YENİ TÜRKİYE’NİN YENİ İNANCI!
İslamiyet’te “ruhban sınıfı” yoktu, bu sırmalı cüppeli Diyanet görevlileri, bunca mal mülk, milyarlık araçlar, okkalı bütçe ne ola ki?
Maliye bakanının “çerez parası” dediği milyarlık makam aracına biniyorlar.
Milletin yaptığı camilerde görev yapıp milletin yaptığı lojmanlarda oturuyorlar, Müftülükleri müstakil binalarda hizmette… Maaş bütçeden!
2016 bütçesi 6,4 milyar lira… Vakıflar, şirketler ve yaklaşık 150 bin personel...
65 bin okula karşılık, 85 bin camisi olan ülkeyiz.
Sayıştay, 2014’te DİB’in 23 milyon lirasının nereye gittiğini sormuştu.
Günde 5 vakit namaz, haftada bir Cuma, yılda bir ay teravih, 12 ay maaş…
Millet sünnetinde parayla mevlit, hediyeyle dini nikâh, sonrası ticarethanede…
Hala akıllara durgunluk veren fetvalar, başına sarık, sırtına cüppe giyen meczupların cirit attığı ülkeyiz ama…
Camide siyaset kürsüsü kuran gaflet, devlet büyüklerine peygamberlik yakıştıran cehalet, laik devlete halifelik taslayan siyaset hala bu ülkede!
Geçenlerde DİB’in, internette İblis’i çıldırtacak “Öz kızını öperken şehvet duymanın nikâha etkisi olur mu?” sorusuna verdiği cevap akıllara zarar: “Babanın öz kızını öperken şehvet duyması durumunda bazı mezheplere göre nikâha bir etkisi yoktur. Hanefilere göre ise, kızın annesi babaya haram olur!”
Adalet Bakanı edindikleri alışkanlıkla hemen “paralel kumpası”na bağladı skandalı!
“Faiz haram” deyip personelinden faiziyle parayı geri isteyen kurumdur DİB.
Diyanet’in Frankfurt’taki görevli imamı, 7 Haziran seçimlerinde mükerrer oy kullanırken yakalanmıştı.
Ya İstanbul’da Çamlıca’ya dikilen devasa ve şaşaalı camiye ne demeli?
Bu “gösteriş” neye, kime karşıdır?
Bu Cüppeliler, Adnan Hocalar kimdir?
Bu televizyonlarda ahkâm kesip duranların liyakati, kaynakları nedir, denetleyip halkı bilgilendirmek kimin görevi?
Hayvanat Bahçesi müdürünün TÜBİTAK’a, tekstil mühendisinin ÖSYM’ye atandığı akıl tutulmasında bir devirdeyiz.
Erkek çocuklarına tacizden tutuklanan müdürler peydahladı.
Kumarhaneleri kapatıp, zinayı serbest bırakan, iddia, sayısal, süper, on numara, şans topu oynatıp Milli Piyango satan ve yine devlet kurumu olan DİB’e, “Milli Piyango ve Şans oyunları Haramdır. Bu yollarla kazanılan paralarla yapılan hayır işleri geçersiz sayılır” fetvası verdiren devletiz.
21.yüzyılda falcıya, medyuma vergi karnesi veren devlet, ekranlarda el çizgilerinden gelecek okuyan müneccimlere ihtiyaç duyan cehalet…
Şehit yakınlarının feryatlarını “taşkınlık” sayan başı Acem sıkmalı havuz gülü yazarlar…
Sokaklarda cinayete kurban giden devletin koruyamadığı yüzlerce kadın…
Komşudaki iç savaştan kaçan kardeşlerine kucak açıp fuhuşa sürükleyen, mendil sattıran ve Üzmez gibi sapıkları koruyan ülkeyiz biz.
Yarı çıplak makyaj küpü kızların hocanın önünde şakır şakır oynatıldığı ülke…
Öz kızını kucağına alınca tahrik olan din adamlarının ülkesi…
Görüyoruz, bir avuç sakal bırakmışlar, namaz kılıp oruç tutmaktalar ama “yolsuzluk hırsızlık değildir” diye fetva verip Müslümanları aldatıyorlar.
“Yetişkinlerin ‘aydınlık’tan korkması bir trajedidir” diyor bir düşünür, bu millet parasıyla saltanat süren DİB’in yaydığı bu karanlık nereye kadar, nereye kadar bu DİB Külliyesi’nin şatafatı?
İmam-Hatiplileri
Diyanet’in yeni fetvasına göre, mecbur kalmadıkça yapılan kürtaj, “cinayet” demek. Kürtaj yaptıran da, bunun karşılığında ya 5 deve bağışlayacak ya da 212 gram altın (21 bin lira) verecek.
Çocuk gelinlere fetva verenler, “nişanlılıkta çftlerin el ele tutuşması ve yalnız kalmaması gerekir” diye açıklayan yine DİB’ti.
Başkan, bir ara BM’de demişti ki; “Kadına karşı şiddetle uğraşacağınıza önce insanlığa karşı cinayetleri önleyin!”
O Başkan, Gaziantep’te Türkçe-Arapça eğitim verecek üniversite kurulmasını istedi Arabistan’da. Peki yüzlerce İmam-Hatip Lisesi, onlarca İlahiyat Fakültesinin işi ne?
“Alevilerle evlilik caiz mi” sorusuna “Müslüman olanla evlenilir, Müslüman olmayanla evlenilmez” cevabını vermişti.
İyice siyasileşen bu Diyanet bir fetvasında, “Kefen olarak kullanılacak bez, çok basit ve adi veya çok pahalı olmamalı, ölünün mal varlığına uygun olarak alınmalıdır” bile dedi.
Müslüman kadınların “O beni istesin kendimi ikram ederim” diye devlet yetkililerine seslendiği devirdeyiz, bu yeni Türkiye’nin inancı da mı yeni? Nasıl bir İslam bu? Müslümanları nereye götürüyor bu kafa? Biri bize açıklayabilir mi?
Bu kaçıncı skandal, “din” adına görev yapan kurumun başı “istifa etme”yi bilmiyor anlaşılan?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.