ŞÖHRETLERİN TESETTÜR YAĞMASI
Televizyonlar sadece reyting uğruna ne kadar medya maymunu, ucube varsa ekrana taşıyor. Ortalık şarlatan dolu. Önüne gelen tarih, din ve dil üzerine ahkâm kesiyor. Sorsanız “araştırmacı”, sorsanız “uzman”... Hele hele din üzerinden şöhret cilalayanlar, özellikle “kadın” konusunda insanı çıldırtan açıklamalar yapıyor. Şirret, kural tanımaz, toplumun ahlâk kuralları, gelenekler umurlarında değil... İslam diye, “kadından imam olur mu, sakız çiğnemek orucu bozar mı, kadın cenaze namazı kılabilir mi, kadın cumaya gider mi, çok eşlilik İslam’da var mı?” sorularıyla milletin oyalandığı devirdeyiz. Kaçak otel işletip büyük rakamlarla çıktıkları ekranda millete vaaz veren profesörlerin, yolsuzluğu hırsızlık saymayan ilahiyat hocalarının baş tacı edildiği devirdeyiz. “Cinsel ilişki namaz kılmaktan da önemlidir” diyen allame dinci köşe yazarları, “Cinsellik bir ibadettir” vecizesi ile ünlü, kocasına arkadaşını teklif eden ve Yahudi şeriatı isteyen muhafazakârların yaşam koçlarının çıktığı devirdeyiz. Başörtülü kadınlara hitap eden derginin tesettürlü kapak kızı yarışması ve dansözlü tesettür partisi organize ettiği muhteşem devirdeyiz. İslam diye madrabazların ekranda yarı çıplak kadınlarla Said-i Kürdî’yi ve Mehdi’yi irdelediği, başını örttüğü için Cemaatçi-Paralelci olarak AKP tarafından linç edilmeye kalkılan üniversite rektörlerinin devrindeyiz. Günün 24 saati halkın gözü önündeki şarkıcı, sunucu, gazeteci kadınların, devrin şartlarına uygun turistik Umre gezileri, dönüşlerindeki eski hamam eski tas magazin hayatları ibretlik! Emine Şenlikoğlu, Nihal Bengisu Karaca, Büşra Erdal, Ayşe Böhürler, Hilal Kaplan, Esra Elönü, Habibe Ayvacı gibi çarşaflı veya sıkmabaş türbanlı kahramanları var. Dinci bir yazarın “Başları örtülü çıplaklar”ın revaçta olduğu devir! Peygamberimizin yasakladığı deve hörgücü gibi başar, bedevi kılığında örtüler, cıcığı çıkarılmış makyajlar, altta strec çorap veya kot pantolonlar... Atatürk’ten nefret eden Esra Elönü’yü "dandik tesettür" açıklamasıyla fırçalayan Şenlikoğlu, örtünen kadınların tesettürünü “Şer'î tesettür, şeytanî tesettür" diye ikiye ayıran ve "Türkiye İslamcıları tesettürün de cılkını çıkartmışlardır." diyen Eygi gibi “İslamcı” yazarlar. Mısırlı Kadir gibi başında fes, sırtında hırka ve boynunda kıravatlı deliler görmüştük ama çarşaflı kıravatlı zırdeli görmemiştik, o da oldu! Habibe Ayvacı diye bir kadın... Beyaz bir çarşafın içinde ama yüzü boya küpü! İslam ancak bu kadar sulandırılabilirdi. Yılbaşı kutlamaya haram fetvası verip domuz eti satışını serbest bırak, yolsuzluğa hırsızlık değildir de, zinayı meşrulaştır, muta nikâhına meylet, her tarafa cemaatsiz gösteriş camileri inşa et, “kadından imam olur mu” ile cebelleş! Siyasetin bu kadar inançla oynadığı devirde, oy uğruna adamın birine “Annem gibi kokuyorsun” pankartı açacak kadar delirmiş, “G...nün kılıyım” diyebilecek kadar edebi tükenmiş Müslüman kadınları ortalıkta. Din simsarı şöhretli kadınlar türedi. Kimi ailelere koçluk yapıyor, kimi Müslümanlara fetvacı, kimi AKP yağdanlığı... Din değiştire değiştire fırıldağa dönmüş şarkıcı ve mankenler bile nemalanmanın yolunun inanç sömürüsü ve tesettürden geçtiğini kavradılar! Son illizyonist şarkıcı Niran Ünsal, tesettürlü fotoğraflar yayınlayıp Padişah’ın desteğini alıyor; “Araf”tan şöhret arayan Tuğçe Kazaz, “namaz kılarken rükûda yaptığı hareketin bel ve boyun ağrılarına iyi geldiğini” kavrayarak hidayete(!) erenlerden! Bütün bunlar olurken de kadınlarımız cahiliye devrindeki gibi işkence ve katliamlara maruz kalıyor. Beyaz çarşafın üzerine kıravat takan makyaj küpü zırdeli, televizyonda “Kadından imam olur mu” tartışmasında... Tesettür bile rantiye kapısı oldu, Allah sonumuzu hayr etsin! Mustafa ÖNDER [email protected]
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.