400 VEKİL İSTEYEN ERDOĞAN ve KADERİNİ BELİRLEYECEK TÜRK SEÇMENİ

 

 

Haziran 2015 genel seçimlerini ülkemiz açısından ciddi bir öneme sahip olduğunu seçime yaklaştıkça görmekteyiz. Genelde ülkemizin selamete ermesi hepimizin tek isteğidir,evet selamete ve huzura ermesi, çünkü bu seçimin soncunda yeni bir anayasa ve bunun nihayetinde yeni bir siyasal ve toplumsal düzen tasavvuru Türkiye'yi ve Türkiye nezdindeki tüm kesimleri etkileyecektir. AKP hükümetinin yeni bir anayasa yapma isteği son zamanlarda sık sık tekrarladığı ''400 Milletvekili verin bu anayasayı yapalım'' söylemi demokratik ilkelere ve temel hak ve özgürlüklere uymayan tek adam figürü ile despot, baskıcı ve her şeyi ben yaparım, her şey benim elimde algısı toplumsal dinamikler açısından ciddi bir sorunun yaşandığını ve bu şekilde devam edildiği takdirde de toplumsal bunalımların ve krizlerin olmasını tetiklemektedir.

 

R.T.E. 400 milletvekili isteğinin altında; Anayasayı değiştirerek, sorumsuz bir Cumhurbaşkanının iradesiyle ülkeyi yönetmek yatmaktadır. Başbakanken, Meclis’ten yetki almadan, Bakanlar Kurulu’nda ittifak sağlamadan daha doğrusu bakanlarına haber vermeden terör örgütü PKK’nın ileri gelenleri ve siyasi uzantıları ile ‘İsveç’te, Oslo’da görüşmeler yaptırması, Güneydoğu bölgesini fiilen teröristlerin hâkimiyetine terk etmesi bütün bu gelişmelere hukuki kılıf hazırlama ihtiyacını göstermektedir. Kendi kafasına göre kurduğu başkanlık modeliyle Türkiye’yi ve Türk milletini akıbeti meçhul bir felakete götüreceğinin kesin ipuçlarını vermektedir. En başta bunlar olmak üzere daha pek çok gerekçeyle yaklaşan seçimi iyi görmek ve gerçekçi bir üslupla değerlendirmek zorundayız.

 

Gelecek yıllar ve dönemler içerisinde Türkiye’de her şey ve her politika bu seçimin sonuçlarına göre şekil alacaktır. Öncelikle AKP cephesini irdelememiz gerekmektedir. Bu seçimin AKP cephesindeki anlamı temelde R.T.E’nin yargısal güvenliği ile ilgilidir herşeyden önce. Bir defa şunu belirtmemiz gerekmektedir ki, R.T.E’nin yargısal güvenliği aslında tek başına AKP’nin iktidar olmasına da bağlı değildir; illaki Türkiye yönetiminin onun istediği doğrultuda değişmesi olmazsa olmaz gerçektir ki, tarih olarak Cumhuriyet’in 100. yılı olan 2023’ü hedeflemişlerdir. Bakın açıkça söyleyeyim, bu tarihte Cumhuriyet’i yıkmayı, parçalara bölmeyi planlamaktadırlar.

 

Tüm bunları bilen ve en ince ayrıntısına kadar hesap eden R.T.E, AKP’nin seçim stratejisini bu konuda uzman danışmanları ile birlikte hazırladığı, tek başına karar verici olduğu bilinen gerçektir. Seçim listelerinin bile çok titiz çalışma ile kaçak sarayda hazırlandığı basına net bir şekilde yansımıştı. Zaten başka bir şey beklemiyorduk. R.T.E gibi çok yüksek ego sahibi ve yeşerip büyüttüğü partisini çiftlik kâhyası konumundaki Ahmet Davutoğlu’na bırakmasını ve istediği isimleri milletvekili yapmasını kim bekleyebilirdi ki. R.T.E, on iki senedir Türkiye yönetiminin tepesinde olarak çok sayıda anayasal suçlar işlediğini bilmeyen var mı? Terör örgütü ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni anlaşmak üzere aynı masa etrafına oturtması bağışlanamaz çok büyük bir cürümdür ki, ilerde muhakkak eğer duruma hâkim olamazsa ‘’Yüce Divan’’da yargılanacağını çok iyi bilmektedir.

 

Türkiye’nin bugün, güneydoğuda fiilen ayrı bir yönetim uygulanmasının nedenini ortaya çıkan yeni bir haberden anlıyoruz ki, dehşet vericidir. Sosyal medyada da konu edilen ve Ankara kulislerinde konuşulan yeni bir iddiaya göre MİT’in, Kandil’deki teröristlere kriptolu telefon temini ile birlikte, TSK’nın yapacağı saldırıları önceden onlara bildirmesi iddiaları gerçekten kan dondurucu türdendir.

 

R.T.E’nin on iki senede işlediği cürümler onu bu seçimlerde çok daha dikkatli davranmaya sevketmektedir. Kısacası R.T.E. her zaman yaptığı gibi müzakere yapacak milletvekili değil, beyinlerini kendilerine ipotek ettirmiş ‘Ferman Haşmetlû Hünkarımızındır’ diyecek kullar aramaktadır. Ve kendisi için tabir caizse hayat memat meselesi olan bu seçimi alabilmek için, oy sayımında eskisinden daha çok sandıklardan tırtıklama yapılacağı tahminlerden uzak değildir. Bu nedenle bu seçime katılacak partilerin sandıkları ne pahasına olursa olsun çok iyi koruması ve tek bir oya bile namus meselesi yaparak sahip çıkılması gerekmektedir. Her siyasal parti ayrıca sandıkları kontrol ekipleri kurması gerekmektedir. Bu gerçeği dillendiren lidere toplumda karşılığı tüm duyarlı kanaat önderleri ve Atatürk’ün kurarak bize emanet ettiği laik Türkiye Cumhuriyeti Devleti sevdalısı insanları kulak vermeliler, desteklemelidirler.

 

Türk seçmeni geçen sene yaşanan olayları asla unutmamalı ve sandığa giderken bu yaşanan olayların hesabını muhakkak sormalıdır..Bazılarını hatırlatmakta fayda var: ‘’17-25 Aralık yolsuzluk ve hırsızlık iddialarıyla yargılanan, evinde ayakkabı kutuları içinde paralar çıkan, Halk Bankası eski Genel Müdürü Süleyman Arslan Sevgililer Günü olan 14 Şubat’da cezaevinden salındı.

 

Şubat’ın sonunda eski Başbakan patladı… Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan arasında 17 Aralık günü yapıldığı iddia edilen telefon görüşmelerinin ses kayıtları internet sitelerinde yayıldı. “Bu saldırı Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’na yapılan alçakça bir saldırıdır” dedi.

 

Şubat ayının son günü… Türkiye ekonomisine önemli katkılar sunduğu ifade edilen Reza Zarrab ve bakan çocuklarının da aralarında bulunduğu beş kişi tahliye edildi. Milyonlarca kullanıcısı olan Twitter’a, kişilik haklarının ve özel hayatın gizliliğinin ihlali nedeniyle Türkiye’den erişimi engellendi.

 

Mart’ın yedisinde Ergenekon Davası kapsamında darbe teşebbüsünden müebbet hapis cezası alan ve 26 aydır cezaevinde olan Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ tahliye edildi.

 

Mart’ın 10’unda Ergenekon sanıkları serbest bırakılmaya başlandı.

 

Mayıs’ın 13’ünde Türkiye’nin ve dünyanın en büyük maden kazasını yaşadık. Soma’da 301 işçimiz göz göre göre canlarını verdiler.

 

İşçi ölümlerinde Avrupa şampiyonuyduk, dünya liderliğine yürüdük. Sonra Ermenek kazası… Kazalar…

 

Kadın cinayetlerinde en üst seviyeye çıktık… Çocuk ölümlerinde de..’’

 

Türk seçmeni tarihi anlamda ateşten gömlek giymenin sorumluluğunu bir kere daha almaktadır. Seçmen, bu seçimlerin bir kader seçimi olduğu şuuruna muhakkak varmalıdır. Sahaya inecek olan Milletin Vekili adayları bu seçimlerin ve seçimlerden doğacak sonucu Türk Milletinin ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir beka seçimi olacağını seçmenlere muhakkak izah etmek, anlatmak, farkındalık yaratmak, ikna etmek zorundadır. Vekillerin başarılı olması sandıktan partilerine çıkacak oylardan ziyade ikna edilmiş seçmenlerin tercihlerinde yatacaktır.

 

7 Haziran 2015 Genel seçimleri Anayasal ve Demokratik olarak bu iktidara ve bu iktidarın yarattığı 13 yıllık cehenneme son vermek için millete döndüğü tabiri caizse ‘Sine-i Millet’e dönerek bir kez daha Türk Milletiyle demokratik buluşma yapacağı bir seçim olacaktır.

 

7 Haziran 2015 Genel seçimleri, hem muhalefet partilerini ve tabanlarının, hem de seçmenlerin ateşten gömleği giymenin sorumluluğunu bir kez daha verebilmenin seçimi olacaktır.

 

7 Haziran 2015 Genel seçimleri, geleceğimizi istikbalimizi Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bekasını, mavi göklerdeki Ay Yıldızlı Al Bayrağımızın ilelebet dalgalanacağını ve Ne mutlu Türküm Diyebilenlerin seçimi ve başarısı olacaktır.

 

7 Haziran 2015 Genel seçimleri, Yolsuzluğa, yoksulluğa, Hırsızlığa, yalana, İftiraya, Kumpasa, Balyoza ve ülkede atanamayan öğretmenlerden, birçok meslek gruplarındaki insanımızın geleceği ile alakalı bir seçimdir.

 

Bu seçim tamam mı devam mı seçimi ve köprüden önce son çıkışın seçimidir. Karar senindir Türk milleti kararın kaderin olacaktır…

 

Bilgi en büyük kudrettir.

 

Emperyal güçlerin kendilerine sağladığı bilgiye dayalı propaganda yöntemleri ile sürekli iktidar olan R.T.E ve AKP’si yine bilgiye dayalı propaganda yöntemleri ile çok kolayca iktidardan uzaklaştırılacaktır tabii ki demokratik yöntemlerle.

 

Yaklaşan seçimde ne pahasına olursa olsun AKP’nin oyları olabildiğince düşürülmelidir. Erdoğan’a yapılabilecek en büyük iyilik de budur. Siyasi tarih tek adamla çözüm olmadığını çok açık göstermektedir. Yılların tecrübesiyle demlenmiş hukuk düzenimizi, anayasamızı eksiklerini tamamlayarak koruyabiliriz. Ama hiç kimsenin ihtirası uğruna milletin kaderini Meclis sisteminden alıp, tek adam olma heveslilerinin alev alev yanan ihtiraslarına terk edemeyiz.

 

Yüce Türk Milleti 7 Haziran 2015 genel seçim dönemini tarih, kültür, erdemlik şuuruyla bir kez daha aşacak, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milli birliği bir kere daha mühürleyecek dirayeti göstermelidir.

 

Aksi halde R.T.E ve her türlü varlığını Batı’ya borçlu olan AKP, bir daha iktidar olur ise ortada ne Cumhuriyet kalır, ne de dogmatizmden uzak, bilime ve evrensel ahlaka dayalı seküler bir yaşam.”

 

HANDAN ÖMER

3 Nisan 2015

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Handan ÖMER Arşivi
SON YAZILAR