Coni'nin demokrasisi
Dünyayı kan ve gözyaşına boğarak kendi varlığını ayakta tutmaya çalışan ABD, bugün aynı akıbeti kendisi yaşıyor. İki gün sonra yapılacak başkanlık yemin töreninde neler olacağı, neler yaşanacağı kestirilemiyor. ABD Güvenlik birimleri kelimenin tam anlamıyla teyakkuza geçmiş durumda. Washington’daki yemin töreninde baskın ve şiddet olayları ihtimaline karşılık, eşi benzeri görülmemiş tedbirler alındı. Pentagon, 25 bin tam teçhizatlı Ulusal Muhafız askerinin görev yapacağını duyurdu. Görevlendirilen askerlerin kongre binasının koridorlarındaki durumu bir esir kamplarını andırıyor. Etme bulma dünyası dedikleri, tam olarak bu olmalı. Kime neyi reva gördülerse, bugün kendileri aynısını hem de misliyle yaşıyor. İlahi adalet böyle bir şeydir ve hiç şüphe yok ki, asla şaşmaz.
BÖYLE MEDENİYET OLMAZ OLSUN
Demokrasisini askerin namlusunun ucuna teslim etmiş, kendi kurduğu kanlı düzeni kendi milletine dahi anlatamayan, kendi insanına güvenemeyen bir ülkeden ve o ülkenin güya dünyaya örnek teşkil eden medeniyetinden bahsediyoruz. Böyle medeniyet de, böyle demokrasi de, böyle insanlık da olmaz olsun. Coni’nin demokrasisi ve medeniyeti kendi varlığı, kendi devamı ve kendi menfaatleriyle sınırlı. Bunları korumak, yaşatmak ve daha da ileri götürmek için kurdukları kanlı düzene dokunulmazsa mesele yok. Eğer en küçük bir tehdit görürlerse, bu kendi insanları, kendi milletleri de olsa, karşılığı zulüm ve ölüm olur. Daha önce de yazmıştım, bir defa daha tekrar edeyim: Zulüm ile abat olanın akıbetinin berbat olması muhakkaktır. ABD ve bütün kan emicilerin akıbeti de eninde sonunda berbat olacaktır.
KURDUKLARI KANLI DÜZENİN ALTINDA KALDILAR
ABD artık yaptıklarını ve bundan sonra yapacaklarını, hiçbir bahane ile kimseye anlatamaz. Dünyaya rezil olmuş, kurdukları kirli düzenin altında kalmışlardır. 20 Ocak’ta yapılacak yemin ve devir teslim töreninde başka hiçbir şey olmasa dahi, şu ana kadar yaşananlar, bunu anlamaya da anlatmaya da fazlasıyla yeterlidir. Medya özgürlüğü, düşünce ve fikir açıklama hürriyeti dedikleri şeyin nasıl bir yalan olduğunu kendileri ispatlamışlardır. Trump denilen adam, ABD’nin başına zembille inmedi. Kendi kurdukları düzenin ve yaptıkları seçimin bir sonucu olarak göreve geldi. ABD’nin gerçek sahiplerinin kimler olduğunu, demokrasi ve buna bağlı olarak yapılan seçimlerin nasıl sembolik bir anlam ifade ettiğini ibretle görüyoruz. Vahşi düzenin sahipleri işine gelmeyince bir anda her şeyi ellerinin tersiyle itip, seçilmiş başkan Trump’ı şeytanlaştırdılar. Ne demokrasi kaldı, ne fikir özgürlüğü.
ABD VATANDAŞI DEVLETİNE GÜVENMİYOR
Bizim gördüğümüzü elbette ABD halkı da görüyor. Dünya eski dünya değil. Bilgiye de, habere de çok hızlı ve kolay ulaşılıyor. Dolayısı ile ne olduğunu, neyin hedeflendiğini herkes anlıyor. Trump zaten kurulan bu vahşi düzene bir tepki olarak göreve gelmişti. Ancak, anında tedbir aldılar ve hemen yolu kesip, yine kendi düzenlerine uygun bir sistem kurdular ve sonuca ulaştılar. Ancak, bunu ne anlatabiliyorlar, ne de sindirebiliyorlar. Şu anda ABD’de yaşananlar bunun tezahürleridir. Buna bir de Kovid-19 salgınının olumsuzlukları eklenmiştir. ABD vatandaşı kendi ülkesine, kendi devletine inanmıyor ve güvenmiyor.
NE OLACAĞI BELLİ DEĞİL
Zulüm düzeni artık tıkanmıştır, hatta geri tepmiştir. 6 Ocak, bundan sonra olacakların işaretini verdi. 20 Ocak için bu kadar tedbir boşuna alınmıyor. Belli ki, ABD istihbaratı yaşanabileceklerin farkında ve bunun önünü kesebilmek için tedbirler geliştiriyor. Bu tedbirlerin vardığı yer, dünyaya reva gördükleri silahlı demokrasi olmuştur. ABD, demokrasisini askerin namlusunun ucuna teslim etmek zorunda kalmıştır. Yine de ne olacağı, bu tedbirlerin işe yarayıp yaramayacağı belli değildir. Bildiğimiz, gördüğümüz ve anladığımız tek şey, balonun patladığıdır ve hiçbir şeyin artık eskisi gibi olmayacağıdır. Biden üzerinden ABD vahşi düzeninin nereleri hedef alacağı, bunun bizim ülkemizi nasıl etkileyeceği tartışıldı ve hala da tartışılıyor. Daha da vahim olanı, zillet güruhu Biden’in başkan adayı dahi olmadan önce yaptığı açıklamalara güvenerek pozisyon alıp, kendilerini peşinen bu adama teslim ediyor. Ancak, Biden başkasına reva göreceği çuvaldızdan önce, kendine batan iğne ile meşgul olmak zorundadır.
HERKES OLANI VE OLACAKLARI İZLİYOR
Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste. Dünyanın bütün mazlum ve mağdur milletleri arkalarına yaslanmış, ABD’de olanları ve olacakları izliyor. Hiç kimsenin 20 Ocak’daki yemin töreninin selamet içinde geçmesini temenni ettiğini zannetmiyorum. Tam tersine, hepsi 6 Ocak’dan daha da beter bir manzara yaşanması için ellerini ovuşturup, belki de dua ediyor. ABD’nin jandarmalığını üstlendiği dünyayı getirdiği yer, işte budur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.