Dün ''Türkeşsiz Türk Milliyetçiliği'', bugün ise ''MHP'siz TBMM'' oyunu!

Yazıma merhum Başbuğ Alparslan Türkeş'in tarihe not düşmüş anlam dolu şu sözü ile başlamak istiyorum. Başbuğ Alparslan Türkeş diyor ki; ”Türk Milletine Bizans‘dan geçme bir hastalık vardır. Gevşeklik, lâubalilik, dedikodu, fitne, fesat, terbiyesizlik, birbirini beğenmemek, sır saklayamamak, rastgele lâf söylemek…Bu hastalık sizde de var. Bu hastalığı tedavi etmeniz lâzımdır. Bu hastalığı tedavi edmezseniz, kendinize yol seçiniz. Milliyetçi Hareket’te bir saniye daha fazla kalmayınız. Benimle dava arkadaşlığı edecekseniz, her şeyden önce vasıflı Türk olmaya mecbursunuz. Türk Milletini batıran, Bizans’ı batıran, Osmanlı İmparatorluğunu batıran hastalık budur.”

 

Başbuğ Alparslan Türkeş Türkiye'de ajanların cirit attığını, fitne ve fesat odaklarının rahat durmadığını, şer güçlerin Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve büyük Türk milleti üzerinde olduğu gibi MHP ve Ülkücüler üzerinde de senaryolar üretilerek kirli tezgahların yapıldığını zaman zaman dile getirmiştir.

 

Nitekim Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ve büyük Türk milleti'nin birliğini ve dirliğini yıkma niyetine olan şer odaklarının önündeki tek engel Başbuğ Alparslan Türkeş ve MHP idi. Bu sebeple MHP'yi yıpratmak, özünden kopartıp saptırarak sıradan bir siyasi parti konumuna getirmek, kontrol altına alınıp daha sonra tasfiyesi sağlanmak isteniyordu. Bunun için Başbuğ Alparslan Türkeş'in MHP'den koparılmak amacı ile "Türkeşsiz Türk Milliyetçiliği" propagandası başlatıldı.

 

''Fikir ve siyaset mücadelemizi, birbirimizi incitmeden, yalan ve iftira bataklığına düşmeden, kibir ve çıkarcılıkla kirlenmeden, TÜRK TÖRESİ'nin icapları ve İSLAM AHLAKI'nın dışına çıkmadan yürütmeliyiz.'' diyen merhum Başbuğ Alparslan Türkeş'in bu sözüne aykırı hareket edenler, yine Başbuğ Alparslan Türkeş'in deyimi ile fitne ve ihanet odakları olan kesim 1987 tarihinde de rahat durmamış, ayrılık tohumları serpmişlerdir.

 

Cezaevinden çıktıktan sonra ve 1987 tarihinde siyasi yasakların kalması ile tekrar resmi olarak aktif siyasete kaldığı yerden devam eden Başbuş Alparslan Türkeş, o dönemlerde ''Türkeşsiz Türk Milliyetçiliği'' probagandası yapılmaktaydı.

 

''Türkeşsiz Türk Milliyetçiliği'' probagandası yapanlar, iftiraları ile fitne saçanlar 1987 tarihinde Avrupa'da Avrupa Türk Federasyon'undan ayrılıp Avrupa Türk İslam Birliği'ni (ATİB) kurmuşlardır.

 

Başbuğ Alparslan Türkeş'in öncülük ettiği ve manevi kuruculuğunu yaptığı Avrupa Türk Federasyon'u bölme girişimleri ile kurulan ATİB, kurulması art niyetle yapılmış ve kuranlar ise Başbuğ Alparslan Türkeş'e karşı edep ve terbiye dışı söylemlerde bulunmuşlardı. Dönemin siyasi iktidarı ANAP ve dönemin Başbakanı Turgut Özal ATİB'in kongrelerine ve derneklerine büyük ilgi duyması ise ayrıca değerlendirilmesi gereken önemli hususlardan biridir.

 

Fitne ve ihanet odakları sadece Avrupa'da değil, Türkiye'de de devam etmiştir.

 

MHP'de önemli görevler üstlenmiş ve en önemlisi Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı'nı yürütmüş olan Muhsin Yazıcıoğlu üzerinden ayrık tohumları serpilmiştir.

 

Muhsin Yazıcıoğlu 1991 seçimlerinde MHP'nin tek başına seçime girmesi gerektiği yönünde görüş belirtmiş olsada Başbuğ Alparslan Türkeş'in aldığı insiyatif sonucunda MHP RP ve İDP ile yapılan seçim ittifakıyla %10'luk seçim barajını aşarak TBMM'de 19 Milletvekili elde etmiştir.

 

Başbuğ Alparslan Türkeş'in aldığı insiyatif ile 1991 tarihindeki genel seçimlerinde MHP'nin başarısı, TBMM'de 19 Milletvekili ile temsil edilmesi Türkiye genelinde ciddi yankı uyandırmış ve ''Bozkurtların Dirilişi'' olarak ifade edilmişti.

 

MHP'nin TBMM'de 19 Milletvekili ile temsil edilmesi Milliyetçi Ülkücü hareket açısından büyük bir başarı idi. Başbuğ Alparslan Türkeş'in insiyatifi ile elde edilen MHP'nin başarısı, daha sonra izlenecek yol haritası ile Türkiye Cumhuriyeti Devletine ve büyük Türk milletine sunacağı katkılar bazı kesimleri tedirgin etmekteydi. Nitekim MHP'nin gözle görülür yükselişi şer odaklarını korkutmuş, farklı senaryolar ile Milliyetçi Ülkücü hareketin üzerinde yeni oyunlar tezgahlanmıştı.

 

Daha sonra MHP'nin gözle görülür yükselişi ne hikmetse iç çekişmeler ile gölgelenmiş ve durdurulmuştur. Türkiye'nin 1992 yıllarındaki çalkantılı dönemlerinde MHP'nin güçlü olması gerekirken iç çekişmeler ile Ülkücü hareket ciddi derecede yıpratılmaktaydı. Aslında yapılmak istenende buydu.

 

Nitekim 7 Temmuz 1992 tarihinde Muhsin Yazıcıoğlu ve grubu MHP'den istifa etmişlerdir. 29 Ocak 1993 tarihinde ise Muhsin Yazıcıoğlu ve grubu Büyük Birlik Partisi’ni (BBP) kurmuşlardır. MHP gibi köklü bir fikir hareketinin kendine ait Genel Merkez binası yok iken yani kirada iken, yeni kurulan BBP'nin kendine ait Genel Merkezi bulunmaktaydı. Zaman zaman akıllara ''yeni kurulan BBP'nin hangi maddi kaynak ile kendine ait Genel Merkezi oldu'' diye sorular takılır.

 

Ne tesadüftür ki, dönemin Cumhurbaşkanı ANAP kökenli Turgut Özal'dı.

Yine ne tesadüftür ki, 1991 genel seçimlerine MHP'nin tek başına girmesi yönünde görüş belirten Muhsin Yazıcıoğlu, 29 Ocak 1993 tarihinde kurduğu BBP 24 Aralık 1995 tarihindeki 20. dönem Milletvekilliği genel seçimlerine ANAP ile seçim ittifakı yaparak TBMM'ye girer ve Sivas'tan Milletvekili seçilir.

 

Peki, ya bugün? Gerek Avrupa'da, gerekse Türkiye'de yine fitne ve ihanet odakları boş durmamıştır!

 

Bugün ise Liderimiz Devlet Bahçeli üzerinden MHP yıpratılmak ve ''MHP'siz Türkiye'' oluşturulmak istenmektedir. MHP'siz Türkiye, ilerleyen yıllarda bölünmüş ve parçalanmış Türkiye anlamı taşımaktadır. Bu yüzdendir ki, siyasi iktidar AKP'ye ve Erdoğan'a yakın olan havuz basın ve medyası en az 10 yıldır ''MHP baraja takılacak'' algısı oluşturmak ve MHP'yi baraj altına itmeye çalışmaktadır. Ancak hiçbir zaman bu hain emeline ulaşamamışlardır.

 

MHP içinde cereyan eden Olağanüstü Kurultay tartışmaları, sözde MHP'de adaletin ve demokrasinin olmadığını, hatta böyle gittiği takdirde önümüzde ki seçimlerde MHP'nin baraja takılacağını ifade edenler kime hizmet ettiklerinin farkındalar mı? Demin yukarda size tarihten somut örnekler göstererek konuyu anlattım.

 

MHP'nin geleneğinde ''Olağanüstü Kurultay'' olmadığı halde bu geleneği CHP'ye özenerek inşa etmek demek, gelecekte MHP'nin sıradanlaşmış bir parti ve iç çekişmeler ile vakit kaybederek yıpranmış bir MHP demektir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve büyük Türk milleti uçurumun kenarında düştü düşecek bir pozisyonda iken, geleceğin teminatı ve sigortası olan MHP'yi yıpratmak hangi niyeti taşıdığı iyi anlaşılmalıdır.

 

MHP Lideri Devlet Bahçeli bey'in de dediği gibi; ''MHP'siz siyaset Türksüz vatan demektir, MHP'siz siyaset Vatansız Türk demektir, MHP'siz siyaset, Türkiye Cumhuriyeti'nin kefenlenmesi Türk tarihinin sökülüp atılması demektir.''

 

Almanya/Duisburg şehrinde bulunan bir dernek ATİB gibi fitne saçması, her defasında çeşitli bahanelerle ezelden beri MHP'yi sert eleştirmesi hangi niyeti taşımaktadır? Bu derneğin Almanya Türk Federasyon ile hiçbir resmi bağı bulunmadığı halde Avrupa'da yaşamakta olan Milliyetçi Ülkücü hareketin adına beyanatta bulunma hakkını kim verdiğini sormadan edemiyor insan.

 

Gazetemiz Ortadoğu'da yayımlanan ''Hatalar ve Değişim Türküsü!'' başlıklı yazımı sosyal medyada paylaştığımda altına yorum yapıldı ve yorumu yapan şahıs Türkiye'de Milliyetçi Ülkücü çizgisindeki(!) bir internet sitesinin imtiyaz sahibi. Gerek kullandığı üslup, gerekse yaklaşımı oldukca bozuk ve iticiydi.

 

Daha sonra görüyorum ki, bu şahsın sahibi oldu internet sitesi ''Balgat ŞOKTAN KURTULAMIYOR.. Avrupa'daki Ülkücüler MHP'de değişim olmalı.'' başlığında bir haber yayımlıyor. Habere tıkladığımda demin belirttiğim Almanya/Duisburg şehrinde ki fitne odağı haline gelen bir derneğinin sekreteri açıklaması çıkıyor karşıma. Haber öyle yapılmış ki, Avrupa'yı veya Almanya'yı tanımayanlar haberi okuduğunda böyle birşeyin var olduğunu sanacak.

KÜLLİYEN YALAN! Avrupa Ülkücü Türk Milliyetçileri adına söz sahibi sadece ve sadece Avrupa Türk Konfederasyon ve bünyesinde ki Türk Federasyonlardır. Bunun dışında hiç bir açıklamaya veya yapılan fitne haberlerine asla itibar edilmemelidir.

 

Dün Başbuğ Alparslan Türkeş üzerinden MHP yıpratılırken,

bugün ise Lider Devlet Bahçeli üzerinden MHP yıpratılmaktadır.

 

Dün ANAP ve ÖZAL üzerinden ''Türkeşsiz Türk Milliyetçiliği'' hesabı yapılırken,

bugün AKP ve Erdoğan üzerinden ''MHP'siz TBMM'' hesabı yapılmaktadır.

 

Dün Avrupa'da ATİB fitne saçarken,

bugün Almanya Duisburg şehrinde ki dernek fitne saçmaktadır.

 

Dün BBP ve Muhsin Yazıcıoğlu ile MHP iç çekişmelerle oyalanmak istenirken,

bugün Genel Başkan adayları ve ''Olağanüstü Kurultay'' çekişmeleri ile MHP oyalanmak istenmektedir.

 

Soruyorum;

1 Kasım seçimleri öncesinde Saray'da ki AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan AKP için 400 milletvekili hesabı yaparken, Milliyetçi Ülkücü hareketin icinde ki bazı şahıslar hangi hesaplar yapmış olmalılar ki bugün meydanlara çıkıp "Değişim" adı altında Olağanüstü Kurultay talep etmekteler?

 

''Değişim'' talebinde bulunanlar istediklerini elde edemedikleri takdirde, muhtemel kurulacak 5. partiye geçiş yapacaklarmı?

 

Geçmişinde başka partilerin damgasını yemiş kişilerin veya teşkilat ve ocak geçmişi bulunmayanların, istediklerini elde edemedikleri takdirde muhtemel kurulacak olan 5. partiye geçecekler mi hep birlikte yaşayıp göreceğiz.

 

Unutulmamalıdır ki; Toprağın altında ELİF gibi dümdüz yatabilmek için, toprağın üstünde ELİF gibi dimdik yaşamak lazımdır!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Rıfat Paça Arşivi
SON YAZILAR