UNUTMAK TÜKENMEKTİR
12 Eylül Türk Milleti’nin tarihine düşmüş kara bir lekedir. Bu günleri unutulmaz yapanları asla unutmayacağız.
Yine kahpelerin, kan emicilerin, servisci taşeronların, düşünme iradesini ve vicdanını sahiplerine emanet etmiş cellatların, ülkesi tehdit altındayken sağına soluna bakmadan, vatanı ve milleti için ben varım deyip can veren Ülkücü fidanların yok edildiği bir eylül ayını yaşıyoruz.
12 Eylül Türk Milletinin tarihine düşmüş kara bir lekedir. Yüreklerimize eylül düşen bugünlerde; Vatanı uğruna mücadele edip gerek kızıl kurşunlarla, işkencelerde, darağaçlarında canları kaybeden şehitlerimizi ve mücadeleden sağ kurtulup gençlik yıllarını hapishanelerde harcayan Ülkücü büyüklerimizi saygıyla anıyoruz.
12 Eylül'ü anlamak için gerçekten isimlere de bakmamız gerekiyor. “Mustafalar ölür, Allah davası ölmez, milliyetçilik yaşar” diyen ve nişanlısına, sevdiğine mutlu bir yuva kurması için Cenab-ı Allah'a dua ederek arkasında mektup bırakan PEHLİVANOĞLU'yu bilmek gerekir.
Son günlerinde köydeki anasını rüyasında gören KERSE'yi unutmamak gerekir ki: “Ölsem de ben ölmem, varın siz anlayın!” diyen sözlerini, “İlay-ı kelimetullah!” diyen diller lâl olmaz. Allah diye inleyen güller solmaz. Tekbir getiren, teşbih eden güller solmaz. “Susmayacak Hakk'ın dili!” dörtlüğünü ezberlemek gerekir.
Görevli sorar: “Son bir arzun?” Güler. Görevli hiddetlenir: “Sana son arzunu soruyom sen gülüyorsun.” Ve cevap verir: “Beni öldü bileceklere gülüyorum. Temizim, pakım, Allah'ıma kavuşuyorum. Daha ne isteyeceğim? Hazırım ben.” diyen ORKAN'ı ağlamadan anmak mümkün değil.
İdam ipine giderken bir bayrak ve Kur'an-ı Kerim'i isteyen Baktemur'u ve canını almak isteyen cellatların bunu iki kez yapmalarını ben nasıl unutayım.
“Ya ölmeden öldüler” diyerek işkenceyle Başbuğumuzu suçlamaya kalkışıp iftira atmak isteyenleri ve bu durum karşında imanlarına ve ülkülerine yenilmeyen DURACIK'ı, ESENDAĞ'ı ben nasıl unuturum.
Ya 3 gün cezaevinde kalıp onu savunacak bir avukatımız bile olmayınca yanlışlıkla öldürülen KARAKAŞ için ben ne yapayım.
İnfaz edileceği zamanı tam olarak bilmediği için adeta ölüm orucunda gibi ağzına su bile koymayan şehidimi ben nasıl unuturum. Hele ki bunun sebebini öğrendiğimde imanımdan şüpheleneceğim aklıma bile gelmezdi. Öldükten sonra vücuttan bazı dışkılar çıkar ya işte Fikri ARIKAN, dünya hayatının son bulacağı bir anda bile abdestini koruma gayretiyle hareket etmiş, cellat sandalyesini tekmelediğinde vücudundan hiçbir dışkı çıksın istememişti. Bu asalet, bu terbiye, bu tevekkül, bu iman kolay rastlanabilir bir durum değildir.
12 Eylül bugün daha net olarak anlaşılmaktadır. 12 Eylül 1980, 15 Temmuz 2016 için yapılmıştır. 12 Eylül’de Ülkücüleri ortadan kaldırıp görünüşte muhafazakar gerçekte ise ABD uşakları olanlar günümüz kadrosu çıkarcı ve bunlardan nemalanan siyasiler kanalı ile devleti ahtapot gibi sararak 15 Temmuz gecesi harekete geçmiştir. Onun için milli olmayan dış destekli hareket başarısız olmuştur. 12 Eylül bu vatanın öz evlatlarına sahip çıkılsa idi ülkemiz bölgesinin lideri İslam Çoğrafyası’nın koruyucusu idi. Ortadoğuda bu durumda değildi.
Dün Ülkücüleri kötülemeye çalışanlar, öldürenler bugün Ülkücülük üzerinden geçinmesinler. Kahpelikler içinde davadan bi haber dava güdenler asıl 12 Eylülde ölmeyenler şimdi ölüyorlar kendinden sandıkları ellerle boğularak. Karar mercileri vebal altındasınız vicdanları rahatlatarak davaya ve size yakışanı hak ve hakkaniyet ölçüsünde gözeterek karar almalı ve uygulamalısınız. Dünü yaşamayıp bugünü bilen nesil bu oyunları çok iyi biliyor, hiç kuşkunuz olmasın. Herkes hasap gününde Hakkın Huzurunda hesaplaşacaktır. Üstad Necip Fazıl’ın dediği gibi “ Yola çıktıklarını, yolda bulduklarına değişirsen; hem yolunu kaybedersin, hem dostunu”
Her 12 Eylül bir öncekinden daha kahpe daha sessiz sanki ? Darağaçları müzelerde başrol oynuyor. Artık çekilen çileler susuyor dolan gözlerimizde. Kaş çatılması öfkelerle sınırlıyız. Sloganlar da yok, tekbirler de. Heyecanımız hafızamızdaki bir kaç fotoğrafın siyah beyazından ibaret. Dava'mız ise bir kaç ölümsüz isimden: Halil Esendağ, Selçuk Duracık. Mustafa Pehlivanoğlu.
Onun için bizler yani Ülkücüler ne Eylülleri, nede Eylülün birkaç isimden ibaret olmadığını unutmamalı. .
Biz Ülkücülerde diyoruz ki; ne sizi, ne de kahpe eylülleri unuttuk. Çünkü unutmak tükenmektir.
Selam ve Dua ile kalın !..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.