1921 ANAYASASI VE YEREL YÖNETİMLER
Vatan uğrunda ıssız bir yalnızlığa terk edilenler, şüpheniz olmasın ki mutlaka bir gün birbirlerini bulurlar. Yalnız, şu ince çizgiyi unutmasınlar: Vatan uğrunda ıssız bir yalnızlıkla boğuşanlar, kimsesiz değildir. Bilirler ki devlet babaları,vatan analarıdır.
Ve kimsesiz oldukları için bulmazlar birbirlerini, kader bir şekilde gözlerini birbirine değdirir…
Bir kimsesiz olarak; kimsesizliğimize aldanmayın, bir başımıza kalışımıza aldanmayın. Ruhumuz her daim şehitler ordusuyla, unutmasınlar ki biz ne yaparız ne ederiz şehitler ordusuyla kalben iletişime geçeriz.
Ve bütün vesveseleri yeneriz…
*
Son zamanlarda üzerinde özellikle yoğunlaştığım konulardan birisi: Yerel yönetimler yani belediyeler,özellikle de terörle mücadele kapsamında kayyum atanan belediyeler.
Güneydoğunun hemen hemen her yerini gezdim, çeşitli istişarelerde bulundum, araştırmalar yaptım. Özellikle meskun mahal operasyonlarından itibaren kayyum atanan belediyelerin olduğu ilçeleri gezdim.
Gözlemlerim şu şekilde: Bölge, çözüm sürecinden sonra yaşanılan süreçte terör olaylarından dolayı çok yıprandığı için HDP’ nin elinde olan belediyelere atanan kayyumları adeta davul zurnayla karşılamış. “Allah razı olsun, hendeklerden barikatlardan delik deşik olan yollar yapıldı, belediye yardımları çoğaldı, en ufak sorunumuzda Hızır gibi yetiştiler vb…” birçok duayen söylemleri bölgedeki insanlardan çok duydum. Bu arada istişare yaptığım insanlar; objektif bakabilen, hiçbir siyasi parti ile alakası olmayan, siyasi şov yapmayan, 90’lı yıllardan beri devletin yanında duran ailelerden…
Fakat ne olduysa 2018 yılından itibaren bölge insanının söylemleri yavaş yavaş değişmeye başladı. Özellikle 2019 yerel seçimlerinden sonra kayyum atanan belediyeler ile ilgili birçok şey duymaya başladım. Neler mi? Ve diyeceksiniz ki bu konuların 1921 anayasası ile ne ilgisi ne?
O zaman ufaktan başlayalım.
*
Şahsen kendi gözlemlerimi de katarsam, daha önceki yazılarımda da belirttim. Terörle mücadele kapsamında yapılan kayyum politikası, sabote edilmeye başlandı. 2015 yılında atanan kayyumlar ve kadroları tek amaçlarının terörle mücadele etmek olduğunu söyleyerek göreve başladı. Bu kadrolar 2017 yılında çatlak vermeye başladı, 2019 yerel seçimlerinden itibaren HDP’ nin tekrar kazandığı bu belediyelere atanan kayyum ve kadrolara da şöyle bir baktığımızda, bu çatlaklardan türlü tarikatların, cemaatlerin ve FETÖ artıklarının sızdığını görmeye başladık.
Kayyum politikası yavaş yavaş rant politikasına doğru dönüşmeye başladı, herkes kendisine yalakalık yapacak kişilerle dolu kadrosunu kurmanın peşine düştü, belediyelere rüşvetle eleman alındı, aşiretler siyasete göre bölündü ve kayyum gelince devletçi HDP gelince dağ kadrosundan yana oldu, HDP döneminde eş başkanlara yağ çeken müdürler kayyum gelince de müdür olmaya devam etti, dağdan gelen itirafçıların ailesinden mutlaka bir kişi kadroya dahil edildi, provoke etmek amacıyla dedikodular taşıyan muhbirler cirit atmaya başladı, devletin çizgisini devam ettirenlere itibar suikastı uygulandı, sülalesi terörizme, illegal her türlü yapılanmalara bulaşmış kişiler şımartıldı ve daha nicesi…
Peki terörle mücadele bu işin neresinde?
*
HDP’ nin ve sözde özerk demokrasi hayalleri kuranların dilinde son zamanlarda 1921 Anayasası var. Cumhuriyeti, milli mücadeleyi ve Mustafa Kemal Atatürk ile silah arkadaşlarını sevdikleri için mi sizce bu naralar? Hayır!
Dönemin sosyolojik ve politik yapısına bakılmadan, 1921 Anayasası’nı örnek alarak hazırlayalım yeni anayasayı diyen grupların gerçek niyetinin özerk yerel yönetim olduğunu görmemek imkansız. Utanmadan 1921 Anayasası , özerklik için yapıldı denilip, yıkılan bir devletten temsilci meclisi toplamaya çalışan milli mücadele ruhunu hiçe saymak kalleşlikten başka bir şey değildir.
Mesela Abdullah Öcalan ‘ın 21 Mart 2013 nevruz mektubunda neler yazdığını hatırlıyor musunuz? “Merkeziyetçi bir yapı yerine daha gevşek bir merkez yönetimi öngören 1921 anayasası özerklik isteyen Kürt ayrılıkçı hareketinin isteklerini gerçekleştirmesi için son derece önemli bir örnek teşkil etmektedir…” diyerek 1921 Anayasası ‘na dikkat çekmişti. Peki Öcalan’ın dikkat çektiği maddeler hangi hususları içermekteydi?
1921 Anayasası’nın 11. maddesinde vilayetlere “Vilâyet mahalli umurda manevi şahsiyeti ve muhtariyeti haizdir.” hükmü ile muhtariyet verilerek kendilerini yönetme fırsatı verilmişti. 12. maddede vilayetlerde oluşturulacak meclislerin üyelerinin vilayet halkı tarafından seçileceği ve seçimlerin iki yılda bir yapılacağı ve 13. madde ile bu meclisin kendi liderini kendisinin seçeceği belirtilmiştir. TBMM, 14. madde ile ise federe devlet yapısından daha merkeziyetçi bir yapı sağlamak için vilayetlere merkezden atanacak valilerin meclisi temsil edeceğinden, valilerin meclisi temsil edeceğinden ve merkezin denetleyicisi konumunda olacağından bahsedilmiştir…
*
1921 Anayasası emsal gösterilerek çizilen proje nedir? “1921 Anayasası, halkçı anayasa.” reklamları üzerinden, o dönemin politik yapısı çerçevesinde bu anayasanın yapıldığını hiçe sayanların maksadı nedir? Peki 1921 Anayasası ile günümüz yerel yönetimleri arasındaki ilişki nedir?
Unutmayın ki; kurt, çakalların savaşına karışmaz bekler. Çünkü bilir ki, çakalların kavgası kurdu tuzağa çekmek içindir. Saygılarımla
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.