Değerler ve Ciğerler!..
"Her Ülkücü bir değerdir" derken biz aslında ne demiş oluyoruz?
"Ülkücülük öyle bir elbisedir ki; giyebileni oracıkta adam eder" demek istiyoruz.
Yoksa… Abuk sabuk işler yapan gevşek bir adam "ben Ülkücüyüm" der demez onu bir değer olarak kabul etmiyoruz.
Nasıl yani?..
Örneklerle açıklayalım:
Şimdi Türkiye'nin en zengin müteahhidi armatörü veya nakliyecisi, elini kaldırıp Bozkurt işareti yapsa… Sonra da Ülkü Ocaklarına, kuvvetli bir bağışta bulunsa, bir iki tane de şiir söyleyip, slogan atsa, onu oracıkta Ülkü devi mi yapacağız?..
Yapanlar olacağından eminim… Çünkü Türkan Şoray'dan, Cüneyt Arkın'dan beri şöhretli adamı seven bir milletiz!..
"Topçu-popçu" meselesi…
Hadi bu katılımdan memnun olduk, adamın yetişmesini bekleyeceğiz diyelim…
Adam iki gün sonra çıksa: "Ben kendi işimde nasıl başarılıysam, MHP'yi de o şekilde yönetirim, beni genel başkan yapın gerisine karışmayın!" dese arkasına mı takılacağız?..
Takılanlar olacağından eminim, çünkü "takılmayı" seven bir milletiz!..
"Genç Parti" olayını unutmadık…
Şurada adını sanını kimsenin bilmediği, çelimsiz ve beş parasız bir Ocaklı genç, okulda Türk bayrağını korumak uğruna saldırıya uğrasa…
Türklük gurur ve şuuru içinde vursa vurulsa ve okuma hakkı bir yıllığına elinden alınsa…
Teşkilatının emrinde evine giderken bir saldırıya daha uğrasa kafası gözü ve çene kemiği kırılsa… Onu tanır mısınız?
Ölmediyse tanımazsınız!..
Ama Ülkücü işte odur… Bizim "değer" dediğimiz budur.
Mevkii, makamı, parası pulu, davudi bir sesi, unvanı ve rütbesi olmasa da o Ülkücü değerlidir.
"Lider, Teşkilat filan tanımam!.." diyen bir profesör bize göre nedir?
Eğer Ülkücüyüm diyorsa yalancıdır.
Demiyorsa da cehennemin dibine kadar yolu vardır!..
Yok öyle herkesin kafasına göre Ülkücülük…
Bir Ülkücünün en belirgin vasfı, "teşkilatının emirlerine uygun hareket etmek"tir.
Bir Ülkücünün vereceği en büyük sınav, "liderinin emirlerine itaat"tir.
Yok öyle uzaktan atarlı, giderli Ülkücülük…
***
Ne iş yaparsın?.. Tarihçiyim!..
Siyasetten ne anlarsın?
Tarih kurumu başkanlığı yaptım.
Ne yaptın peki, Tarihi yeniden mi yazdın? İngiliz'i, Alman'ı Türk düşmanı olduklarına pişman mı ettin?
Ne yaptın? Ermenileri mi susturdun?
Hala car car konuşuyorlar!..
Sen de benim gibi bir Avşarsın, biraz sert konuştun. Ülkücü hareket aldı seni bağrına bastı, ilk sıraya koydu vekil yaptı. Hatta grup başkan vekili yaptı.
Daha ne yapacaktı?..
***
Sen ne iş yaparsın?.. Strateji uzmanıyım!
Dış siyaset bilirim. Terörden, gizli işlerden iyi anlarım!..
O kadar anlardın da FETÖ konusunda neden Meral hanımı uyarmadın da cümbür cemaat "karanlığa" yazıldın?
İç siyasetten, teşkilattan, ilden ilçeden, delegeden anlar mısın?
Anlamam!..
O zaman ne konuşuyorsun?
Bugün Türkiye'de vatandaş bize: "Terör bitse neyi konuşacaksınız?" Diyor ya!.. Aslında bu sorunun yarısı size geliyor.
En çok konuşan, medyada adeta ayrıcalıklı olan siz ikinizsiniz çünkü…
***
Sen ne iş yaparsın?
"Ne iş olsa yaparım. Kurnazım, her işten çakarım. Mesela 12'nin 11'den büyük olduğunu bir bakışta anlarım!"
Anladım!..
Bir insanın mümeyyiz vasfının sadece "benliği" olması ne kadar kötü bir durum!..
"Başkanlığa karşıyım!.."
Kim karşı değil?
Sen değilsin!..
Nereden biliyorsun?
Bilmiyorum; eminim!.. Çünkü öyle olması gerekiyor!..
Niye biz enayi miyiz?
Hayır, ama sizi ancak böyle yeneriz!
Ortada böyle bir stratejist bolluğu var değerli Ülküdaşlar…
Belden aşağı vuruluyor. "Çamur at, izi kalsın" taktiği uygulanıyor.
Siz neyi savunursanız savunun, ayaklarınıza yapışan, eteklerinize dolaşan, uzaktan attığı iftiralarla sizi vurmaya çalışan böyle bir "benlik" meselesi var.
Akşam biri bize tweet atmış.
"Bahçeli'nin peşine takılıp başkanlığı getirirseniz iki elimiz yakanızda olur!.."
Sanırsınız Devlet Bey, "başkanlık" istemiş; şimdi de sıra onu getirmeye gelmiş.
Bunu güya başörtülü, siyah gözlüklü ve takma isimli bir "hanımefendi" atmış.
Bizimle birlikte üç dört MHP milletvekilini de hedefine almış…
Bakıyorum, fikir sahibi kendisi değil, Tweet'in ilk sahbi, kovboy şapkalı bir Marilyn Monroe…
Kolej kaçkını Kalemiti Ceyn, 40 yıllık Ülkücüden yapmadığı işin hesabını soruyor…
Biz bu densiz ve küstah ergenlerin bize neden bu kadar rahat saldırdıklarını gayet iyi biliyoruz!
Devlet beyi, gözden düşürmek, 35 neferle yaptığı 350 neferlik manevranın önünü almak isteyen çakallar, sanki bu tarafta isteyen varmış gibi "başkanlığı istemiyoruz!.." diye acı acı bağırınca, sanal ortamın tilkileri de onlara eşlik ediyor!
Böylece gürültü uzayıp gidiyor.
Biz çok mu şey biliyoruz da "ulemaya" karşı böyle rahat konuşuyoruz?
Hayır, biz sadece "haddimizi" ve "değerleri" biliyoruz!..
Biraz da "ciğerleri" tabii!..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.