve…
On gün sonra Murat İde, bir twit attı: “Yiğit düştüğü yerden kalkar… Cuma… Hayırlı gün… Yine.. Yeniden… Bismillahirrahmanirrahim..”
Bengü Türk şimdi yayında… Elinden geleni yapıyor…
Pekiii… Mangalda kül bırakmayan Ülkücüler, Türk milliyetçileri, hanımlar, beyler, iş âlemindeki ağalar, şimdi ne yapacaksınız?
Seçimden seçime aslan kesilen tatlısu Ülkücü adayları, iktidardan korkan Ülkücü bilinip saydamlaşan sermaye, şimdi ne yapacaksınız?
Lider bir şeyler yaptı, birileri telaşlandı, birileri sevindi, Hareket kazandı, o emanete sahip olmanın zamanı şimdi.
Şimdi Bengü Türk zamanı…
Bütün Türk milliyetçileri, bütün Ülkücü Hareket televizyonumuz için tek yumruk olmak zorundadır, kıymet bilmek zorundadır, yaşatmak ve büyütmek zorundadır.
Başlatılan kampanyaya destek verin, reklam verin, reytingini yükseltin, tavsiye edin, teşvik edin… Milli mesele… Medyanız, gazeteniz yoksa yoksunuz, iyi biline!
Hikâyesi uzun, meşakkatli…
Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Turgut, 2013’te Yıldıray Çiçek’e şunları anlatıyordu:
“Daha önce, kıt imkânlarla bulunup dizayn edilmiş binamız yayıncılığa pek uygun değildi…. şu anki binamıza inşaat sürerken taşındık. Tabi televizyon binasının inşası diğer inşaat işlerine benzemiyor. Teknik bir donanım, karmaşık bir altyapı istiyor. İmkânlarımız sınırlı ama konukları ağırlayabilecek bir binaya, daha sağlıklı stüdyo imkânına sahip. Haber merkezimiz içinde bir açık stüdyomuz, giriş kattaysa daha büyük ikinci bir stüdyomuz var. En alt kattaki büyük stüdyomuzun yapımı da devam ediyor. Televizyonumuzdaki en önemli adımımız yayının kalbi olan rejiyi ve sistemi yenilemek oldu. Artık dijital yayın yapıyoruz. Bu da görüntü ve ses kalitemizi artırdı. Taşındıktan sonra personelde yüzde 30 artış oldu. Şu anda D-SMART 175. Kanal ve TÜRKSAT’tan uydu yayınındayız. Digitürk ve Tele Dünya’da yer almak için çalışıyoruz. “TÜRKSAT batı uydusu”na geçerek Avrupa’daki vatandaşlarımızla da buluşacağız. Tüm sıkıntılara rağmen, bizi internet sitemizdeki canlı yayınımızdan izliyor Avrupa. Bengü Türk internet ve sosyal medya platformlarında çok güçlü. 17 milyon “tık” alan paylaşımlarımız var. Televizyon yayıncılığının en önemli kalemlerinden biri de dekor. Dekor çok maliyetli bir kalem…”
“Milli ve manevi değerlere bağlı bir ekran olmak, hele de bu dönemde, başlı başına bir sorun. Ama bizim için değil, iktidar için. Özellikle milliyetçiliğin neredeyse suç sayılacağı bugünlerde, milliyetçi bir yayın politikası ile ayakta durabilmek gerçekten zor. Televizyon yayıncılığı ciddi bir ekonomik güç, kaynak gerektiriyor. İktidarla bir köprünüz ya da menfaat bağınız yoksa üstelik iktidara muhalif bir yayın politikanız varsa sıkıntılar da kaçınılmaz oluyor. Çünkü ekonomik olarak kaynak yaratmakta zorlanıyorsunuz. Yönetim Kurulu üyesi arkadaşlarım ile birlikte kişisel katkımızın yanında, yayın gelirimiz var. Bunun dışında herhangi bir gelir kaynağı yok. Ancak böyle bir sektörde, kişisel gayretler ve mütevazı bir yayın geliri ile ayakta kalmak gerçekten zor.”
“Bağımsız Televizyonların ilk gelir kaynağı reklamlar. Ancak reklam söz konusu olunca, ülkeye ve dünyaya sizin gibi bakanları bile bir korku sarıyor; “Bengü Türk’te markam görünürse iktidar elindeki imkânlarla üzerime gelir mi?” endişesi bize göre ahlaklı bir endişe olmamakla birlikte tabii. Bakın doğru demiyorum, tabii. Böyle zamanlarda mertliğe ihtiyaç var. Bir televizyon ekranında, her şeyinizi kazandığınız ülkenizin geleceği için bir avuç insan çırpınıyorsa, onları yalnız bırakamazsınız, bırakmamalısınız.. Eğer bu endişelerle hareket ederseniz, memleket sevdasından, millet sevdasından bahsetme hakkınızı kaybedersiniz. Bizim en büyük sıkıntılarımızdan biri bu, korkuyorlar. Ve bu korku ne koca koca şirketlerine ne de yeri geldi mi mangalda kül bırakmayan dillerine yakışmıyor.”
İşte mesele budur vesselam!
Ey Ülkücüler, şerefinize sahip çıkın…
Mustafa ÖNDER
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.