FÜTURSUZLUK

FÜTURSUZ; Türk Dil Kurumu' na göre, çekinmez, umursamaz demek.

“ Şu kopan fırtına Türk Ordusudur Ya Rabbi

  Senin uğrunda ölen ordu budur Ya Rabbi

  Ta ki yükselsin ezanlarla müeyyed namın

  Galib et, çünkü bu son ordusudur İslamın”

Muhteşem şiiri yazan,  Rahmetli Yazar ve Şairimiz Yahya Kemal Beyatlı “ Bu kadar fütursuz bir kitleyi ne diye aşağı görüyoruz” diyerek, yukardaki anlamlarda kullanıldığı,

Halit Ziya Uşaklıgil ise, Aşk-ı Memnu eserinde, “... ve gözlerini annesinin gözlerinden ayırmayarak, şimdi o dudaklarının bir tebessümle beliren çukurunda bir ıztırap takallusiyle fütursuz ilave etti:...” derken de ”korkusuz” anlamında kullandığı düşünülmektedir.

Günümüzde kullandığımız dilde ise, “patavatsız, geleceği olmayan” gibi anlamlarda kullanılır hale gelmiştir.

Aynı zaman da usanmadan, bezmeden, ara vermeden anlamlarında da kullanılmıştır.

Ben de naçizane, arkasını düşünmeden, geleceği hesaplamadan, pervasız, hesapsız-kitapsız anlamlarında da kullanılır/kullanılıyor diye düşünüyorum.

Buradan hareketle 1980 öncesi siyasiler ile şimdiki siyasilerin bazıları, kullandığı dil, hareketler, tavırlar, yukardaki anlamların hepsiyle örtüştüğünü düşünüyor ve çok büyük endişeler taşıyorum.

 

 

 

İKİ ACI ANI

1980 ve öncesini bizzat yaşayan biri olarak, iki anımı kısaca yazmak istiyorum. Belki bir vicdan muhasebesi yapan olur da, yanlış yerde duranlar kendilerine çekidüzen verirler umudundayım.

  • Lise sonrasında, gittiğim okuldan çıkışımızda, verilen seminerlere katılırdım. Bu seminerlerde bize devamlı, “ gerginliklerden, tahriklerden uzak durun, kesinlikle herhangi bir olayın içinde olmayın” şeklinde telkinlerde bulunurdular.  Gel görki okul ders saatları, öncesi, sonrası hiç de öyle geçmezdi.  Çünkü karşımızda,  devamlı olaylara gel-gel diyen bir grup vardı.  Bir gün, teneffüs saatinde sınıfta bir grup sözde ögrenci, somun ekmeğinin içini çıkarıp” top gibi” yaptıktan sonra birbirlerinin kafalarına atmaya başladılar. Tahrik artık dayanılmaz boyuta gelmişti. Doğal olarak sınıf karıştı her iki grupta kıyasıya bir çatışma içine girdi.
  • Sonuç ? Malum.
  • Bu olayın birkaç gün sonrası. Okulun 5. Katı yemekhaneydi. Orada yemek yerken içeri ögrenci demeye bin şahit lâzım bir grup girdi, başladı sloganlar atmaya. Üstelik hepsi hazırlıklı, hepsi tam donatılmıştı. O vaziyette nasıl girdiler o da ayrı bir muamma. Tabii yine bir arbede koptu ve bizim arkadaşlarımızdan biri (çok şükür hâlâ yaşıyor) 5. Kattan aşağı atıldı. Bahçedeki ağaçlar hızını kesmesine rağmen yere çakıldı ve aylarca hastanede yattı.

Bu anlattığım olayların tanıklarının bir çoğu hayatta.

Şimdi habire şiddet pompalayan, insanları tahrik edici açıklamalarda bulunan, halkı sokağa çekmeye çalışanlar; bu tavırlar doğru değil, bu ülke için hayır getirmez, sonucu, altından kalkılamayacak vebaldir.

Bu “ FÜTURSUZ” açıklamalarla, ülkeyi germeye hiç kimsenin hakkı yok, haddi de değil.

Bir tarafta;

20.Mart.2014’ de Ordu'da Sn. Devlet Bahçeli yaptığı  konuşmasında hem o günler için  hem de bugünleri tahmin ederek ( herzaman ki engin öngörüsü sayesinde) şöyle demiştir. “ Sokaklar karanlıktır, kirlidir. Sokaklar kanlıdır, kim kimdir bilinmez. Buralarda her türlü sapıklığa yönelmiş, sağlığını kaybetmiş vatan evlatları bulunur. Buralara sizi çekmek isteyenler dost değil.” diyerek, yine vatan, yine vatan evlatları kaygısını bir kez daha göstermiştir.

Diğer taraftan;

CeHaPe Bursa milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu ise Meclis’ de, şöyle bir talihsiz konuşma yapmıştır. “ Kaynayan kazan taşmaz mı, sandıkları aşmaz mı, seçmenin oyunu yok sayan, darbeyle buluşmaz mı?”

Şimdi, buyurun buradan yakın denmez mi?

Bir lider vatan, millet, evlat, gelecek kaygısında,

Bir başkası ise yasaları, tüzükleri, seçim sürecini, ülke geleceğini hiçe sayan bir davranış içerisinde.

Bu konuşma tam bir kamuoyu oluşturma çabasıdır.

Defalarca yazdım. YSK' nun bir seçim süreci vardır. Seçim sonrası bir itiraz süreci vardır. Peki bu karın şişliği nedir?

Bunun izah edilebilir bir yönü var mı?

Var tabii...

Biri 12 Eylül' ü yaşamış, öncesini yaşamış, şehit verilen, ipe giden arkadaşlarını, gönüldaşlarını kaybetmiş, BİLGE BİR LİDER Sn. Devlet Bahçeli varken,

Diğer tarafta “dünya yansa umurunda olmayan” herhangi biri.

12 Eylül' lerden, 15 Temmuz' lardan hiç mi ders çıkarmıyorsunuz ?

Hiç mi vicdan taşımıyorsunuz, bu vatan evlatlarına hiç mi acımıyorsunuz ?

Bu ülke, bir Ortadoğu olursa, bir Fransa olursa, bir Venezuella olursa çok mu mutlu olacaksınız ?

Şimdi bu “FÜTURSUZLUK” değilde sizce nedir?

Bu kargaşalığa davetiye çıkaran tüm konuşmaları, günümüzde günlük dilde kullanılan “FÜTURSUZ” anlamıyla ifade etmek istiyorum.

Yani geleceği hesaplamadan, pervasız, hesapsız-kitapsız davranış, hareket ve konuşmalar olarak yorumluyorum.

Ha ! Yok, bizim amacımız zaten huzursuzluk çıkarmak, ülkeyi zor durumda bırakmak diyorsanız...

Buyurun...

“BİZ BİRİZ SİZ HEPİNİZ” diyor, ülkesi için mücadele edenler.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Metin ŞEKER Arşivi
SON YAZILAR