FETÖ'nün bıraktığı yerden devam ediyor
Terör örgütlerinin kahpelikleri sadece ellerine silah alıp dağa çıkmak, bebeklere kurşun sıkmak dahil her türlü katliamlara yönelmekle sınırlı kalmıyor. Bütün ülke ve millet düşmanları ile işbirliği yapıyor, Türkiye’yi kötülemek, zor duruma düşürmek için her türlü imkanı kullanıyorlar. Bu PKK için de böyledir, FETÖ ve diğer yıkıcı bölücü unsurlar için de aynıdır. Şu işe bakınız ki, Türkiye’de iktidar olma iddiası taşıyan, legal siyaset yapan bazı partilerimizin durumu da terör örgütlerinden çok farklı değil. Onlar belki kurşun sıkmıyor, ama kurşun kadar tehlikeli ihanetlere yöneliyorlar. Terör örgütleri ile işbirliği yapıyor, aynı şeyleri söylüyor, onlara hak veriyorlar. Bununla da yetinmiyor, Türkiye’nin kurumlarına saldırıyor, imajını sarsmak, ülkeyi zor durumda bırakmak, her türlü olumsuz algıyı yerleştirmek için ellerinden geleni yapıyorlar.
HER GÜN YENİ BİR MARİFET
CHP ve yancılarının kirli ve karanlık sicillerine neredeyse hergün burada yazıyor, anlatıyor ve Türk milletini bilgilendiriyoruz. PKK-YPG’yi terör örgütü görmeyen, ittifak yapan, terörle mücadeleden rahatsız olup engellemeye çalışan bir zihniyetten bahsediyoruz. Türkiye’yi hiç utanmadan şikayet ettiklerine, ABD ve diğer ülkelerden müdahale istediklerine bütün Türk milleti ibretle ve hayretle tanıklık etti. Sokakları karıştırmak, olağanüstülük meydana getirmek ve Türkiye’nin yönetilemez bir ülke olduğu algısı oluşturmak için her gün bir yalan söylüyor, her gün bir yeni bir marifet sergiliyorlar. Birinin bıraktığı yerden öbürü devam ediyor. Şeytanın bile aklına gelmeyecek işlere yöneliyorlar. Türk Ordusunu satılığa çıkaracak kadar alçaldılar. PKK unsurları ile ortak Anayasa hazırlayacak kadar ileri gittiler.
MEDYANIN HALİ
Dışarıdan gelen ve Türkiye’yi hedef alan alçak açıklamalar, yanlı ve kasıtlı raporlar ümitlerini daha da arttırdığı gibi, daha da coşuyor, daha da azıyor ve saldırıyorlar. Onları haklı çıkarabilmek için çırpınıyorlar. Bazı basın yayın organları da bunlarla tam bir işbirliği içindedir. Hem her türlü kötülüğü yapıyor, iftirayı atıyor, yalanı söylüyor, karalıyor, hatta Anayasa ve kanunlarımıza göre suç olan yayınlara büyük bir öfke ile imza atıyorlar, sonra da dönüp bu ülkede basın özgürlüğü olmadığını söylüyorlar. Diktatörlükten tutun, tek adamlığa kadar her türlü hakareti sıralıyorlar. Kimsenin aklına da, “sizin yazdığınız, söylediğiniz yalanların, yaptığınız iftiraların bırakın tamamını, onda birinin bile hoş görüldüğü bir tek ülke gösterebilir misiniz?” diye sormuyor.
PLANLI VE MAKSATLI YALANLAR
Kemal Kılıçdaroğlu, partisini bir iktidar alternatifi haline getirmekten çoktan vazgeçmiş, Türk ve Türkiye düşmanlarının aparatı haline getirmiştir. Bu hazin durumu sürdürmek ve daha da ileri götürebilmek için de hergün yeni bir yalanla ortaya çıkıyor. Son marifeti kendisinin ve aile bireylerinin telefonlarının 24 saat dinlendiğini söylemek olmuştur. Bu açıklama öyle sıradan bir iftira değildir. Planlı ve maksatlıdır. Yukarıda anlatmaya çalıştığımız gibi Türkiye’yi karalamak, zor duruma düşürmek ve üzerinde baskı oluşturmak için ortaya atılmış bir yalandır. FETÖ’nün muktedir olduğu zamanlarda hem tehdit ve şantaj yapabilmek, hem ülkenin imajını yerle bir edebilmek için yaygın ve hukuksuz dinlemeler yaptığı bilinen ve kabul edilen bir gerçektir. Kılıçdaroğlu bu açıklaması ile FETÖ’nün bu alçaklıklarını sıradanlaştırmakla kalmıyor, ülkeyi karalamak için onların bıraktığı yerden devam ediyor. Ve ne acıdır ki, malum medya organları bu iftiraya hemen sarılmış ve büyük bir telaşla anında servis etmekle kalmamış, daha da ileri götürebilmek için yarışa girmişlerdir.
KORKUNÇ İFTİRA
İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu’nun açıklaması Kemal Kılıçdaroğlu ve onun iftiralarını daha da ileri götürmek için seferber olan medya görünümlü yıkım güruhuna çok net ve açık bir cevaptır. Sayın Soylu kurguya teslim olanlar için üzüntülerini dile getirdikten sonra, “Hukukun izin vermediği kimse dinlenemez, ağır suçtur. Batının aparatlarının devletimizi itibarsızlaştırmak için, halkın endişe ve korkusundan faydalanma kurgusuna teslim olmuşsunuz. Batıya hayranlık duyup kendi devletine kem bakmak... Ben kendimi ortaya koyuyorum Ya iftira sahipleri?! Anamuhalefet başkanının dinlenmesi de devlet sapıklığıdır, Bunun iddiası da korkunç bir iftiradır!” diyerek, hem bu güruha bir ders veriyor, hem de yalanı, iftirayı, alçaklığı ifşa ediyor.
İP’İ SEÇİME BAĞLAMA İHTİYACI VAR
CHP’nin İP’i çürük yancısı da bu algı üzerinden hareket ederek durumdan vazife çıkarıyor. Kendi partisindeki kargaşayı, bırakın yönetilmeyi her ucundan bir terör örgütünün çektiğini yine kendi üyelerinin söylediği perişan hali görmüyor, Türkiye’yi karalıyor. Buradan da bir erken seçim sonucu çıkarıp, tarih veriyor. Türk milletinin seçim diye ne bir beklentisi ne bir talebi var. Seçimlerin 2023 yılında yapılacağı kesindir. Ama belli ki, partisini bir arada tutabilmek ve siyasi ömrünü biraz daha uzatabilmek için ipi bir seçime bağlamaya acil ihtiyacı var.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.