YENİÇAĞ ÜZERİNDEKİ FETÖ BULUT'LARI!
Dört yazarını "Fethullah Gülen'i eleştirdi" diye sansürleyen ve sonra yollarını ayıran Yeniçağ Gazetesi'nin Arslan Bulut isminde hem yayın danışmanı, hem yazarı olan bir şahıs var. Bu kişinin geçtiğimiz gün bir yazısı vardı.
Yazısında MHP eski milletvekili Mithat Melen'i konu eden şu cümleleri yazdı:
"Son günlerde medyada bir fotoğraf çok konuşuldu. AKP milletvekili Burhan Kuzu'nun Fethullah Gülen'le birlikte yemekteyken çekilmiş fotoğrafları yayınlandı. Aynı fotoğrafta Fehmi Koru'nun yanı sıra Hüseyin Gülerce ve Ahmet Keleş'in de bulunduğu yazıldı çizildi. Ancak sofrada bir de Mithat Melen vardı. Ondan kimse bahsetmiyor!
Mithat Melen, 2007 seçimlerinde sürpriz bir şekilde Devlet Bahçeli tarafından Kadıköy bölgesi birinci sıradan aday gösterilmiş ve bir dönem milletvekilliği yapmıştır.
Tabii "Devletin partisinde milletvekilliği yapılır mı?" sorusu akla geliyor! Kendisini devlet seçtiğine göre "devletvekili" diyelim!
Peki bu devlet vekilinin ne işi varmış Fethullah Gülen'in masasında? Veya Abant Platformu'nda ne işi varmış? Veya Karen Fogg'un meşhur Kör Agop meyhanesi ekibinde ne işi varmış? Ve böyle özelliklere sahip olduğu bilindiği halde, milliyetçilerle dalga geçer gibi MHP'den nasıl aday gösterilmiş?"
***
Bu yazarın, yayın danışmanı ve yazarı olduğu Yeniçağ'da çıkan haberlerden haberi yok sanırım.
Yeniçağ gazetesi, bu yazarın bahsettiği Mithat Melen'i 9 Mayıs 2016 tarihinde "MHP'li eski 90 vekilden kurultay çağrısı" başlıklı haberle duyurmuştu. Yani Mithat Melen'de aynı Arslan Bulut gibi, aynı Yeniçağ gazetesi gibi, aynı tüm FETÖ'cüler gibi MHP'de olağanüstü kongre istiyordu.
Mithat Melen, Türk iktisat profesörü ve siyasetçi Maliye ve Milli Savunma eski bakanlarından ve başbakanlardan Ferit Melen'in oğlu olarak, siyaset alanında ülkeye hizmet ettirme düşüncesiyle 2007 yılında milletvekili adayı yapılmış ve seçilmişti. Daha sonra aday yapılmadı ve bir daha da MHP'ye uğramadı. En son görüldüğü yer Yeniçağ gazetesinde MHP'de kurultay isteyen eski milletvekili isimleri arasındaydı.
Şimdi bu Arslan Bulut'a can alıcı soruyu sormak lazımdır. MHP içinde Fethullah Gülen'e sempati duyan, FETÖ ile ilişkisi olanların tamamı niçin MHP'de olağanüstü kurultay istedi?
Niçin tamamı Devlet Bahçeli düşmanlığında tek vücut olup saldırıya geçti?
Mesela Mithat Melen niçin MHP'de kongre isteyen milletvekilleri arasında Yeniçağ gazetesinde ismi yer aldı?
FETÖ'nün özellikle 2010 yılından itibaren MHP'ye hangi tezgâhları ve kumpasları kurduğu, nasıl Devlet Bahçeli düşmanlığı yaptığı yaşanan olaylarla birlikte ortadadır.
Ama ilginçtir bu süreçten sonra FETÖ-Yeniçağ yakın bir ilişkiye girmiştir.
Arslan Bulut'un başını çektiği kadro Fethullah Gülen'i gazete sayfalarında eleştirmeyi yasaklamış, FETÖ'nün düzenlediği Türkçe Olimpiyatları heyeti Zaman gazetesinden önce Yeniçağ gazetesini ziyaret etmeye başlamış, FETÖ'nün sermaye babaları gazetede cirit atmaya başlamıştı.
Fethullah Gülen'i eleştirenler kim olursa kapının önüne koyan, Devlet Bahçeli'yi eleştirenler kim olursa olsun gazetenin içine almayı marifet edinmiş Yeniçağ kime masal okuyor?
Daha önce de bu köşede aynen şunları yazmıştım:
***
"Bunlardan birisi, MHP ve Devlet Bahçeli'ye saldırma çirkefliğinde eline su dökülmeyecek olan Sabahattin Önkibar'ın, Yeniçağ gazetesinin Ankara Temsilciğinden istifa ettikten sonra yaptığı şu açıklama bir örnektir:
"Yazdığım yazıda verilen mesajlar ortada. Ben dinlerarası diyalogu, İbrahimi dinler safsatasını ve dayatmasını eleştiriyorum. Bunu kimler sahipleniyorsa onları da dolaylı olarak eleştirmiş oluyorum. Dinler arası diyalog konusunu yazımda irdeledim. Niye kaldırıldı, neden kaldırıldı bilmiyorum ama ben de niye kaldırıldı sorusunu sordum, cevap alamayınca da istifa ettim."
***
Yazısı sansürlendiği için Yeniçağ ile yollarını ayıran diğer kişi Prof. Dr. Çetin Yetkin ise diğer örnek olarak şu açıklamayı yapmıştı:
18 Ocak 2009 tarihinden beri Yeniçağ gazetesinde yazmaktaydım. Kendi görüş ve düşüncelerimi özgürce yazabiliyordum. Bu arada birkaç yazı dizim de gazetede yayınlandı. Bu açıdan genel yayın yönetmeni Hayri Köklü ve icra kurulu başkanı Ahmet Yabuloğlu'na teşekkür borçluyum. Ne var ki, bu özgürlük, Fethullah Gülen hakkında yazdığım bir yazıya kadar sürdü. Anımsanacağı üzere, bu arada Fethullah Gülen, ta Amerika'dan işe karışarak, referandumda EVET oyu verilmesi gerektiğini açıkladı, hatta olanak olsa "mezardakiler" de EVET demelidirler dedi. Onun gazetenin yayın çizgisine açıkça aykırı bu sözleri üzerine ben de onun bu davranışını eleştiren bir yazı kaleme olarak gazeteye gönderdim. Ancak, gazeteden aranarak bu kişi hakkında herhangi bir yazının yayınlanamayacağı bildirilerek başka bir yazı göndermem istendi. Kendisiyle görüştüğüm Hayri Köklü de, ne yazık ki durumun böyle olduğunu, bunun kendisini aştığını söyledi. Yazının yayınlanmaması durumunda gazeteden ayrılacağımı bildirince de, Ahmet Yabuloğlu'nun izinde olduğunu, onun belki bir çözüm bulabileceğini, dönmesini beklememi, şimdilik beni yıllık iznimi kullanmış olarak göstermelerini kabul etmemi rica etti. Kabul ettim. Ne yazık ki Yabuloğlu da elinden bir şey gelemeyeceğini, Fethullah Gülen'in adının bile gazetede yayınlanmasının olanaksız olduğunu bildirdi. Böylece Yeniçağ da benim için bitmiş oldu. Bu süreçte kendileriyle konuştuğum gazetenin kimi yazarları da, aynı sıkıntıyı kendilerinin de yaşadıklarını, hatta bu yüzden gazeteden ayrılmak isteyenler bile olduğunu söylediler. Hatta, gazetenin önde gelen bir yazarı, cumhurbaşkanının ve başbakanın bile eleştirildiği bir gazetede bu kişi hakkında iki sözcük bile yazılamamasının nedenini bir türlü anlayamadığını bildirdi. Gerçekten de, "en milliyetçi" gazete olan Yeniçağ'da yaşanan bu sansür düşündürücüdür. Söz konusu olan, "Dünyanın dümeni Amerika'nın elindedir" diyen ve Amerika'ya biat edilmesi gerektiğini söyleyen bu zatın, Yeniçağ üzerindeki sansüre varan egemenliğidir. Yeniçağ gibi bir gazetede bile bu durum söz konusu olduğuna göre, Türkiye'nin nasıl kopkoyu bir karanlığa sürüklenmekte olduğunu varın siz düşünün!
***
Yine Yeniçağ bünyesinde çıkan Günboyu isimli gazetede 4 ay yazan, şu an ise gazetemizin yazarı olan Neval Kavcar'ın o günlerde yapmış olduğu "Çetin Yetkin haklıdır. Aynısı benim başıma geldi. Yeniçağdan bir yetkili ve bir yazarla üçümüzün olduğu ortamda "Fetullah Gülen ile ilgili yazmıyoruz" dendi. " açıklamasını da bu açıklamalar üzerine koyun. Ayrıca Fethullah Gülen cemaatine karşı büyük mücadele vermiş Prof. Dr. Nadim Macit'te Fethullah Gülen eleştirileri yüzünden yazıları kesilmiş ve o da Yeniçağ gazetesiyle yollarını ayırmıştı. Bunlar duyduklarımız ve bildiklerimiz. Ya duymadıklarımız, ya bilmediklerimiz?
***
Bu yazarların açıklamalarına niçin cevap veremiyorsunuz Arslan Bulut?
Arslan Bulut şimdi Fethullah Gülen'in Isparta Üniversitesinde ele geçirilen notlarında "Onu koruyun, ona sahip çıkın" dediği Meral Akşener'in peşinde tetikçilik yapmaktadır.
Arslan Bulut'un peşinden gittiği Meral Akşener'in "1980 öncesi Sayın Fethullah Gülen'in yapmaya çalıştığı gibi farklı dinler arasında konuşmayı, mutabık kalınabilecek noktaları ortaya koyabilmek için bir çalışma yapmanın kimseye zararının olmadığı aslında faydasının olduğuna inanıyorum. Eğer 80 öncesinde bu yapılabilmiş olsaydı o kadar pırıl pırıl genç belki bugün yaşıyor olacaklardı." sözü de zaten kimin kimi referans aldığına çok büyük örnek olmuştur. MHP'li, Ülkücü olupta 1980 öncesi verilen mücadele için Fethullah Gülen'i referans alan hiç gördünüz mü?
Arslan Bulut sözde "dinlerarası diyalogla" mücadele edendir. Bu mücadelesinin sözde olduğunu da bu ilişkilerinden anlayın…
Mithat Melen'in bile kendi yanlarında olduğunu unutup, Mithat Melen üzerinden MHP'ye saldırmaya çalışan Arslan Bulut, hadi FETÖ'nün yargısı, medyası, sermayesi, siyasetçisi, askeri, polisi niçin MHP'de Devlet Bahçeli'yi devirme operasyonu yapmak istedi, niçin hepsi sizin safınızda toplandı bunları Türk milletine açıkla…
Çırpındıkça batacaksınız…
Battıkça da çırpınacaksınız…
Sonunda yine rezil rüsva siz olacaksınız…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.