ADLİ TIP’TAN TESCİLLİ 17 ARALIK YOLSUZLUĞU!
17 Aralık sabahı oğullar, genel müdürler, hayırsever işadamları baskına uğrayınca... Sabahın köründe telefonla “1 milyon doları sıfırlayın” talimatına rağmen evde hâlâ 30 milyon Avro kalmıştı. “- Bende ne olabilir baba... Senin para var kasada..” diyordu telefondaki. Öbürü de, “- Açık konuşma...” diyordu! Ankara’daki kızı apar topar uçakla İstanbul’a yollamışlardı. Yandaş yalaka medya, “O kız Konya’daydı” dese de yalancı çıktılar, İstanbul’daydı! Baba-oğulların bütün telefon kayıtları internette reyting rekoru kırınca... “Darbe!”, “Montaj!” ve “Dublaj” diye yırtınmışlardı meydanlarda... “Kasetleri montajlasın” diye TÜBİTAK’a hayvanat bahçesi müdürü bile atamışlardı. Unutmayacak, unutturmayacaksınız! Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluğunu örtbas ettirmeyeceksiniz! Yatak odalarındaki kasaları, para sayma makinelerini hatırlayın... “- Orospunun ve memurun bahşişini peşin vereceksiniz” ve “Milletin a...na koyacağız” diyen hayırsever(!) kılıklı soyguncuları hatırlayın... Ayakkabı kutularındaki paralarla İmam-Hatip yaptıracağını söyleyenleri affetmeyeceksiniz! Adam bakan... Polisin başında... Oğlunu o sabahın köründe arıyor: “- Oğlum ne istiyorlar senden?” “- Valla altı buçukta geldiler... Rüşvet almak, örgüt kurmak, sahtecilik diyorlar...” “- Ne var oğlum evde?” “- Hiçbir şey yok baba... 1 trilyon kadar...” O gün bugündür yargıda, emniyette operasyon bitmiyor... İnternet yıkıldı, yasakladılar, açtılar, sildirdiler... Polisin başındaki adam, hayırsever iş adamına “Önüne yatarım” bile demişti. Birine kutu kutu çikolota ve içinde paralar gitti. Bayramlık yahu! O da durmadan “Hakara Bakara” çekiyordu! Unutma, unutturma o kutuları! Diğeri 700 bin liralık saatle dolaşıyordu... Hele TBMM’de sahte bir faturayı sallaya sallaya efelenişi vardı ki... Alo Fatih hattı türemiş arada... Oğulun vakfına 1 milyonluk bağışta bulunacak iş adamlarına aracılıkla görevliydi... Hele bir “bankacı” vardı ki, hayırsever mi hayırsever! “Yeni Türkiye”nin imanlı neslinin yetişeceği İmam-Hatip yatırmak için evindeki ayakkabı kutularında para biriktiriyordu! Özel yetkili mahkemeleri Sulh Ceza Hâkimliğine dönüştürüp hakim ve savcıları hallaç gibi attılar... 12 yıllık dostları, uğruna hatıra para bastıkları din kardeşlerini “haşhaşi, virüs, darbeci” ilan ediverdiler... Binlerce polis oradan oraya savruldu, her gün bir ilde operasyon yapıp hâlâ “paralel polis” arıyorlar. Hâlâ onların savcısı, polisi yakalayıp getiriyor, bazıları da serbest bırakıyor... Baktılar olmayacak, şimdi hepsini emekli edip, üniversite öğrencilerinden kendilerine polis seçecekler! Millî hafızanı kaybetme, unutma olanı biteni... Seçip atadıkları savcı, bütün ses, görüntü, delil ve baskınlara “takipsizlik” kararı veriverdi... Yani Acemoğlu Sarraf, bakana “boş bavul hediye etmiş”ti, bakana kol saatini “ödünç vermiş”ti! Ohh be, “adalet yerini bulmuş”tu nihayet! 18 Aralık’tan beri satın aldıkları medyanın tüm kurgusu yalan dolandı... 18 Aralık’tan beri bas bas bağırdıkları kayıtlar montaj-dublaj değildi! Savcı tezkereleri TBMM’ye gönderdi, gitti, geldi... Komisyon altı ayda zor kuruldu. Çağırdıkları sanıklar gelmedi, gelenler de “milletin temsilcileri”ne cevap bile vermedi. Acem oğlunun zavallı kuryesi Sadık, gelip konuştu. “Hakara makaracı”nın evine kutu götürdüğünü, Ankara’ya çok para taşıdığını, bazen oradan altın getirdiklerini, havaalanında para dolu çantayı polisin açtığını ve iade ettiğini anlatıyor... Sarraf’ın adamı Sadık anlatıyor, unutmayın! Ve savcının biri 17-25 Aralık’a takipsizlik kararı veriyor... Kararın tam 5 sayfasının 2 Mayıs tarihli TOKİ takipsizlik kararı ile aynı iyi mi? Teknolojide buna “kopyala-yapıştır” diyorlar! İki kararı veren de aynı savcı çünkü! Montaj-dublaj, yalan dolan, alavere dalavere... İşin içine Adli Tıp girdi şimdi... Diyor ki hepsi gerçek!... Adli Tıp diyor... Ne diyor Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Ses ve Görüntü İnceleme Şubesi? “17 Aralık soruşturmasıyla ilgili, yapılan 2593 ayrı ses kaydında ‘uygunluk’ incelemesi yapıldı. Türkçe 2483 kaydın çözümünde, “Cümle eklemesi veya cümle çıkartması sonucu anlam bütünlüğünü bozacak değişiklik” tespit edilmedi.” N’olcek şimdi ağalar? Şimdi, operasyondan sonra açığa alınan, görev yeri değiştirilen polis ve savcıları da Meclis’e ifadeye çağırın da görelim! Artık 17 Aralık yolsuzluğu Adli Tıp’tan tescilli! Mustafa ÖNDER
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.