Kepazeliğin haddi hesabı yok artık.

Kartlar çok açık oynanıyor.

Madem öyle artık sıra bizde.

Hangi partinin sempatizanı olursanız olun hiç fark etmez; vatanını çıkarsız seven, devletinin bekasını ebedi düşünen, milletini bu bataklıktan çıkarmak isteyen herkese sesleniyorum: Çok sağlam geliyorlar, bir olup pir olmalıyız, acilen toparlanıp bu sinsi saldırılara dur demeliyiz.

Yoksa sonumuz hazin, biliniz...

*

Beyler, bayanlar! Bize keleşlerle süslü doğum günü pastaları ile gelmeyin!

Yakında İmralı'da da ufak bir parti düzenleyip “İyi ki doğdun Öcalan!” dersiniz, ardından Kandil'de Duran Kalkan'ın , Murat Karayılan‘ın, Cemil Bayık'ın haremine güzel bir parti çekersiniz.

Sevil Kılıçdaroğlu‘na soruyorum: Hangi şehit eşinin doğum gününü kutladınız? Hangi şehit yetiminin sünnet düğününe iştirak ettiniz? Hangi kumpas mağduru aileyi kahvaltıya çağırdınız? Hoş, size ihtiyaçları yok ama bu sualleri sorma amacım başka.

*

Bu sevgi pıtırcığı(!) dört hanımefendiye kim akıl verdi de, gündeme bomba gibi düştüler?

Sevil Kılıçdaroğlu Başak Demirtaş, Aygül Demirtaş (Selahattin'in kız kardeşi) Dilek İmamoğlu.

Bu kareye herkesten farklı farklı yorumlar geldi fakat Kuzey Irak kanadından bazı yazarlar “Türkler, Kürtleri kullanmasın yeter artık Kürtler de buna müsaade etmesin, midemiz bulandı bu kareyi görünce.” diye bir tepki gösterdi . Tam tersi yorumlar da var tabii, meselâ Amberin Zaman, bu kareyi görünce çok umutlanmış, mutluluktan havaya uçmuş. Bu demek oluyor ki, öyle basit bir doğum günü kutlaması değil bu.

Yeni ittifakın kadrosu...

Fakat kadroda bir eksik vardı.

Hani geçenlerde “Çerkezler Cumhuriyet tarihinden beri asimile edildi.” diye bir video yayıldı, konuşan o adamın adı neydi ya, hah tamam Hasan Seymen.

Hasan’ın annesi var ya namı diğer “Mommy", neredeydi ki?

Yoksa “Mommy"e kutlama sonrası kahve içmeye mi gittiler de haberimiz yok?

*

Hümanizmin, hızla terörizme evrildiği bir çağdan geçiyoruz.

İşte bu o kadar sinsi bir zehir ki...

Vücuda bir yayılırsa, hissetmeden uyutur, öldürür bizi.

En büyük korkum bu işte.

Kimsenin umurunda değil hiçbir şey, bizi kendi iç dünyamıza öyle bir kapattılar ki.

Suriye sınırına YPG; hendek ve EYP döşemeye başladı.

Burnumuzun ucu koparılmak üzere gören yok, “Aman canım, yeni bir burun yaptırırız.“ diyen çok.

*

Bakın; iç savaş yaşayan ülkelere dönün şöyle bir bakın.

Bu sürece nasıl girdiklerine anlam veremiyorlar, yani zehir vücudu öyle bir sarmış ki ölüm uykusuna ölmeden dalmışlar.

Ne yazık ki biz de bu sürece girmek üzereyiz.

İç savaş deyince aklınıza sadece Suriye örneği gelmesin.

Halbuki iç savaş; canlı bombalar, suikastler, kaoslar, siyasi yozlaşmalar, iktidarların güç kaybetmesi, muhalefetin karanlık yöntemleri benimsemesi, sağduyunun kaybedilmesi, ekonomik krizler, insanların tahammül gücünün azalması, bireysel silahlanmanın artması, tezat yargı kararları, liyakatin ihmal edilmesi neticesinde doğan sancılı bir süreçtir.

Bütün bunlardan bıkan halkı fitilleyen karanlık küresel bir güç de eklenince üzerine...

Allah korusun.

Herkes aklını başına alsın.

Bu vatan hepimizin. Ama “İyi ki doğdun Öcalan!” demekte ısrarcı iseniz, biz de ona göre cevabımızı veririz.

Hodri meydan.