Prof.Dr. Celalettin YAVUZ

Prof.Dr. Celalettin YAVUZ

Dış Politika ‘Ben Yaptım Oldu!’ Değildir!

Bir haftayı daha kavgayla geçirdik. Bu kez kendi içimizde değil, Avrupa’nın belli kesimiyle. Hollanda, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’nın Hollanda’daki Türk toplumuyla ve diplomatik temsilcilerle bir araya gelmek üzere yapacağı ziyaretleri engelledi. Bakan Kaya’nın şartları zorlayarak da olsa Hollanda’ya girmesinin ardından, diplomatik dokunulmazlığına rağmen Türk Başkonsolosluğu’na girmesinin önlenmesi Hollanda açısından bir rezalettir. Ama Türkiye açısından da diplomatik zafer değildir! Çünkü “Haklı”lığımızı kimseye teyit ettiremedik!

Almanya ile ilgili gelişmeler belleklerde tazeliğini korurken, arkasından Hollanda’da diplomasiye ve insanlığa da sığmayan, en hafifinden bir devlet “terbiyesizliği” yaşandı. Bakan Kaya’ya ilaveten, Türk göstericilerin üzerine köpeklerin saldırtılmasının hiçbir izah tarzı yoktur. Ama yakında seçimleri olan bu ülkenin “Gelmeyin!” sözlerine rağmen girilerek Türkiye’ye reva görülenler “Mavi Marmara” olayını hatırlatmaktadır.

Avrupa’nın tarafsız veya az taraflı basın organları Bakan Sayan’a yapılanları skandal olarak nitelerken, iki tarafı da seçim (Hollanda) ve referandum (Türkiye) konularında popülist yaklaşım sergilemekle değerlendirip taraflara “sağduyu” telkininde bulundular. NATO ve “dost” Rusya da bunu yaptı…

Bazı devlet adamlarımız “Hollanda’nın yaptığı karşılıksız kalmayacak!” diye kükrerken, bazıları da ekonomik açıdan yaptırımın mümkün olamayacağını açıkladılar. Zaten Hükümet Sözcüsü Kurtulmuş’un açıkladığı “yaptırımlar” incir çekirdeğini doldurmuyor! Aslında böyle durumlarda iktidar yerine muhalefet kükrerse, iktidarın dışarıya karşı gücü yükselir.

İktidarın tüm bağırma, çağırma ve kükremeleriyle “Nazi ve faşist” benzetmeleri karşı tarafı uzlaşma veya özüre yanaştırmak yerine, öfke ve uzlaşmazlığa götürmektedir. Maksat üzüm yemekse, Avrupa’nın PKK-DHKP-C ve FETÖ’yle ilgili ayıpları ispat edilse daha iyi olabilirdi.

Hollanda’dan sonra Danimarka, Başbakan Yıldırım’ın referandum konusunda yapacağı ziyaretin ertelenmesini istedi. Keza geçen Pazar günü de Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun İsviçre’de Zürih’teki konuşmasının iptali istendi. Çok az sayıda oyun bulunduğu bu ülkelerde bile Türk bakanlarına karşı alınmak istenen bu önlemler, Türkiye’nin sadece o ülkelerde değil, tüm dünyada saygınlığına indirilen birer darbedir.

Saygınlık ise bağırıp çağırarak, o ülkelere ve milletlere küfür gibi ifadeler (Nazi, faşist vs) kullanılarak kazanılamaz. Keşke bu ifadeler yerine AB değerleri, evrensel hukuk, diplomatik dokunulmazlığa saldırı, insan hakları ihlali vb sözler kullanılabilse ve haklılığımızın öne çıkarılması düşünülebilseydi. Hollanda’da yapılanlar için Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tüm Avrupa’yı “Onları birbirini ısırmaz!” diyerek suçlamasıyla dost veya müttefik kazanmak mümkün olmayıp, sadece düşmanların sayısı arttırılır.

Türkiye ne yapmak istiyor? Türkiye’nin ve yurt dışındaki Türklerin uzun vadeli çıkarları ise bir an önce sağduyulu bir yaklaşım içine girilmelidir. Çünkü bu işten en fazla zarar görecek olan gurbetçi vatandaşlarımızdır. Türkiye ile gerilimi fırsat bilen Türk düşmanı yabancı partiler sürekli oylarını artırırken, arı kovanına çomak sokmuş gibi olduk.

AKP iktidarına yakınlığıyla bilinen Gazeteci Abdülkadir Selvi’ye göre, Bakan Kaya’ya Hollanda’da yapılanlardan sonra referandumdaki ‘Hayır’lar ‘Evet’e dönüyormuş! İnşallah bu hareketler referandum için yapılmamıştır!

Dış politikada düşman değil, müttefik kazanmak esastır. Diplomasi yapamadığımız bu olayda müttefik bulamadık. Müttefik bulmak bir yana, “Haklı” iken, “Haksız” durumuna düştük.

Son Söz: Son yaşanan olayda siyasi iktidar devletin bu alanda yetişmiş “monşerlerini” dinleseydi, sağduyu ile karar verebilir ve krizi Türkiye lehinde yönetebilirdi. Türkiye’nin saygınlığına sadece Hollanda’da değil, Avrupa’ya ilaveten pek çok ülkede halel geleceği, üstelik Avrupa’dan ayağı kesilecek turizm ve doğrudan yatırımlar sebebiyle insanların aş ve iş kayıplarının yaşanabileceği dikkate alınabilirdi. Atılan taş ürkütülen kurbağaya değebilirdi!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof.Dr. Celalettin YAVUZ Arşivi
SON YAZILAR