Ortam ve uydu üzerinden dinleme teknolojisi, günümüzde ne seviyededir dersiniz… Çığır açan bilim, dinlemede de çağ atlamış olabilir mi acep… Çokça yıl önce bir vekilin telefonundan dinleme yapabilen odaklar, hâlâ aynı teknolojiyi mi kullanıyor sizce… Amerika’nın uzayda konuşlandırdığı, masum yüzlerce uydudan bir tanesi Türkiye’ye tahsis edilmiş olmasın ülkemizin halini-hatırını-derdini(!) sormak ve dinlemek için… Dahası bu ülke; İngiltere, Fransa, Almanya, Rusya veya Çin de olabilir mi ki… Ne? Hepsi birden dinliyor mu dediniz… Dinlemek başka, izlemek başka bir şey desek…

Yıllar önce cep telefonundaki minicik bir çipten dinlemeyi başaranlar, bugünün modern uydularını, dinleme gibi ahlaksız bir işte kullanarak günaha girecek değiller ya, di mi?

Misal; bu Fuat Avni, falanca devletin TGL-13 adlı uydusunun veri bankasına ulaşma yetkisi olan, bir yabancı dış istihbarat elamanının taşeronu olmasın sakın… Bendeki de ne kurgu ama di mi…(TGL; Tepedeki Göz Lucifer)

Kaliforniya’da, Pekin’de, Moskova’da veya şurada ya da burada bir ajan hayal edin, elinde kahvesi, açmış sesi sonuna kadar ve ne derseniz dinliyor, kayıt otomatik zaten… Öyle ki; tuvalette çektiğiniz sifonun sesine varıncaya kadar… Sonra mı… Sonra önüne bir siteyi perde edip taşeron peydahla ve bir de takma isim verdin mi tamamdır… Sok vizyona millet yesin…

Ülke ve parti liderleri kendilerine hediye edilen yüzüğün, tablonun, vazonun vs bir Truva Atı olabileceğine ihtimal veriyorlar mıdır acep… Odanızın mobilyaları odun mudur gerçekten… Sarayınızdaki-konutunuzdaki ağaçlar, avizeler, tablolar, heykeller, vs içerisinde uydu bağlantısı olan dinleyiciler olmasın sakın, teknolojinin nanosu-manosu her yerde midir ki… Gavur; sakladığı çipleri elinizdeki detektörlerle ve X-Ray cihazlarıyla bulmaya çalışacağınızı düşünemeyecek kadar salak olabilir mi… Ne yani; iblisin uşaklarının elinizdeki teknolojinin kapasitesinden bihaber olduğunu mu düşünüyordunuz siz yoksa… Mısır’a İsrail’in karşısında boynu bükükleri oynatan da, odundan(!) mobilyalar değil miydi?.. Ne dersiniz, Nasır!, damadının casusluğuna mı yoksa karargahtaki odundan mobilyalara mı bağlamıştır çuvallamasının nedenini… Yoksa her ikisi mi?..

Sizi dinleyenler, içinizde adamımız var demeye getirerek, sizde oluşturacağı paranoyak etki sayesinde, kontrolünüzü de kaybettirmek istiyor olabilir mi… Kriptolu telefon teknolojisinde at başı önde olanları bilip de, kuryesiz görüşme yapmak “Alo Dinle Beni” hattını aramak değil de nedir?.. Çok gizli toplantılarda, konuşma yerine A4 kağıda yazarak iletişim kurulması daha doğru olmaz mı ve sonrasın da bu kağıtların asitle eritilmesi gerekmez mi?.. Yok bu çok zahmetli geliyorsa, önemli isimlere işaret dili öğretilmesi icap etmez mi?.. Güvenlik de üşengeçliğe, ihanet desek ayıp olur mu?..

Seni senden iyi bilen, sana senden daha yakın olandan başkası değilse, onu gökte aramak gerekmez mi?..

Yoksa;

Dandini dandini dastana, avni girmiş bostana ninnisi, dehşet verici bir zafiyetin hasır altı edilişi midir?..

Gürkan KARAÇAM