19 Mayıs!
19 Mayıs coşkuyla kutlandı. Devlet töreni görülmeye değerdi. Liderler buluşması özlenen tablonun ta kendisiydi. O fotoğraf sadece bir şekilden mi ibaretti? Aslında o fotoğraf her şeyden önce 19 Mayıs’ın ifade ettiği milli dayanışmanın tecellisidir. Her türlü zorluk, dayanışma ruhu ile aşılır.
Falih Rıfkı Atay, “Atatürk Ne İdi” kitabında pek çok olaydan bahseder, bir tanesi de şudur: İstiklal Harbi’nin çetin günlerinde Osmanzade Hamdi, gazetesine destek için devrin Maliye Bakanı’na gider. Bakan, Taşhan’dan çıkmış yol hazırlığı içindeyken elindeki anahtarları muhatabına uzatır ve , “Bu benim oda kapısının anahtarı.. Kasa zati açık.. Git içinden bir şey bulursan al..” der.
O devirde hazine bu durumdadır. Mustafa Kemal, Ankara’ya vardığında haftayı çıkaracak para yoktur. Ankara Müftüsü Rıfat Börekçi’nin getirdiği bir miktar nakitle nefes alınır. Ama bu durum İstiklal Harbi’nin zaferini engellemez. Düşman dayamışsa vatanın göğsüne hançerini elbet bulunacaktır çare ve o çarenin beslendiği iklim, milli birlik ve beraberliktir.
Bu öyle bir beraberliktir ki, Hürriyet İtilaf Partisi kuruluşunda yer alan ve çözümü İngiliz dostluğunda bulan Rıza Nur bile Ankara’ya gelmiştir; yani kuvvacı olmuştur. İttihat ve Terakki’den geriye kalanlar ve bazı ittihatçı düşmanları Ankara’da buluşmuşlardır. Vatan derde düşünce, derman olmak bir varoluş sebebidir.
Çünkü devir armudun sapı, üzümün çöpü deme devri değildir. Ya Türk milletinin ve Türk vatanının içinde bulunduğu hali görüp “Milletçi” olunacaktır ya da o iradeyi gösteremeyip; meseleyi kişisellik labirentine mahkum ederek tarihin akışında sınıfta kalınacaktır. Türkiye, bugün o kara günlerden çok uzaktadır. Ancak “milletler mücadelesi” bütün hışmıyla devam etmektedir. Bugün tamtakır hazineden bahsedilebilir mi? Hayır!
Milyonlarca genç nüfus, üretim politikalarının göz ardı edip al-satçı ekonomiye ağırlık verilmesine rağmen yaklaşık yüz yıllık sanayi deneyimi ve her türlü kuşatmaya direnen milli vicdan ile topyekun zinde ve dinamik bir toplumuz. Bugün yanlışları görüp, doğruları yapmak konusunda emsalsiz tecrübemiz var. Maziyi bir kitap gibi okuyup dersler çıkarmak, hatalardan dönmek, millet faydasına işler yapmak, devleti ayakta tutmak için çaba sarf etmek herkesin görevi olmalıdır.
Artık anlamış olmalıyız: Atatürk’ün bıraktığı miras kişisel bir tereke değil, topyekun devletin ve milletin selamet yoludur. 19 Mayıs sadece bir askeri direniş değil cumhuriyete giden sürecin başlangıcıdır. 19 Mayıs fotoğrafı bu sebeple oldukça anlamlıdır.
Çünkü pek çok mana içerir. O fotoğraf aynı zamanda bir duadır. Millet Meclisinin açıldığı 23 Nisan 1920 tarihindeki o fotoğrafı hatırlayalım: Mustafa Kemal’in yanında Bursa Mebusu Hoca Fehmi Efendi ve Kuvvayi Milliye’nin yiğit fedaileri, ellerini Allah’a açmış zafer için dua ediyorlar. Sonuç?! Seksen milyonluk Türkiye Cumhuriyeti !
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.