BUNDAN SONRASI LAYLAY LOM!
Kardeş kavgasından, miras “dükkân”ı ele geçirme savaşındaki abla ve ağabeylerin tebalığından, küfür, hakaret, aşağılama, hor görme, birbirini kırma heyulasından kurtulun hele…
Aylardır otobüs koltuklarında o şehir senin bu şehir benim dolaşıp durmanın yorgunluğundan bıkmadınız mı, dinlenin hele…
Hele bir soluklanın ağalar, nefes alın, olan bitenin telaşından farkında değilsiniz anlaşılan…
Yazdık çizdik, altını küfürle doldurdunuz, partiden atma tehditleri yazdınız…
Bakın boşuna bütün debelenmeniz…
Keşke seçimlerde bu enerjinizi harcasaydınız…
Neyse boşverin!
Dünden beri balıktayız…
Oh be, dünya varmış!
Attık oltamızı deryaya, “balık” bekliyoruz, arada bir oltayı tıklatanları görünce “oh be” dedik, “Derya ne güzel, hava ne güzel, hürriyet ne güzel!”
“Birinci ağız”dan bizi müjdelerle keyiflendiren “haber”den sonra, “yandı gülüm keten helvalar” diye sevinç, mutluluk, huzur ve huşu ile attık kendimizi deryaya…
Mis gibi hava, mavinin her renginde sular, kıyıda çamlar, eteğinde kumsal…
“Olta ile balık avı” marifet ve sabır işidir…
“Kıyı”dan da avlanırsınız, tekneden de…
“Birinci ağız”dan aldık haberi…
Ablalar, abiler, eskiler, reisler, delegeler, muhalifler ve sempatizanlar, genel merkezciler, genel başkanın etrafındaki çember, mahkeme, karar, liste, kurultay, hepsi kördüğüm!
Bir iğne ile patlatılacak kocaman bir balon üretmişlerdi aylardır…
“B Planı”, “Beşinci parti” falan filan… Yolda…
Boşverin gerisini…
Biz “balık”tayız! “Olta”ya takılacak balık bekliyoruz, belki “levrek” olur belki “balon balığı”…
Ama iyi ve kaliteli yem taktık iğnelere… En kurnazı bile hayır diyemez…
Bu “hava”da, bu “derinlik”te bir olta yetmez o balıklara…
Kasnağa bağlı ballı bir Kıbrıs oltası da şart… Koyuvereceksiniz deryaya, oturup çamların gölgesinde mangalı yakacaksınız…
Gerisi keyf, gerisi heyecan, gerisi lezzet…
Yahu boşverin ablalarınızla, ağabeylerinizle otel lobilerinde fiskosu, gidin evinize dinlenin… Medyanın yalanlarına, şirketlerin anket balonuna kanmayın, kırmayın boş yere birbirinizi…
Siz bizi dinleyin, emeklerinize yazık, ikbal beklentili düşlerinizden uyanın, savrulmayın sağa sola, ona buna “adamın dibi” yağcılığına son verin…
“Düşünme yetinizi” de mi ablalarınıza, ağabeylerinize bıraktınız be dostlar; “adamın dibi”nin anlamı nedir, çözemediniz mi?
Boşverin seçimsiz meydanları, boşverin “kargo paketi” gibi ordan oraya dolaştırılmayı…
Gelin siz bizi dinleyin, gelin deryaya…
Atın oltanızı, bekleyin takılacak balıkları…
Biz “birinci ağız”dan aldık muştuyu…
Heyecanlandınız, “iktidar” olacaktınız, birileri Başbakan, birileri genel başkan yardımcısı, vekil, delege falan olacaktı, uyarmadı demeyin, hayallerinizi dizginleyin, hayata dönün…
Daha ne diyelim? Hala anlamadınız mı?
Hala ablanız, abileriniz için oraya buraya afiş mi astırıyorsunuz? Etmeyin, bu enerjiyi, bu paraları önümüzdeki seçimlerde MHP’ye harcayın…
Eve dönün, toplayın çoru çocuğu, doldurun sepete erzağı…
Balığa çıkın balığa… Ama “gölet”e değil, “çay kenarı”a değil…
Deryaya gelin…
Nefes alın, hayata dönün, gerçeğe dönün…
“Tatlı bir rüyaydı be” deyiverin!
Yahu hala anlamadınız mı, “birinci ağızdan muştu” diyorum…
Eh siz bilirsiniz… Sonra demedi demeyin!
Bundan sonrası laylay lom!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.