SUSTURUN ŞU ADI GİBİ ‘KÜÇÜK’ ADAMLARI!
Vallahi Mehmet Metiner ile Şamil Tayyar bunların yanında hiç kalır!
Adamlar iktidarın tetikçisi! Ha Boynukalın, ha Küçük!
Adeta legal IŞİD kasapları...
Kiminin dişlerini söküyor, önüne geleni sinek gibi eziyor, ardına geleni tepeliyorlar!
Sayın Davutoğlu, balkon konuşmasındaki samimiyetini -saray yandaşlığına bakmadan- bunların kulağını çekerek, bir an önce susturarak göstermeli!
Aksi takdirde AKP’nin sonu karanlık bir diktaya koştuğunun canlı örnekleri olarak tarihe geçecekler.
Gazetelere milletvekilinin eli sopalı baskınına ödül veren AKP, gazeteci dövdüren, emirle işten attıran AKP, gazete kapattırıp el değiştirten AKP basın hürriyeti düşmanı olarak kayıtlara geçmiştir.
Bu gerçek, televizyon ekranlarında savcıları göreve çağıran korkunç bir olayla daha tescillendi.
Adam, yandaş 24 TV’de önüne geleni açık açık tehdit ediyor ve hiçbir işlem yapılmıyor. Nedir onun dokunulmazlığı?
Gazeteyi ve patronu beğenirsiniz beğenmezsiniz, suçu varsa yargı verir, ekrandaki tetikçiler değil... Bu demokrasi ve hürriyet olamaz!
Eleştiriyor diye ona buna hakaretten gözaltına alınan muhalif gazetecilerin olduğu ülkede görüntülü, sesli bir canlı yayında insanları, şirketleri açıkça tehdit eden bir aklı evvele hiçbir şey yapmayacak mısınız?
Besleme Star’ın dalkavukluğun zirvesine varmış yazarı Küçük, bu cesaret ve yetkiyi nereden alıyor?
Sözleri aslında AKP’yi zan altında bırakıyor: “Siz, 17/25 Aralık'tan 30 Mart'a kadar Fetullahçı çete ile işbirliği yaptınız mı, yaptınız. PKK terör örgütüyle işbirliği yaptılar mı, yaptılar. DHKP-C'yi koruyup kolladılar mı, yaptılar.”
Pekiii Küçük efendi, 17-25’e kadar AKP yıllarca Fetullahçı çete ile işbirliği yapmadı mı? PKK ile müzakereye oturmadı mı? Hesabını nerede verdi, nasıl verecek?
Adı gibi “küçük” gazeteci, Hürriyet’in sahibi Doğan’a, “Eyüp Can, Nazlı Ilıcak ve Bülent Mumay'la ilgili gereğini yapsın, biz de merhamet edelim. Kovmuyor musun? O zaman bu mektup boşunadır, bedelini de ödeyeceksin” diye horozlanıyor. Ama bazılarına ayrıcalık tanıyor: “Nevşin'i Ahmet'i filan kovsun demiyorum Şirin Payzın'ı, dursun onlar.”
Sen nasıl bir “gazetecisin”, tanrı mısın, cellat mısın, yargıç mı?
Hızını alamıyor: “Artık seni de biz yöneteceğiz.” “Siz” kimsiniz bay küçük? Demirören’in, Çalık’ın, Sancak’ın, Koza-İpek’in yöneticiliğinden sonra yakında Cemaat ve Doğan’ı da yöneteceğinize göre artık kendinizi Hitler sanabilirsiniz!
Paralel yaygarasıyla havuzlar oluşturdunuz, TMSF eliyle yandaşlarınıza kamu mallarını peşkeş çektiniz, muhalif ne kadar gazeteci varsa işten attırdınız, kanalları yayın platformlarından çektirdiniz, kayyumlara teslim ettiniz ve yalakalarınızı işbaşına getirdiniz.
Ne hikmetse yönettiğiniz her gazete batakta, her televizyon diplerde...
Bunlar size yetmez, yerel televizyonları, Anadolu gazetelerine de el koyun!
Bu mu demokrasi, bu mu hürriyet, bu mu Davutoğlu’nun Türkiye özlemi?
Seçimin üzerinden, balkon konuşmasının üzerinden daha bir hafta geçmedi, bu ne kibir, bu ne hırs, bu ne celal?
Belli ki Türk milleti ve basın çok zor bir dört yıl geçirecek!
Eyvah ki eyvah, bütün kumpaslarınız diktatörlük içinmiş!
Bay Davutoğlu, bu adı gibi “küçük” adamları ya susturup gereğini yapın ya da millete asıl niyetinizin bu olduğunu delikanlıca söyleyin, tedbir alalım!
Mustafa ÖNDER
[email protected]
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.