AİHM, terörist aklama merkezi
Türkiye üzerinde hangi karanlık hesapların yapıldığı, nasıl bir kuşatmaya alınmak istendiğinin son örneği AİHM’nin Selahattin Demirtaş’la ilgili skandal kararıdır. Bu kravatlı terörist, sanki balık tutarken veya legal, meşru siyaset yaparken yakalanıp cezaevine konulmuş gibi bir muameleye tabi tutuluyor. Oysa, bu terör başının işlediği suçların sadece bir tanesi, Avrupa’nın herhangi bir ülkesinde meydana gelse akla gelebilecek en ağır cezayı vermekle kalmaz, bir de her kimle ilgi ve alakası varsa, alayını toplar analarından doğduğuna pişman ederler. Bu da yetmez, kanunlarını anında değiştirir, bir daha bu tür suçların işlenmemesi, işlenirse anında karşılık verilmesi için her türlü tedbiri alırlar. Bugüne kadar hep böyle oldu ve örneklerini defalarca yaşadık. Siz Avrupa ülkesini de geçtik dünyanın herhangi bir yerinde, devlete isyan çağrısı yapan birinin görmezden gelindiğini duydunuz mu? Bu çağrıyla sokakların kan gölüne döndüğü, evlerin, iş yerlerinin ateşe verildiği, Yasin Börü gibi gençlerin hunharca katledildiği bir sonuç ortaya çıkmıştır. Bunun hesabını dünyada sormayacak bir tek ülke gösterebilir misiniz?
SUÇLARI SAYMAKLA BİTMİYOR
Selahattin Demirtaş denilen kravatlı teröristin suçları bu kadarla da bitmiyor. Daha önce defalarca yazdım. Bu teröristin doğrudan Kandil katillerinden emir aldığı tespit edilmiştir. PKK terör örgütüne yardım ve yataklık yaptığı kendi beyanları ile sabittir. Selahattin Demirtaş’ın niye tutuklu olduğunu, hazırlanan iddianamede neler bulunduğunu defalarca yazdım, bir defa daha hatırlatayım: TBMM’deki faaliyetlerinde tamamen PKK’nın elebaşlarının emirlerine göre hareket etmiştir. PKK’nın kongresinde siyasi alan sorumlusu olup, yapılandırmada 21’inci sıradadır. 6-8 Ekim olaylarının baş sorumlusudur. “PKK sizi tükürüğüyle boğar. PKK/PYD özgürlük savaşçısı. Biz, PKK’yı terör örgütü olarak tanımlamıyoruz. TSK kaybedecek, PKK kazanacak. PKK’lıların cenazesine gitmeyen HDP’li milletvekilleri hakkında soruşturma açacağım. Kürdistan’ın yönetim modelini tartışacağız. Artık gelecek yüzyılda Kürdistan kurulacak. Başkan Apo’nun heykelini dikeceğiz” diyen bir teröristtir. Devlete meydan okuduğu, ihanet ettiği, terör örgütünden talimat aldığı, sözcülüğü ve savunuculuğu yaptığı için Anayasa ve kanunlarımızın gereği olarak yargılanmaktadır. Bu teröristin suçlu sayılması için daha ne olması gerekiyor? Demirtaş denilen teröristin siyaset yapıyor olması, bu suçları ortadan mı kaldırıyor?
AİHM’NİN KARARI TERÖRE DESTEKTİR
İspanya Yüksek Mahkemesi, Batasuna’yı kapatırken; “Şiddetin kınanmasının reddedilmesi ve bunun terörizme örtülü bir destek anlamına geldiğini” gerekçe göstermiştir. Batasuna avukatlarının AİHM’ye yaptığı itiraza, “Karar doğrudur, sözleşmeye aykırı değildir” cevabı verilmiştir. Benzer örnekler Yunanistan’da, İtalya’da, Fransa’da da yaşanmıştır. Herhangi bir Avrupa ülkesinde şiddetin kınanmamasını bile teröre destek için yeterli gören AİHM, nasıl oluyor da sıra Türkiye’ye gelince, bırakın kınamayı yaptıklarıyla, sözleriyle bizzat terörün kendisi olan birini nasıl temize çıkarıyor ve salıverilmesini istiyor? AİHM üstelik de bunu iç hukuk yolları henüz tükenmediği için yetkilerini aşarak yapıyor. Bunu çifte standartla izah etmek bile mümkün değildir, bu açık şekilde teröre ve terörizme destektir.
BU KARAR YOK HÜKMÜNDEDİR
Söz konusu Türkiye olunca AİHM bütün ciddiyetini, samimiyetini, hukuku bir kenara bırakıyor ve doğrudan terörü aklama merkezine dönüşüyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararı her anlamda bir skandaldır ve terörü korumak ve kollamaktır. Terörü öven, terör saldırılarını provoke eden, tescilli bir bölücüyü siyaset maskesiyle aklamaya kalkmak kepazeliktir. AİHM inandırıcılığını kaybetmiş, ahlaksızlığın, hukuksuzluğun zirvesine çıkmıştır. Bu karar, Türk yargısına ve dolayısı ile Türk milletine hakarettir. Bunu anlamamız da, görmezden gelmemiz de, kabul etmemiz de mümkün değildir. Dolayısı ile AİHM kararı yok hükmündedir. Nitekim, Sayın Cumhurbaşkanı da benzer bir değerlendirmede bulunmuş ve AİHM denilen kurumun, hukuku bir kenara bırakıp kendi adamlarını koruma telaşına düştüğünü söylemiştir.
TERÖR SEVİCİLERİ NE YAPACAĞIZ?
Demirtaş’ın salıverilmesini isteyenlerin kimlere güvendikleri ve nerelere mesaj verdikleri de bir defa daha ibret verecek şekilde ortaya çıkmıştır. CHP ve yancılarına Bülent Arınçgillerin de eklenmesi aslında nasıl bir tuzakla, nasıl bir ihanetle karşı karşıya olduğumuzu da net şekilde belgelemektedir. Hatta Kemal Kılıçdaroğlu teröristlerle ittifak yapmayı da yeterli görmemiş, organ ve uyuşturucu mafyalarına da kol kanat germiş, onları meşrulaştırmak için akıl, izan, vicdan ve ahlak ölçüleri ile izahı mümkün olmayan bir çağrı yapmıştır. Kelimenin tam anlamıyla sözün bittiği yerdeyiz. AİHM’nin kararlarını tanımayız, kepazeliklerini yüzlerine vurur, hadlerini bildiririz. Ama içimizdeki bu terör sevicileri, bu ihanet merkezlerini ne yapacağız? En ağır, en ciddi ve en ivedi sorunumuz aslında budur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.