‘Padişahım çok yaşa’ya karşı çıkanlara soruşturma
ZİYA GÖKALP’İN EĞİTİM HAYATI-5
Arkadaşları ile birlikte, Mülki İdadide dördüncü sınıftan beşinci sınıfa geçecekleri sırada, 1894 baharında meydana gelen ve o senenin sonuna kadar devam eden “padişahım çok yaşa” duasına aykırı olarak gerçekleştirdikleri “milletim çok yaşa” eylemleri sonucu Mehmet Ziya, adli cezadan kurtularak, okul yönetimi tarafından ahlak notunun 10’dan 7’ye indirilmesi ile cezalandırılmıştı.
1908’deki Meşrutiyet Meclisinde Diyarbakır Mebusu olarak bulunan Pirinçcizade Arif Bey, milletvekili iken 15 Mart 1909’da vefat etmiş; yapılan ara seçimlerde yerine oğlu Pirinçcizade Feyzi Bey, 19 Mart 1909 tarihinde 27 oy ile seçilmiş, mazbatası 23 Haziran 1909 tarihinde onaylanmıştır. Ziya’nın dayısının oğlu ve arkadaşı olan Pirinçcizade Fevzi Bey’in öğrencilerin idadideki “padişahım çok yaşa” eylemlerinden dolayı Vali Sırrı Paşa’dan sonra gelen Vali Halit Bey’in okul ile ilgili gerçekleştirdiği bazı tasarruflar hakkında 15 Ocak 1909’da Meclise bir soru önergesi verdiği görülmektedir. Bu sırada Ziya Gökalp, İttihat ve Terakki Cemiyetinin bölge müfettişidir. Fevzi Bey, olayın “bazı münafıklar tarafından mabeyne ihbar edildiğini ve şiddetli soruşturmaların olduğunu” ifade etmektedir. Yine soru önergesinden anlaşıldığına göre, Vali Sırrı Paşa, “hiç ehemmiyet vermeyerek kimseyi sorumlu tutmadı. Fakat sonradan gelen Vali Halit Bey, terbiyesi gereği haber alması üzerine leylî (yatılı) kısmı kapatmış ve maarif müdürünü alıkoyarak tutuklatmış ve vilayet maarif müdürsüz kalmıştır.”
Yukarıda Diyarbakır Mülki İdadi Mektebinin geçirdiği evreleri anlatırken belirtildiği üzere, okulun beş yıldan yedi yıllık yatılı okul haline getirilmesi düzenlemesinin (1894-1895) ve 1901’de tekrar beş yıla indirilerek, 1909 yılı ağustos ayına kadar beş yıllık gündüzlü idadiler grubunda yer almış olmasının da bu olayla ilgili olduğu anlaşılmaktadır.
Ziya’nın idadideki arkadaş çevresi içerisinde olduğu bilinen ve soruşturma belgelerinde de adı geçen diğer bir isim Mehmet Ziya’nın Faik isimli arkadaşıdır. Kendisi daha çok Osmanlı-Türk edebiyatında Servet-i Fünun ve özellikle Fecr-i Âtî akımlarına mensup bir şair olan Faik Ali (Ozansoy) olarak tanınmıştır. Babası Diyarbakırlı Said Paşa, Doğu Anadolu’da mutasarrıflıklarda bulunmuş olup 1869’da yayın hayatına giren Diyarbekir gazetesinin ilk yayın müdürlüğünü yapmıştır. Ayrıca dokuz ciltlik “Mirâtü’l-İber” adlı bir tarih eseri de yazmıştır. Faik’in ağabeyi ise yine Osmanlı-Türk edebiyatının önde gelen şair ve yazarlarından Süleyman Nazif’tir. Soruşturma belgelerinde ismine rastladığımız Haşim hakkında ayrıca bir bilgi mevcut değildir. Sadece Ziya’nın, ailesinden habersiz İstanbul’a gitmesinden sonra idadiden eski sınıf arkadaşı olan Abdullah Haşim’e rastladığını ve birlikte eski tabiiye dersi hocaları olan doktor Yorgi’yi ziyaret ettiklerini bilmekteyiz. İstanbul’da eğitim görmekte olan Abdullah Haşim’in de Diyarbakır’ın varlıklı ailelerinden birinin çocuğu olduğu düşünülebilir. Arkadaşları ile birlikte, Mülki İdadide dördüncü sınıftan beşinci sınıfa geçecekleri sırada, 1894 baharında meydana gelen ve o senenin sonuna kadar devam eden “padişahım çok yaşa” duasına aykırı olarak gerçekleştirdikleri “milletim çok yaşa” eylemleri sonucu Mehmet Ziya, adli cezadan kurtularak, okul yönetimi tarafından ahlak notunun 10’dan 7’ye indirilmesi ile cezalandırılmıştı.
Gökalp’in 1910 yılı sonlarında Selanik’te kendi el yazısı ile hazırladığı “Haltercümesi” nde anlattığı üzere, aynı yıl (1894) ilkbaharında Diyarbakır Mülki İdadisindeki eğitim beş yıldan yedi yıla çıkartılınca, son sınıfa geçmiş bulunan Mehmet Ziya ile arkadaşlarına kazanılmış bir hak da tanınmadı.
M. Ziya, eskiden gördükleri derslerin, yedi yıla yayılmış olarak yeniden okutulmak istendiği ve mezun olmaya daha üç yıl gerektiği için, tasdikname alarak okuldan ayrıldı. Fahrettin Kırzıoğlu’na göre “belki de, ahlak notunu kırdıran o siyasi hareketin neticesi resmi olmayan bir yolla mektepten uzaklaştırıldı.”
Tasdiknameye göre Mehmet Ziya, okulun birincisi olduğu halde, yalnız ahlak notu 7 ve bilemediğimiz bir sebepten coğrafyası 6 olduğundan, 120 olması gereken 12 dersin toplam notunun 107.4 olduğu görülmektedir. Bu tasdikname ile Mehmet Ziya İstanbul’a gidip, sınavla yüksek eğitimine devam etmek istiyordu. Asıl tasdikname sonradan devam edeceği İstanbul Baytar Mektebine verildiğinden, 18 Eylül 1910 (5 Eylül 1326) tarihli bir sureti Diyarbakır Ziya Gökalp Müzesi’nde bulunmaktadır. Buna göre Ziya Gökalp’in 1893/1894 eğitim ve öğretim yılında dördüncü sınıftan beşinci sınıfa geçtiğinde genel sınav notları şu şekilde idi: BİTTİ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.