Son günlerde ve son zamanlarda bütün Dünyayı, Avrupa’yı ve insanlığı ibretle seyrediyoruz. Umarım bu seyirden dersler çıkarması gerekenler gerekli tecrübeyi edinir, neyin doğru neyin yanlış olduğunu görürler.

Şu anda büyük bir şiddetle Ukrayna ve Rusya savaşı devam etmekte, yüzlerce, binlerce insan ölüyor. Yüz binlerce insan evinden, sefil bir şekilde yurdundan yuvasından ayrılmak zorunda kalıyor.

Bu gerçekleşen olaylar SAVAŞLARIN NE KADAR ACIMASIZ bir durum olduğunun göstergesi.

Biz bu olayları yakın tarihimizde de defalarca gördük ve görmeye de devam ediyoruz.

Burada dikkatinizi çekmek istediğim konu DÜNYANIN ve AVRUPANIN NASIL İKİ YÜZLÜ DAVRANDIĞIDIR.

Çeçenistan, Azerbaycan, Doğu Türkistan, Irak, Mısır, Libya, Suriye, Bosna Hersek, Filistin, Sudan... gibi ülkelerde olan olaylar sanki bugün Ukrayna’da olan olaylardan farklı gibi bu iki yüzlü canavarlar o günlerde kıllarını kıpırdatmadılar ki şu anda Suriye’de olan olayların ve göçlerin bugün olan olaylardan ne farkı vardı?

Tabii bu saydığım coğrafyada ezilen, horlanan, yurdundan yuvasından edilen ve edilmek istenen insanlar Türk ve Müslüman.

“SAVAŞA HAYIR” sesleriyle Dünyanın ve Avrupa’nın birçok ülkesinde sokaklara dökülen bu “maskeli” insanlar (!)

Neden, Ortadoğu, Asya, Avrupa, Afrika’da Türk ve Müslüman insanlar katledildiğinde, yuvalarından sürüldüğünde gıklarını dahi çıkarmadılar ve çıkarmıyorlar?

Çünkü, oyun içinde oyunlar var.

Satrancı çok iyi bildiği söylenen Putin bile bu oyuna getirildi.

Piyon olarak Ukrayna seçildi ve ayının önüne atıldı. Önce birbirlerine saldırması beklenildi, saldırı gerçekleşincede sanki piyonu destekliyormuş havasına büründüler.

Destekliyorlar da.

Ne zamana kadar?

Çok güçlü zannettiğimiz şahı piyona yedirene kadar.

Sonrası mı?

Bence sonrası muamma. İki yol var.

Ya kıyamet, yani 3. Dünya Savaşı,

Ya da felah.

ÖNGÖRÜNÜN ÖNEMİ

Memleketin birinde Doğru Söyler adında oldukça akıllı, ileriyi görebilen ve gerçekleri de söylemekten korkmayan bir adam varmış.

Bu adam ya kendisi ya da oluşan gelişmelere göre çıkar gerçekleri tüm çıplaklığı ile dilinin döndüğünce, avazı çıktığı kadar haykırırmış.

Ama her seferinde “doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar” misali bu Doğru Söyler’in yakasını yırtarlarmış. Fakat Doğru Söyler doğru bildiğinden, akıldan ve mantıktan hiç ayrılmadan doğruları söylermiş, hatta bundan dolayı da hapse bile atılmış. Hapishanede aksakallı biri Doğru Söyler’i yanına çağırmış ve sormuş.

Sen şu anda neden buradasın?

O da olanları olduğu gibi anlatmış. Bu durum o ülkeyi yöneten kişiye kadar gitmiş.

Bir sabah Doğru Söyler ile aksakallı hapisten salıverilmişler.

Tabii bu Doğru Söyler, durur mu?

Yine meydana çıkmış başlamış doğruları söylemeye. Ama bu arada da diyormuşki, “acaba aksakallı ile bu ülkeyi yöneten beni duyar mı?” diye de soruyormuş.

Arkalardan bir ses, “duyuyoruz, duyuyoruz sen bildiklerini söyle” diye seslenmiş. Bu ses ülkeyi yöneten kişiye aitmiş.

O günden sonra hiç susmadan doğruları söylemeye devam etmiş.

Tabii bu bir kıssadan hisse. Teşbihte hata olmaz.

Allah’a binlerce şükürler olsun ki güzel ülkemizde de doğruları söyleyen, çekinmeyen, korkmadan gerçekleri konuşan yöneticilerimiz var.

Çünkü biliyorlar ki;

“İyilik yap denize at balık bilmezse Halik bilir” düsturu onlar için çok önemli.

Sayın Bahçeli olacakları çok önceden görerek nerede durmamız gerektiğini son Grup Toplantısında açık açık söyledi. Şu anda durduğumuz yer ve aldığımız pozisyon çok önemli ve yerinde diye düşünüyorum.

Sayın Erdoğan “dünya beşten büyüktür” dediğinde ne kadar doğru bir söz söylediği ortaya çıktı.

Şu anda “beşlerden” biri olan Rusya baş aktör ve canının derdinde.

Çin piyasada yok.

ABD tam bir çomak sokucu.

Fransa ve İngiltere zaten figüran, ne rol verilirse onu oynamak zorundalar.

Bir de Türkiye’ye bakalım.

Savaş başlamadan çok çok önce “müzakere masasını” işaret etti ve durduğu yerin ne kadar önemli olduğunu ve olacağını belirlemişti bile.

ÜLKEMİZİN ve YÖNETİCİLERİMİZİN, CUMHUR İTTİFAKININ kıymetini bilelim.

Allah yar ve yardımcımız olsun.