Kurt kışı geçirir ama yediği ayazı unutmaz, çakal rüya gördü diye kurdun soyu paslanmaz.

Hele bir hava puslansın da, kim kurt kim çakal ulumasından anlarız demiştik.

Hava puslandı, göz gözü görmez oldu…

Vay halinize!

Çakallara sesleniyorum, kurdun pususuna öyle bir düştünüz ki ama siz hala kör nefisin peşinde, leş avındasınız…

Başınızı kaldırın da bakın şu puslu havaya.

Kurtlar ensenizde.

Vay halinize!

*

Malumunuz terörle mücadele Türkiye gündeminden hiç düşmeyen bir konu. Bir önceki yazımda da bahsettiğim konu üzerine farklı bir bakış açısı daha sunmak istiyorum zihinlerinize.

HDP il binası önünde 1-2 haftadır nöbet tutan aileler var, örgüte katılan evlatlarının geri dönmesini istiyorlar. Çocuklarının kandırıldıklarını, kaçırıldıklarını, kullanıldıklarını söylüyorlar.

Hangi anne baba ister ki zaten evlatlarının bir lağım çukurunda yitip gitmesini…

*

“EVE DÖNÜŞ YASASI MI YOKSA” isimli yazımda size olaya başka bir açıdan da bakmamız gerektiğini ifade ettim, biraz içinizi karartmış olabilirim fakat biz köşe yazarlarının görevleri sizi her bakış açısı ile tanıştırmak.

Bu olaya karşı sahip olduğum ikinci bakış açısı ise şu şekilde; vatandaşa şefkat, teröriste azap.

Nasıl mı?

Devlet; vatandaşa şefkatini iliklerine kadar hissettirirse 35 yıldır bitmek bilmeyen terör sorununu millet el ele vererek çözer.

Fakat! Devlet; vatandaşı şefkatle bağrına basarken teröristlerle de masaya oturursa işte o zaman bu milletin terörle mücadeleye olan inancı tamamen yıkılır.

Gerçek bir Türk devlet aklı da böyle bir hata yapmaz. Eğer ki bu hataya bir kez daha teşebbüs edilirse bilin ki paralel devletler, devlet aklına kılıçları çekmiş demektir.

*

Milli İstihbarat Teşkilatı ve Türk Silahlı Kuvvetleri 19 Ağustos'ta PKK'nın Kandil'deki eğitim faaliyetleri için kullandığı bir binaya ortak operasyon gerçekleştirmişti. İmha edilen teröristlerden ikisinin kırmızı listede aranan PKK/KCK yürütme konseyi üyesi Gülüzar Tural ile örgütün kadın yapılanması KJK’ nın üst düzey karar organı üyesi Dr. Jiyan Garzan kod Saliha Kaytar olduğu tespit edildi.

Kırmızı ve gri listeden yapılan bu nokta atışları; milletle devletin el el ele vererek terörle mücadele ettiğini gösteriyor aslında. Çünkü sahadan insan istihbaratı gelmeden, nokta atışı yapılamaz üstelik Kandil gibi bir yerden gelen istihbaratın hangi rafinelerden geçtiğini düşünürsek, artık vatandaşın da terörle mücadelede elini taşın altına koyduğunu görebiliriz.

Nasıl mı? Bu istihbarat zincirini şu şekilde özetlediğimde ne demek istediğimi anlayacaksınız aslında:

Kadın bir terörist---annesi, babası, kardeşleri---örgüt içindeki çatlaklar--- ailenin feryadı figanı, acısı, ölümü, hastalığı--- Karayılan vb.lerinin haremlerinde seks kölesi olarak kullanılması--- aileye ulaşamama ve endişe--- burada ne işim var benim--- aileden birisinin kadın teröriste ulaşma çabası--- örgütün aileye zarar vermesi--- hepsi benim yüzümden oldu pişmanlığı--- ailenin feryat figanlarının yeri göğü inletmeye başlaması--- örgütten kaçacağım hazırlıkları--- ailenin devlete müracaat etmesi--- hadi bir cesaret çık şu kamptan, kurtul bu cehennemden iç sesi-- ailenin ebeveynlerinden birinin bu acıya dayanamayarak ölmesi--- ve örgütten kaçış, pişmanlık ve bütün samimiyetini ortaya koyarak LİDER KONSEPTİ STRATEJİSİNE el uzatış…

İşte bütün mesele bu.

*

Toparlayacak olursak; yurt içinde ve yurt dışında yapılan terörle mücadele operasyonlarında yürütülen strateji şimdilik “Lider Konsepti Stratejisi”.

Vatandaşa şefkatle el uzat ki sana teröristi versin.

İşte bu yüzden Diyarbakır HDP il binası önünde nöbet tutan ailelere devlet aklı sahip çıkmalı, yoksa paralel devletler akbaba misali başlarına üşümek üzere.

Buradan gerçekten pişman olanlara sesleniyorum; uzatın elinizi devletin şefkatli kollarına. Türk devlet aklı zulmetmez, Türk devlet aklı kimseye zarar vermez, Türk devlet aklı kimsenin saçının teline dokunmaz.

Uzatın elinizi…

Ay gökte kaldıkça ulukocaların, aksakallıların duası hepimizin üzerinde olsun…