“BAYRAM BİZİ UNUTTU…”

Bu paragraf 27 Eylül 2013’te yayınlanan bir yazımdan:

“Dün, 26 Eylül Dil Bayramıydı. 

Dünyada en çok konuşulan beşinci büyük bilim, sanat ve kültür dili Türkçe’nin bayramı… Türk’ün anayurdu Türkçe’nin bayramı…

Bu vesileyle Başbakan TDK’ye içinde bir defa olsun ‘Türk milleti’nin geçmediği bir mesaj gönderdi.

Güneydoğu’da Türkçe okuma-yazma seferberliği düzenlemezler, aksine memurları Kürtçe öğrenmeye zorlarlar.

Ticaret Kanunu’nda Türkçe isim, tabela şartı koymadılar, şehirler, caddeler, gazete ve televizyonlar melez hatta “piç” isim ve tabelalarla doldu.

Ana dilde eğitim yolunda hırsla çalışan kim? Arapça, Kürtçe seçmeli dersler koyan kim? Dışarıdan İngilizce öğretmeni getirmeye kalkan kim?

“Türk” adını yasaklayan bir zihniyetin “Türkçe” konusunda samimiyeti olabilir mi? Türkçe sevdaları, cemaatin şarkı-şiir yarışmasından ibaret uyduruk Türkçe Olimpiyatlarında propaganda yapmaktan ibaret… O olimpiyatları da “Arena” adını verdikleri stadlarda yaptılar!

Türkçemizi mahcup, mağlup ve yılgın hale sokmaya kimsenin gücü yetmez!”

*

Bu paragraf 16 Aralık 2013’te yayınlanan bir yazımdan:

“AKP çok tehlikeli bir oyun oynuyor!

Bu millet 12 senedir her şeye katlandı, Türklüğüne hakaret ettiler, sustu.

Atatürk’ü itibarsızlaştırmaya çalıştılar, sustu.

“Millet” olmak dururken, “ümmet” algısında “kardeşlik” nutuklarıyla din sömürüsüne katlandı.

Kenarda köşedeki Kürtçe, Ermenice yer isimlerini diriltip Türkçelerini kaldırdılar. Adım adım mahkemede Kürtçe savunma hakkı, seçmeli Arapça ve Kürtçe, özel okullarda Kürtçe eğitim hakkı verdiler.

Hepsi anayasaya aykırıdır ve devletin eğitim birliği sarsılmaktadır.

Kürtlerin bile kendi arasında anlaşamadığı yerel ağızlarla eğitim yapılamaz. Kürtçe bir “dil” değildir! Alfabesi, edebiyatı, yazılı ve sözlü geleneği yoktur.”

            *

            Bu paragraf ise, 24 Ekim 2014 tarihindeki bir yazımdan:

“12 yılda beş bakan değiştiren AKP, sonunda “Molla Kasım”ı millî eğitimin başına getirip amacına ulaşıyor. Kürtçüyü de, intihalci profesörü de eğitim bakanı yapmışlardı. Molla, 4+4+4’lük becerikli çıktı.

AKP’nin getirdiği selin mili, çamuru eğitim bakanlığını kapladı. Türkiye’de “millî” eğitim kalmadı, “Mustafa Kemal İmam-Hatip Ortaokulları” ortalığı kapladı.
            Önümüz 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı...

Bütün okullarımızdaki gibi Bursa-Osmangazi Dobruca İlkokulu’nda yapılacak kutlamalar için öğretmenler, hazırladıkları programı badem bıyıklı müdüre götürüyorlar.

Yandaş yalaka müdür, programı görünce kıyameti koparıyor, programın sonunda öğrenciler, öğretmenler ve velilerin birlikte “10. Yıl Marşı”nı okumasını yasaklıyor ve diyor ki:

“10. Yıl Marşı siyasî bir marştır! Biz okulda siyasî içerikli marş istemiyoruz!”

Bre Türk düşmanı gafil, oturduğun koltuk, Mustafa Kemal’in kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk milletine aittir. Babanın çiftliğinin şezlongu mu sandın?

Türk çocukları sizin gibi gaflet ve dalalet içindeki münafıklara bırakılamaz!”

*

Bu paragraf da 28 Mayıs 2014’te yayınlanmış bir yazımdan:

“’T.C.’yi sökmek yetmedi, dağlardan taşlardan, caddelerdeki taklardan “Ne mutlu Türküm diyene”yi silmek yetmedi, “Andımız”ı kaldırmak yetmedi...

Resmi dilimiz Türkçe yerine Kürtçe ve Arapça eğitimi koymak rezilliği yetmedi...

“Türk diye bir ırk yok” aptallığı yetmedi...

Devlet nişanlarından “T.C.” ve “Atatürk”ü kaldırmak yetmedi...

Bitip tükenmeyen Türkçe düşmanlığını, Anadolu’da şehir, kasaba ve köylere verilen Türkçe isim husumetini körükleyip Türk vatanında Kürtçe, Arapça, Rumca, Ermenice isimleri diriltmeyi demokratikleşme diye yutturan beyinsizler tahribata devam ediyor.

“Türk vatandaşlığı”nı kabul etmeyip “etnik olarak Kürt kökenli ama ‘Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı’ ile gurur duyduğunu” ballandıra ballandıra anlatan “İngiliz vatandaşı” bir AKP’li, Batman’da adı “Becirman” olarak değiştirilen Vergili köyünün yeni levhasını elleriyle takıyor!

Osmanlı arması ile yeni sahtekârlıklara yelken açan “kimliksizler”, Siirt’in Aydınlar ilçesini Ermenice “Tillo” yapmaktan, Zeytinbağlar’ı Rumca “Tirilya” yazmaktan çekinmemişti!”

*

Ve…

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin dünkü açıklamasından bir bölüm:

“Bugün Türk Dil Bayramını idrak ettik. Ne var ki, bayram kutlamak yerine hep yas tutuyoruz. Bayram bizi unuttu, biz bayramı.

Dil bir millettir. Türkçe, Türk milletinin varlığı, yurdu, yuvası ve yarınıdır. Türkçe hepimizin ortak değeri, kardeşliğimizin tercümanıdır. Türkçemiz Türk milletinin aziz ve yaşayan bir servetidir. Bu servet israf edilir, yağmalanır, zayıflarsa adımız anılmaz, anılarımız yaşayamaz.

Ağrı Diyadin Belediyesi'nde indirilen bölücü tabelayı tekrar astırıp Kürtçe bizim dilimizdir diyenler, aslında Türkçe'ye zulmedenlerdir.

Türkçe yemin, Türklük namustur. Türkçe'nin yanına mahalli dillerin yerleştirilme çabalarına inatla devam edilmesi yanlıştır, günahtır, vebaldir, hatta millete kast etmektir.

İzmir Karşıyaka'da işgüzar ve densiz bir okul müdürü çıkmış Andımızı okuyan çocuklara, dingonun ahırı mı burası diyor? Soruya bakar mısınız?

Söz konusu müdür kendisini ahırda hissedebilir, bence mahsur yoktur. Ancak çocuklarımız okuldadır, Andımızı Türkçe okumak istemektedir.

Unutmayalım, gördüğümüz rüya Türkçe'dir, ülkülerimiz Türkçe'dir, ülkemiz Türkiye'dir, hepimizin umut ve ufuk sancağı ise Türk milletidir.

Dünyayı Türkçe kavrayacağız, hadiselerin kalbine Türkçe bakacağız, Türkçe'yi mukadderat bilip, ilelebet bir vefa ve sevda nişanesi göreceğiz.

Türkiye'nin bugünkü sorunlarından kurtulması için Türkçe pusula olmalı, çağın satırları Türkçe okunmalıdır.”

Var mı bu açıklamanın altına imza atmayacak Türk?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa ÖNDER Arşivi
SON YAZILAR