Çanakkale Bir Mirastır, Namustur ve Şereftir
Çanakkale Destanı; 1915-1916 yılları arasında, Çanakkale Boğazını geçerek İstanbul'u ele geçirmek isteyen İtilaf Devletleri ile Osmanlı ordusu arasında yapılmış bir bağımsızlık savaşıdır.
İtilaf Devletleri Boğazlardan geçerek Rusya'ya askeri destek sağlamak amacıyla bir plan yaparak, 1915 yılının ilk günlerinde Çanakkale'ye ulaşmışlar ama hiç beklemedikleri bir biçimde saldırıya uğramışlardır. "Hasta adam" uyanmış, üstlerine bomba yağdırmaktadır. O gözlerinde küçülttükleri Osmanlı bir anda devleşmiş, tek yürek olmuş, üstlerine yağmur olmuş yağmıştır. Donanmasının büyük bölümünü zayi eden İtilaf Devletleri bu sefer karadan saldırmayı denemiş, bir çok cephede daha karaya ayak bile basamadan ruhlarını teslim etmişlerdir. İki taraf için en büyük kayıp Mayıs 1915 ayında yapılan Anzak çıkarması sırasında olmuştur. Önde Efendimiz arkasında Çanakkale Destanını yazan adsız kahramanlarımız hem Gelibolu yarım adasında, hem de Çanakkale’de öyle etkin bir savunma yapmıştı ki, kendilerinden misli misli fazla orduları darmadağın etmişlerdi. Bu savaşın özetidir.
Bir de Çanakkale Savaşının ruhu vardır. O ruh Âkif’in,
"Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi,
Bedrin aslanları ancak bu kadar şanlı idi."
dizeleri ile dile gelmiştir.
Bu savaşın bir de dünya insanlığına verdiği mesajları vardır. Tarih boyunca Türkler hep Nizam-ı Alem İlayı Kelimetullah için mücadele eden bir millet olmuştur. Tam düşmanları “Artık bunlar iflas etti. Bu sefer yok edeceğiz.” diye 102 yıl önce kapımızı çaldıklarında bu kapı Çanakkale'de yüzlerine çarpmıştır. Çanakkale, imanın karşısında maddi gücün dize geldiği yerdir. Çanakkale modern silahlarla donatılmış ordunun karşısında, ateş almaz tüfeklerle, patlamaz toplarla, yalın ayak, aç bir mide ile ama kalpteki inanç ve iman bunun yanında Efendimiz, sahabeler ve Allah Dostları ile kazanılmış bir zaferdir. Çanakkale Seyit Onbaşının 230 okka gülle ile koca gemiyi sulara gömdüğü, kurşunların havada çarpıştığı, Türk'ün kahramanlığının resmi bir vesikası olduğu savaştır. Çanakkale lise ve üniversitede okuyan geleceğimiz olan gençlerin kanları ile tasdikname aldıkları savaştır. Çanakkale, savaşmaya değil ölmeye gelmiş bir millet ile tamamen çıkar amaçlı işgale gelmiş bir ordunun mücadelesidir. Çanakkale kendini yok etmeye gelen Emparyalist güçlere “Ey kahraman askerler rahat uyuyunuz. Burada dost toprağındasınız” diyen ve onları kendi toprağının bağrına alan alicenap bir milletin savaşıdır. Çanakkale gözlerini kırpmadan, gerisindekileri düşünmeden yüzbinlerin canlarını verdiği savaştır.
Bu Aziz millet maalesef bir kez daha Çanakkale Destanı Yazmaya zorlanıyor. 102 yıl önce Çanakkale’de karşımızda olanlar şimdi içerden ve dışarıdan saldırmaktadır. O gün ki içimizdeki hainler bugün 15 Temmuzda, metropollerde, döşenen mayınlarda, mecliste kısaca her an her yerde ortaya çıkmaktadır. Yerli işbirlikçi hainler ve dışarıdaki uzantıları son Türk kalıncaya kadar emellerine ulaşamayacaklar. Türk Milleti olarak birlikteliğimizi bozmayalım. Siyasetçilerimiz bu milleti kendiniz için ayrıştırmaya çalışmayınız. Türk Milletinin farklılıklarını zenginlik olarak görerek ona göre hareket etmeliyiz.
Bizler, Zaferlerimizin gerçekleştiği yerleri sadece turistik geziler yaparak ya da salon toplantıları ile anarak değil, O zaferin ruhuna, Dinimize, Dilimize, Bayrağımıza ve Toprağımıza sımsıkı sarılarak sahip çıkarak her türlü oyunları bozmalıyız.
Çanakkale bir mirastır, namustur ve şereftir.
Peki bizler yani miras yediler yıllardır ruhu tükete tükete sonunda hidayete erdireceğiz. Gaflet, delalet ve hatta hiyanet içinde ki bizler o ruhu sattık ve bitirdik.
Onlar bir an olsun bile geri dönmeyi düşünmediler. Bizler Sıcak yataklarımızı havalandırmaktan bile aciz günlük işler ve kısır çekişmelerle işkembe hayatı yaşamaya devam ediyoruz. İnsan onuruna yakışanı yapmalıdır. İnsan olmanın gereği yaparak diğer memeli ve omurgalılardan ayrılalım.
Miras tükendi haklarınızı helal edin bizlere.
Selam ve Dua İle!..
Tahir Demirel
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.