Siyaset, Türk Ordusu ve YAŞ Kararları
2007’’de TSK’ye ve Türk Milliyetçiliği’ne hasar vermek maksadıyla alçakça ortaya atılan “Ergenekon” ve ardından Balyoz, Kafes, Casusluk ve Fuhuş Davalarıyla TSK bitirilmek istendi. Deniz Kuvvetlerine öyle bir darbe vuruldu ki, gelinen günde sanki oramiral “yokmuş” gibi, bir koramiral Deniz Kuvvetleri Komutanı yapıldı. Hadi Balyoz, Kafes vs FETÖ işiydi, bu anlaşıldı. Bir oramiral, tecrübeli 2 koramiral varken, Deniz Kuvvetlerine neden gene vuruldu?
Üstelik teamüllere göre ve hatta liyakata göre Deniz Kuvvetleri Komutanı olması beklenen, bu görev için Saha Komutanlığı, Kuvvet Kurmay Başkanlığı ve Donanma Komutanlığı da yapmış bulunan Veysel Kösele’nin üzeri neden çizildi. Kösele ki, FETÖ’cülerin üzerinde en çok durduğu bir komutandı. Hatta “Fuhuş ve Casusluk” davası sebebiyle, Koramiral rütbesinde, Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı iken 9 gün süreyle tutuklanmıştı. Yani alenen FETÖ karşıtıydı! Belli ki üzeri liyakat sebebiyle değil, siyaseten çizilmiş!
Diğer koramirallerden Hasan Uşaklıgil ve devre arkadaşım Serdar Dülger’i de iyi tanıyorum. Şayet Kösele’nin üzeri çizildiyse, bunların taksiratı nedir? Yoksa AKP iktidarı artık Türk Silahlı Kuvvetlerinde “Liyakat değil, sadakat esas olacak!” diye yeni ve gelecekte hem Türk Ordusu, hem de milletimiz için zararı olabilecek bir yol mu izleyecektir?
Şunu anlaşılabilir: Tüm demokratik ülkelerde genellikle genelkurmay başkanları hükümet (savunma bakanı) tarafından seçilir. Hatta az da olsa bazı ülkelerde kuvvet komutanları da iktidarın istediği kişilerdir. Bu, tıpkı bakanlıkların müsteşar ve müsteşar yardımcısı seçmeleri gibidir ve mantıklıdır. Ama bu liyakat, tecrübe (komutanın askeri geçmişindeki yapmış olduğu etkin görevler), beli seviyedeki rütbeye erişimi olanlar arasından seçimle yapılabilir.
Şimdi biri çıkıp da “Biz Türk usulü” yapıyoruz diyebilir! İyi de askerliğin de kendi prensipleri var. Bugün oramiral varken tecrübesi nispeten az bir koramirali kuvvet komutanı yapan zihniyet, yarın yeni bir tuğamiral/tuğgenerali de kuvvet komutanı yaparsa ne olacak?
Dünyanın tüm gelişmiş ülkelerinin askeri, iç güvenlik ve istihbarat kurumlarında liyakat ve tecrübe dikkate alınır. Çünkü bu kurumların başına getirilen kişiler, o makama ulaşıncaya kadar adım adım ve pek çok musibetten ders çıkararak ilerlemişlerdir. Üstelik sık eğitimlerle bilgi ve görgüleri tazelenerek…
Öte yandan YAŞ’a bakanlar bakan panayırı var sanacak! FETÖ darbe girişiminden sonra belirlenen YAŞ’ta Başbakan, Genelkurmay Başkanı, Başbakan yardımcıları (şu an 5 bakan), Adalet Bakanı, Dışişleri Bakanı, İçişleri Bakanı ve Milli Savunma Bakanı ile kuvvet komutanları oldu. Bu kadar bakanın YAŞ’ta ne yapacağını bilen varsa bize de söylesin!
Acaba diğer bakanlıklara müsteşar ve müsteşar yardımcısı atarken, MİT, KGT müsteşarlarını atarken, Emniyet Genel Müdürü atanırken, YÖK üyeleri belirlenirken, rektörler belirlenirken bu kadar çok sayıda bakanın dahli var mıdır? Bir yanlışı düzeltelim derken yeni yanlışlar neden?
Hadi diyelim ki Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının belirlenmesinde görüşleri alınabilir. Ama albaydan general/amiralliğe terfi edecek subayların terfi ve atamasında başbakan yardımcılarının, adalet bakanının, içişleri bakanının, dışişleri bakanının ne işi var? Acaba diğer bakanlıkların genel müdürleri, hatta daire başkanlarının seçiminde 10 bakanın da tercihi var mı? Türk Silahlı Kuvvetlerine duyulan “güvensizlik” neden?
Acaba FETÖ’yü semirtenin TSK olduğu mesajı mı verilmek isteniyor? Oysa FETÖ’cülerin varlığı devletin tüm bakanlıklarında ve güvenlik kurumlarında aleni olarak bilinirken, sadece TSK’de bukelemun gibi renk değiştirmişlerdi. FETÖ mensubu olduğundan en ufak kuşku duyulanlar da YAŞ kararı ile atılmışlardı. Yani AKP iktidarının sıkça söylediği gibi “Alnı secdeye değiyor” diye peşin hükümlü davranmamış, göz göre göre aldatılmamıştı…
Son Söz: Siyasetin eli TSK üzerine bu kadar derin uzanırsa, her bakanın ve milletvekilinin önünde takla atan subay ve komutanlar görebiliriz. İstenen ülke savunması mıdır, yoksa iktidara biat ordusu mu? Maksat biat ordusu ise, Balkan Harbi’nde bunun acısını yaşamıştık…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.