ÜLKÜCÜ HAREKET, İKTİDAR OLAMAZ! (1)

  Para, medya, devlet gücüyle, kanun falan dinlemeden 13 yıldır iktidar olan AB-D/BOP/Suud/Cemaat iktidarı karşısında ahlâksızca, haince fitneye rağmen MHP’nin TBMM’de olması güvencedir, ümit ışığıdır. Korkunç medya bombardımanı ve rüşvet ve yolsuzluklarla elde edilen kara paranın kazandığı sahte zaferlerden sonra topa tutulup yıkılamayan son kaledir MHP! Yüzyıllardır içeriden ve dışarıdan yıkılmaya çalışılan Türkiye’dir MHP! Ne acıdır ki, mevcut görünümü ve şartları içinde iktidar olamaz! Başbuğ’un küçük oğlunun bile Türk milliyetçiliğini ayakları altına alan partide koltuk elde ettiği devirdeyiz. Bu dava, yıllardır bu devşirmeler yüzünden yalnız başına ve çilekeştir. Aslında MHP’nin iktidar olamamasının sebebi bizzat MHP’lilerdir! Ülkücü Hareket, “Başkan”dan geçilmemektedir. Yıllar önce Ocak başkanlığı yapanlar, hasbelkader ilçe-il teşkilatlarında görev alanlar, Ülkücünün parası, emeği, alın teri ve genç bozkurtların sabahlara kadar verdiği afiş kavgalarıyla geçen seçimlerden sonra milletvekili, belediye başkanı, meclis üyesi, il genel meclisi üyesi olanlar, bir daha bu kartvizitleri atmadı. Unvana, güce, paraya kavuştular. “Reis” veya “Başkan” oldular, yörelerinde Milliyetçi Hareket’in “mırmırı” kesildiler ama birkaçı dışında teşkilatına destek çıkmadılar. İl ve ilçelerde Milliyetçi Hareket’in delege dengelerini kurmaya yeltendiler, il ve ilçe kongrelerinde göreve soyunanların neler çektiğini çok iyi biliyoruz. Her seçimde “Ülkücü”, “eski Ülkücü, “eski MHP’li”, “eski tüfek” bu efeler, iktidar rüzgârında ANAP’tan, DYP’den, BBP’den, AKP’den ve hatta CHP’den bile kolları sıvadı. Beypazarı Ülkücülerinin cilaladığı Yavaş’ın “lider”liğe soyunup yer bulamayınca CHP’ye sıçraması affedilebilir mi? Bölgelerinde Türk milliyetçiliği, Türk-İslâm sentezi ve hatta Türkçülük/Turancılık dışında cemaat, tarikat, dinci STK’lerle işbirliğine girişenler göz ardı edilebilir mi? Ocaklardan Başbuğ’un sağ koluna yükselmiş Yazıcıoğlu’nun tarikatlara uyup terk etmesinden sonraki partisine, gözümüzün önünde AKP’nin oynadığı oyun da mı yalan? İmanıyla sabredip bekleseydi belki MHP’nin müstakbel lideriydi, buna kader mi diyeceksiniz şimdi? Bahçeli’nin afişe etmediği dindarlığı, ondan daha mı az? Bir zamanların ihtişamlı Koray Aydın’ını aday olarak lanse eden Yeniçağ’ın bitip tükenmek bilmeyen Bahçeli düşmanlığını affedebilir miyiz? Aydın aday olmuş, kongreye gitmiş ve delegenin istediği yapılmamış mıdır? Masum bir saflıkla “Gökçek” soyadıyla İ. Melih’i Ankara’da sırtlayan, Millî Mücadeleci Çiçek’e destek veren, geçmişte Başbuğ’un yanındayken ANAP’ta bakanlığa yükselen Okuyan’a, Agâh Oktay’a, N. Kemal Zeybek’e toz kondurmayan; TGRT’de konuştu, Yeniçağ’da yazdı diye Önkibar’a paye veren, “eski”ci Türköne’yi adam sayan kim? Haftada bir defa gazetesini almayıp Zaman, Yeniçağ ve Yeni Şafak’ı masalarından eksik etmeyen, kendi kanalı dururken propaganda bombardımanına gönüllü razı olduğu televizyonlara takılanlar kim Allah aşkına? Şunu asla affetmeyeceğiz: Bahçeli liderliğinde il ve ilçelerde görevli, yani “mevcut lideri temsil eden başkan ve yöneticiler”in alttan alta “Bahçeli gitmeden bu iş olmaz” sözleri etmesi ihanettir! İnanmadığı adamın koltuğunda çalışmak, onu başarısız kılmaktır! MHP ve Ülkücü teşkilatlarda çalışmak “maddî manevî fedakârlık” ister. Kiraydı, telefon, elektrikti suydu, sekreter, internet ve afişti, çiçek, çelenk, yakıttı deyip geçemezsiniz. Bölgede düzenlenecek bir toplantının, hele mitingin giderini tasavvur bile edemezsiniz! Düğününe gelmeyen il başkanına seçimde kırılan insanları biliriz! 12 Eylül sancısından sonra darmadağın edilen teşkilat, küllerinden doğmuş, bünyesine sokulan ajanı, soysuzu, mafyası, devşirmesi 2000’lere kadar ancak temizlenebilmiştir. Yokluk içindeki Anadolu teşkilatları “adsız ama inanmış adamlar” sayesinde bugün vardır. Onların hiçbiri delegenin iradesine ipotek koyup genel başkana asla saldırmadı! Genel merkezde hep “kötü adam” olan teşkilat sorumlularının ise asla yıldızı parlamaz! Parti ve genel başkanın vizyonu doğrultusunda çalışırlar, başarılı olan kalır, direnemeyen kaybolur gider! Son kale MHP, Ülkü Ocakları, Türk Kamu-Sen, Türk Ocakları ve bölgenin, ilin, ilçenin hatta köyün eski yiğitleri ile geniş bir yelpazede bütünleşmiş bir partidir. Onun teşkilatı gibi bir başka siyasi parti var mı? Yani aslında MHP teşkilatı söylenenin aksine en çok istişare eden partidir. “40 yıldır ne yaptılar, 15 yıldır neyi kazandılar?” kandırmacaları içimize sokulan fitnedir. Rahmetli Türkeş de hiç iktidar olmadı ama 3-4 kişi ile hükümetleri dizayn ederdi. Bir soru daha sormak lazım: “İl ve ilçe teşkilatlarından kaçı, kaybettiği seçim sonrası çekilmiştir?” Cevabınız olumsuz değil mi? Çünkü her şeye rağmen bir il-ilçe MHP yöneticisi olmak bir etiket ve vitrindir! Yerel havzada iktidarda kim olursa olsun MHP’li dirayetli yönetici isteklerini kabul ettirir! MHP hiç iktidar olmadı! “Apo’yu asmadınız, Gül’ü seçtirdiniz, AKP’ye payanda oluyorsunuz” yalanları fos çıkmıştır. “Ülkücü, milliyetçi” etiketi yüzünden yerel seçimlerde AKP’li adaylara oy veren yine milliyetçiler değil miydi? Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sandığa gitmeyen, sandığı güvene almayan, İhsanoğlu nasılsa seçilemeyecek diye Tayyip’i Çankaya’ya taşıyan yüzde 51,7’lik oyun içinde Türk milliyetçilerinin oyu yok mu, kimi kandırıyoruz? Onların hiçbiri, Tayyip’in mitinglerinde MHP kasetlerinin sorumlularını sormadı! Aldatanlar, mutlaka aldatılır; ihanet edenler, mutlaka ihanet görür ve yine ihanet ederler! Türk milliyetçiliği ideolojisi içinde işkence, kan, acı, çile ve gözyaşı ile yoğrulmuş bu tek kale, şimdi PKK/AKP/Tayyip saldırısı altındadır. Onların tek engeli MHP kalmıştır. “MİT’e MHP’de fitne çıkarma talimatı” iddiası, oradan buradan lider arayışları, ikinci parti dedikoduları yine gündemdedir. “Niye gündemde?” diye düşündünüz mü? Bahçeli ve yönetimi hakkındaki iftiralar, Ülkücüleri rencide edecek derecedeyken, lideri “Tayyip ve AKP’nin taktikleri” ile mücadele etmemekle suçlamak, Ülkücülüğe hakarettir. AKP gibi lideri peygamber ilan etmek, 1071 öncesi Türklüğü reddetmek, Atatürk ve Cumhuriyeti Anıtkabir’i yıkacak kadar sevmemek, ABD taşeronu olmak, Türk milletini 36 parçaya bölmek, meczup ve asileri kahraman ilan etmek, şeyhlerin, tarikatlerin güdümünde Müslümanları hortumlamak, kamu malını talan ederek zenginleşip hırsızlık, rüşvet, yolsuzluk çamuruna bulanmış bir genel başkan ve bakanlara sahip olmak, hürriyetleri kısıtlayıp adaleti, asker ve polisi taraf yapmak, hangi Ülkücülükle bağdaşır? Başınızda gün geçtikçe “mal varlığı azalan” bir Bahçeli mi istiyorsunuz yoksa yırtık pabuçla gelip “4 milyon lira nakite kavuşan” birini mi? Türk milletinin son kalesi ve ümidi MHP üzerine yarın devam edeceğiz!   Mustafa ÖNDER [email protected]  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa ÖNDER Arşivi
SON YAZILAR